82 Kadın Örgütünden Ortak Açıklama: 'Göçmenlerin Yanındayız'

Son dönemde yükselişe geçen göçmen düşmanlığı ve ırkçılığa karşı ortak bir açıklama yapan kadın örgütleri, göçmen düşmanlığının, 'kadınların güvenliği' söylemi üzerinden yaygınlaştırılmasına tepki gösterdi.

Açıklamada'Irkçılığın, ayrımcılığın, göçmen düşmanlığının ve körüklenen nefretin değil, göçmenlerin yanındayız.' denildi.

80'den fazla sivil toplum örgütü ve 700'e yakın kadının imza attığı açıklamada Türkiye'de son dönemde artan göçmen karşıtlığına dikkat çekildi. 

Açıklamada göçmen düşmanlığı ve ırkçılığın 'kadınların güvenliğine' dair kaygıları öne sürenler tarafından meşrulaştırıldığı savunularak göçmenlerin hedef gösterilmesinin 'biriken öfkenin yanlış yere kanalize edilmesi ve siyasal iktidarın sorumluluğunun kamufle edilmesi' işlevi gördüğü belirtildi.

Açıklama şöyle 👇

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

'Türkiye'de son birkaç haftadır göçmenlere yönelen ırkçı, cinsiyetçi saldırılar ve şoven tehditler hızla yükseliyor. Zamanı ve mekânı teyit edilmemiş sosyal medya paylaşımlarıyla, öncesi ve sonrası kopuk videolarla nefret körüklendikçe durum boyut değiştiriyor ve tekil suçlara dair iddialar göçmenleri topyekün hedef göstermek için araçsallaştırılıyor. Bu tablo; hâlihazırda binbir türlü zorlukla boğuşan, iradeleri hiçe sayılan, siyasal iktidarın Avrupa Birliği ile yürüttüğü her müzakerede pazarlık unsuru haline getirilen mülteciler dâhil olmak üzere statüsü fark etmeksizin tüm göçmenlerin yaşamlarını içinden çıkılmaz bir ayrımcılık ve şiddet döngüsüne hapsediyor. 

Bu karanlık iklimde; göçmen düşmanlığını, ırkçılığı, nefreti ilke edinerek palazlanan, kadın ve LGBTI+ düşmanlığı tescillenmiş siyaset esnafları 'kadınların güvenliğine' dair kaygıları öne sürerek ırkçılıklarına meşruiyet zemini yaratmaya çalışıyorlar. Göçmenlerin ve mültecilerin hedef gösterilmesi, toplumun her kesiminde mevcut sosyo-ekonomik sorunlar karşısında biriken öfkenin yanlış yere kanalize edilmesinin ve siyasal iktidarın sorumluluğunun kamufle edilmesinin yöntemlerinden biri olarak işlev görüyor. 

Göç bir insan hakkıdır. Savaşın, yıkımın, emperyalist hayaller uğruna gerçekleştirilen katliamların, erkek şiddetinin, işsizliğin, ekonomik krizin asıl sorumluları gizlenirken, bu politikaların sonucunda içinde bırakıldıkları cendereden zorlukla kurtularak hayatta kalan göçmenler düşman haline getirilemez.

"En yakınımızdaki erkekler tarafından şiddete maruz bırakılıyoruz"

Biz kadınlar, savaş politikalarının sonuçlarını en ağır şekilde; ölerek, sevdiklerimizin ölümüne tanıklık ederek, yersiz yurtsuz kalarak; göç yollarında, geri gönderme merkezlerinde, sınırlarda, kamplarda, tacize, tecavüze, erkek şiddetine maruz bırakılarak, yoksullaşarak; fabrikalarda, atölyelerde ve bakım işleri için evlerde ucuz güvencesiz işgücü haline getirilip sömürülerek yaşadık, yaşıyoruz. Mevcut koşullarda en temel haklara bile erişemeyen göçmen-mülteci kadın ve LGBTI+'lar; kurumsallaşmış ırkçılık ve ayrımcılık nedeniyle maruz kaldıkları taciz, ayrımcılık, sömürü, tehdit, kötü muamele, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik ve tüm boyutlarıyla erkek şiddeti karşısında herhangi bir makama başvurmaktan ve şikâyetçi olmaktan büsbütün çekinir hale geliyor. 

