Sınav klasik test teorisiyle hazırlanıyor. Yani sınavın kolay mı zor mu olduğu sonuçlardan sonra anlaşılır. Klasik test teorisiyle hazırlanan sınavların parametreleri grup bağımlıdır. Başka gruba uygulandığında parametreler değişebilir. Sınavdan çıkar çıkmaz “çok zordu” diyen herkes, sadece kişisel kanaat bildiriyor.
Bu sene madde analizleri gösterdi ki sınav ne aşırı kolay ne de felaket zordu. Ama asıl mesele burada değil: Türkiye gibi sınav takıntılı ülkelerde sınav, eğitim sisteminin özü hâline getirildiği için, çocukların bilgiye nasıl ulaştığı göz ardı ediliyor. Çocuk sınava çalışarak mı öğrendi yoksa ailesinin sağladığı sosyal destekle mi başarılı oldu, bunu konuşmuyoruz.
Bir Ölçme Aracı Geçerlilikten Yoksunsa İster Çalın, İster Çalınmasın Adaletsizdir
Geçerlilik ölçme-değerlendirmenin temel kavramıdır. Amacınız “akademik başarıyı ölçmek”se, o akademik başarıya hangi yollarla ulaşıldığı da önemlidir.
Bugün Türkiye’de sınav, sadece akademik bilgi değil; gelir düzeyi, ebeveyn eğitimi, kitap sayısı gibi değişkenleri de ölçüyor. Bu nedenle LGS teknik anlamda geçerli olsa da sosyolojik bağlamda geçerliliği sıfırdır. Üst düzey bilişsel becerileri ölçtüğünü iddia eden LGS, aslında sosyo-ekonomik refah haritası çıkarıyor.
Dahası, fen liselerine çocuk seçiyorsun ama çocukları din kültürü, sosyal bilgiler gibi derslerle elemeye çalışıyorsun. Bu nasıl geçerlilik?
719 Birinci Sorun Değil, Sistemin Aynasıdır
Eğer 64 ilden 719 birinci çıkıyorsa bu şunu gösteriyor:
✔️ Türkiye’de sınav “çalışılabilir” bir kod hâline geldi.
✔️ Veliler, okullar, özel kurslar LGS’yi çözmeyi öğrendi.
✔️ Öğrenciler eğitim almadı, sınav taktiği eğitimi aldı.
Özel okullardan birinci çıkmasının artışı da bunun göstergesi. Bu tablo çocukların başarısı değil; sistemin ekonomik ayrışmasının yansımasıdır.
Diyarbakır’dan 300 Birinci Çıkmadı: Saf Dezenformasyon
Bu yıl yine Diyarbakır üzerinden yanlış bir bilgi dolaştı: “Diyarbakır’dan 300 birinci çıkmış.” Hayır, böyle bir şey olmadı. Resmi rakamlar açık: Türkiye genelinde 719 tam puan alan öğrenci var ve bunlar 64 farklı ilden çıkmış. Diyarbakır’dan çıkan birinci sayısı birkaç öğrenciden ibaret.
Bu söylem, klasik Türkiye reflekslerinden biri: Belli iller ve okullar üzerinde önyargı üretip sınav sistemine olan güveni daha da zedeliyoruz. Gerçek veriler ortadayken, çocukların emeğini karalamak çok büyük haksızlık.