Doğumundan sadece dört saat sonra annesini kaybeden Tolotos, ailesi tarafından da sahiplenilmeyince Athos Dağı’ndaki bir manastırın kapısına bırakıldı. Katı kurallarıyla bilinen bu manastırda keşişler tarafından büyütüldü. Manastırın en önemli kuralı, “Avaton Yasası” adı verilen ve bölgeye kadınların girmesini tamamen yasaklayan gelenekti.
Hatta dişi hayvanların bile girişine izin verilmiyordu, sadece fareleri avlamak için birkaç dişi kedi tutuluyordu. Bu nedenle Mihailo, çocukluğundan itibaren hiç kadınla karşılaşmadı. Arabaları, fotoğrafları, hatta dış dünyadaki teknolojik gelişmeleri bile hiç görmeden yaşadı. Onun tek bildiği şey, manastır hayatının sadeliği ve dini disiplinin şekillendirdiği bir yaşam tarzıydı.
din, insanı işte böyle bir hayata sürükleyebilecek kadar tehlikelidir.
Noksan bir ömür…Etrafımızda her şey er ve dişiden ibarettir. Zira er de dişi de aşka noksandır.
“Uzun ömrün sırrı” diyeyimde linçlesinler beni a.mk:) şaka bir yana boşuna yaşamışsın be dayı ya:)