Her savaşın, yükseltilen her düşmanca söylemin ve her tür ırkçı kalkışmanın; yabancı düşmanlığını, kadın düşmanlığını, transfobiyi, homofobiyi, nefreti, erkek şiddetini ve hak gasplarını tırmandırdığını çok iyi biliyoruz. 'Buralı' veya göçmen tüm kadınlar ve LGBTI+'lar evlerde, sokaklarda, işyerlerinde, okullarda sıklıkla 'en yakınımızdaki erkekler' tarafından; tacize, tecavüze ve tüm boyutlarıyla sistematik erkek şiddetine maruz bırakılıyoruz. Fail ise evlerde babalar, kocalar, kardeşler, sevgililer, partnerler; işyerlerinde patronlar, ustabaşılar ya da birlikte çalıştığımız erkekler; mahallede komşu erkekler oluyor, ortak noktaları çoğunlukla yakınımızda olmaları. Hayatlarımızı hedef alan erkek şiddeti, ortak bir kaynaktan, erkek egemenliğinden besleniyor. 

Göçmenlere ilişkin olarak gündemdeki bazı tartışmalar 'kadınların güvenliği' ekseninde yürütülürken sorunun kökeni görmezden geliniyor; her zaman olduğu gibi bugün de kadınlar ve LGBTI+'lar için evleri, sokakları, toplu taşıma araçlarını ve tüm mekânları güvensiz hale getiren esas sorunlar ve mücadele ettiğimiz koşullar konuşulmuyor.

"İstanbul Sözleşmesi'nden imza çekilerek kazanılmış haklarımız gasp ediliyor"

Devletin cezasızlık politikasını uygulayan erkek yargı eliyle şiddet failleri aklanıp şiddete maruz bırakılanlar suçlanırken aynı mahkemelerde hayatlarını savunan kadınlar üst sınırlardan en ağır cezalarla yargılanıyor. Boşanmalar zorlaştırılıp nafaka hakkına göz dikilirken kadınlar içinde yaşadıkları şiddet sarmalına mahkum ediliyor. Çocuk istismarına evlilik koşuluyla af getirilerek failleri aklamak için meclise önergeler yağdırılıyor, çocuğun rıza yaşı tartışmaya açılarak istismarı yasalaştırmak için fırsat kollanıyor. LGBTI+'lar hedef gösterilip nefret yükselirken eğitim, sağlık, barınma ve çalışma haklarına erişmeleri imkansız hale getiriliyor. İstanbul Sözleşmesi'nden imza çekilerek kazanılmış haklarımız gasp ediliyor. Sınır dışı edilme riski olan göçmen-mülteci kadınlara ve statü sağlayıp geri göndermeme güvencesi sunan sözleşmenin yürürlükte olmadığı koşullarda hak ihlallerine karşı başvuru mekanizmalarına erişim imkansız hale geliyor. Koruyucu-önleyici hiçbir tedbir alınmıyor, yasal düzenlemeler uygulanmıyor. 

"Göçmenlerin yanındayız"

Göçmenleri taciz, tecavüz, istismar ve şiddet faili olarak işaretleyerek hedef gösteren ve yaşadıklarımızı göçmen ve mültecilerin yarattığı sorunlar olarak tarifleyen bu ikiyüzlülüğü teşhir ediyoruz. Zira söz konusu ikiyüzlülük, maruz bırakıldığımız sistematik erkek şiddetinin esas nedeni olan erkek egemen sistemi görmezden geliyor ve eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam mücadelemize karşı yürütülen saldırganlığın ayrılmaz bir halkasını oluşturuyor. 

Irkçılığa, göçmen ve mülteci düşmanlığına, nefrete geçit vermeden; bedenlerimize, haklarımıza, hayatlarımıza sahip çıkarak hep birlikte özgür, eşit, şiddetsiz bir gelecek inşa etme umudumuzu talan etmeye yönelik bu saldırılara karşı göçmenlerin yanındayız, yan yanayız. 

Biz varız! Buradayız. Birlikte yaşıyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz.'

