Yüksek Öğretim dergisinin son sayısında, Ocak 2020 itibariyle Türk yükseköğretimine ilişkin güncel veriler yayınlanırken, yükseköğretim sisteminin sayılarla mevcut fotoğrafı çekildi. Yükseköğretim kurumu sayısı 202'si üniversite, 5'i vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 207 olarak açıklanırken, 129'unu devlet üniversiteleri, 73'ünü ise vakıf üniversitesi oluşturdu.
Öğretim elemanı sayısı 170 bin 561'e yükselirken, öğretim elemanlarının 144 bin 809'unun devlet üniversitelerinde, 25 bin 752'sinin ise vakıf üniversitelerinde çalıştığı belirtildi. Öğretim elemanları sayısı cinsiyete göre '93 bin 893'ü erkek, 76 bin 668'i kadın' şeklinde dağılırken, erkekler toplam sayının yüzde 55'ini oluşturdu.
Yükseköğretim sisteminde yer alan 27 bin 861 profesör arasında erkeklerin çoğunluğu oluşturması dikkat çekti. 18 bin 962 erkek profesöre karşılık, kadın profesör sayısı 8 bin 899'da kaldı. Doçent sayısı 9 bin 869'u erkek, 6 bin 514'ü kadın olmak üzere toplam 16 bin 383 olurken, 40 bin 231 doktoralı öğretim üyesinden 22 bin 533'ünü erkekler, 17 bin 698'ini kadınlar oluşturdu.
Yükseköğretimde kadınların erkekleri geçtiği alanlar ise öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi sayıları olarak tespit edildi. Öğretim görevlisi sayısı 18 bin 602'si kadın, 18 bin 382'si erkek, toplam 36 bin 984'e ulaşırken, kadın- erkek dağılımının birbirine en yakın görüldüğü alan olmasıyla ön plana çıktı. Toplam araştırma görevlisi sayısı 49 bin 102 olurken, bu sayının 24 bin 955'i kadınlar, 24 bin 147'si de erkeklerden oluştu.
Ocak 2020 itibariyle yükseköğretimdeki öğrenci sayısı, açık öğretim fakültesi dahil 8 milyon 76 bin 615'e ulaştı. Bu sayı ile Türkiye, Avrupa'daki yükseköğretim alanında ilk sırayı yükselirken, toplam sayının 3 milyon 887 bin 135'i kız, 4 milyon 189 bin 480'i ise erkek öğrencilerden oluştu. Öğrencilerin devlet ve vakıf üniversitelerine dağılımına bakıldığında ise 7 milyon 445 bin 530 öğrencinin devlet, 619 bin 793 öğrencinin ise vakıf üniversitelerinde eğitim gördükleri belirlendi.
Devlet üniversitelerindeki öğrenci sayıları; 4 milyon 216 bin 377'si lisans, 2 milyon 894 bin 643'ü ön lisans, 244 bin 776'sı yüksek lisans ve 89 bin 734'ü doktora öğrencisi olarak sıralandı. Meslek yüksekokulundaki öğrenci sayısı 1 milyon 9 bin 812 olurken, 570 bin 514 erkek öğrenci toplamın yüzde 56,4'üne denk düştü.
Burda işte nitelik ve nicelik kavramlarının farkını görebiliriz. Her yere üniversite açmak ve sayı olarak fark atmak başarı manasına gelmiyor.Sadece üniversite yaparak bölge halkına(esnafa,ev sahiplerine) ve inşaat firmalarına yardımcı olmuş olunuyor.Ülkemizdeki üniversite sisteminde övebileceğim tek şey bedava eğitim.2 yıl yurtdışında okudum 6 ay da ayrı bir staj yaptım. Eğer notların ortalamanın altına düşerse devlet üniversitesin de olsan bile epey bir miktar para ödemek zorunda kalınıyordu. Tabi bu stres yaratacağı gibi başarıyı da beraberinde getiriyordu.Bizim üniversite mezunları hiçbir niteliği olmadan mezun oluyor.Eski köy enstitü sisteminden bu yana başarılı bir eğitim sistemimiz olmadı. Ordan mezun olan adam şimdiki üniversite mezunlarından daha nitelikli.
Üniversite sayısı azaltılmalı, maksimum 50 üniversite yeter. 5-6 tanesi hariç diğerlerinin hepsi özel olmalı, bütün üniversiteler paralı olmalı, sadece başarılı öğrencilere ücretsiz olmalı, herkes üniversite okumak zorunda değil. Ve Akademisyenlerin kesinlikle elden geçirilmesi lazım, dünyanın en kötü akademisyenlerine sahibiz okutmandan profesörüne kadar.
Şaka gibi. Çoğu insan sırf mezun olunca iş bulamayacağı için; yüksek lisans doktora yapayım, olmadı üniversite de hoca olurum mantığıyla bu yola giriyor. Şaka gibiyiz