İddianamenin kabul edilmesi ardından F.Ö.'nün tutuksuz yargılanmasına Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.
Davanın ilk duruşmasına Adana'dan Segbis sistemi ile katılan sanık F.Ö. manevi olarak zor günler yaşadığını belirterek, şöyle dedi:
'Çocukları sevmeye, kendimi sevdirmeye çalıştım. Gecemi gündüzüme katarak çalışıyordum. Beni el üstünde tutan öğrencilerim vardı. Her zaman onların yanında olmaya çalıştım. Şu anda bu kadar utanç verici bir suç ile karşınızda olmak beni derinden yaralıyor. Mağdur öğrencilere 2.5 yıldan bu yana elimden gelen her şeyi yapmaya çalıştım. Eğitim bilimlerinde sözsüz ifadeler vardır. Biz küçük bir ortamda beraber bulunuyoruz. İlla ki insanların birbirine çarpması muhtemeldir. Öğrenciler kavga eder, onları ellerimizle ayırırız. İddiaya konu şeyler asla olmadı. Onların ağabeyi, babaları, öğretmenleri oldum. Çocuk gelip sarıldığı zaman iterseniz çocuğu soğutmuş olursunuz. Dokunmuş olabilirim. Ancak bu öğretmen, öğrenci ilişkisi dahilinde olmuştur. Bilinçli, kötü amaçlı bir hareketim olmadı. Düşük not alan çocukların psikolojik durumunu düzeltmek için telkinlerde bulunurum. Ağlayan çocuklar bana sarılırlar. Öğretmenler o bölgenin insanları olduğu için ben her zaman onlara karşı temkinli davranmışımdır. Onlar niyetimi bilmeden niyet okuyuculuğu yaparak durumun buralara gelmesine neden oldular. Bu olayda en çok mağdur olan kişi benim. Uyku sorunu yaşıyorum, yeme içme sorunu yaşıyorum. Sürekli tedirginlik halindeyim. Geceleri sıçrayarak uyanıyorum.'
"Sanık dindar bir insandı, ancak böyle dini inançları kuvvetli bir insanın kız öğrencilerle bu kadar yakın temasa girmesi garibime giderdi." Bırakın artık şu dindardı, şu hacıydı şu hocaydı laflarını.
Şaşırdık mı?
Yeminle hakimlerin işi zor. Arkadaş adamın beyanını okuyorum adama inanıyorum, kadının beyanını okuyorum ona inanıyorum benim dahi (klavye başında) kafam karıştı kim doğru kim yanlış.