Açıklamaya imza atan kadın örgütleri ise şu şekilde:

Adana Kadın Platformu - Almanya Göcmen Kadınlar Birliği - Antakya Kadın Dayanışması - Antalya Feminist Kolektif - Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği - Anti-Kapitalist Kadınlar - Aydın Kadın Dayanışma Platformu – BEKEV - BEKSAV Kadın Meclisi - Bornova Kadın Dayanışma Derneği - Bursa Kadın Platformu - Çağdaş Hukukçular Derneği Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Komisyonu - DAB Kadın Meclisi - DBP Kadın Meclisi - Defne Kadın Emeği Derneği - Demokrasi İçin Hukukçular - Demokratik Kadın Hareketi - Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği - Devrimci Aleviler Birliği Kadın Meclisi - DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Kadın Komisyonu - Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi - Ekmek ve Gül - Emek Partili Kadınlar - Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği - Eskişehir Demokratik Kadın Platformu - Eskişehir Kadın Dayanışma – FeminAmfi - Feminist Kurtuluş Hareketi - Feminist Vesvese - feministvesvese.com - Foça Barış Kadınları İnisiyatifi - Gaziantep Kadın Platformu - Göçmen Kadınlar Birliği Göppingen - Göçmen Kadınlar Birliği Frankfurt - Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Derneği Evi - Halkevci Kadınlar - HDK Kadın Meclisi - HDP Kadın Meclisleri - İmece Ev İşçileri Sendikası - İstanbul Feminist Enstitü - İzmir Kadın Platformu - Kadın Dayanışması - Kadın İşçi - Kadın Meclisleri - Kadın Savunma Ağı  Kadın Zamanı Derneği - Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği - Kadınlar Birlikte Güçlü- Kadınlar Direnişte - Kadınların Kurtuluşu- Katre Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği - KESK Kadın Meclisi - Kırkyama Kadın Dayanışması - Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği - Kocaeli Kadın Platformu - Kocaeli Üniversitesi Ekmek ve Gül Kadını Çalışmaları Topluluğu - Koza Kadın Derneği - Maltepeli Kadınlar - Mardin Sahmaran Kadın Platformu - Migrantinnenverein Karlsruhe e.V. - Mor Dayanışma - Mor İzleme - Mor Sarmaşık - ÖHD Kadın Komisyonu - Özgürlük için Hukukçular Derneği Kadın Komisyonu - Puduhepa e. V Dayanışma İçin Kadın İnisiyatifi - Rosa Kadın Derneği - Sosyalist Kadın Hareketi - Sosyalist Kadın Meclisleri - Star Kadın Derneği - TJA- Özgür Kadın Hareketi - TMMOB İstanbul İKK Kadın Komisyonu- Toplumsal Hukuk Kadın- TTB Kadın Kolu- Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu - Türkiye İşçi Partili Kadınlar - Uluslararasi Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği - Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi - Yeni Demokrat Kadın - Yeni Kadın Dünyası - Yeşil Sol Kadın Meclisi - Yoğurtçu Kadın Forumu

Popüler İçerikler

Bahis Reklamı ve Teşvik İçin Soruşturma Başlatılmıştı: RTÜK Başkanı TV8 İçin İnceleme Başlatıldığını Açıkladı!
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
22.05.2022

Bu örgütün yöneticilerini Afganistan ve Pakistan'dan deli balta gibi gelen erkek sürüsünün eline teslim edelim bence.

22.05.2022

Siktirin gidin be

22.05.2022

bu kadar kontrolsüz kimisi illegal yollardan alınan insanı, zaten memlekette tonla problem varken devlet daha bize gereken destekleri sağlayamıyorken istemememizin nesi ırkçılık. Biz suriyeden afganistandan pakistan bilim adamı almadık türkiyeye katkı sağlayacak insan almadık. Zaten toplumsal kalitesi gün be gün düşen bir toplumuz bu insanların bize faydası mı olacak? Böyle düşündüğüm için ırkçı mıyım? Bu kafayla düşünürsek; evinde kendine bakamayan bir aileyi ele alalım. Evlerine zorla onlara bakmaları gerektiğini söyleyen başka bir aile çörekleniyor. Bu kendine zor yeten aile bu asalaklara bakmak istemediği için insanlıktan bihaber mi oluyor? Memlekette bir tane düzgün stk olmadıgını düşünürsek böyle saçma açıklamalar yapmaları gayet normal gerçi

22.05.2022

Hay cok yasa ne iyi dedin

TÜM YORUMLARI OKU (16)