7 Maddede İnsanlığın En Onursuz Hareketi Olan Kölelik ve Tarihi

Kölelik.. 

Dünyada binlerce erkek, kadın ve çocukların ticareti. Antik tarihte bir meslek olan ve dünyada çeşitli yön ve boyutlarıyla devam eden insanlığın en onursuz hareketi!

1. Köleliğin Tarihi

Köle, bütünüyle başka bir insanın malı olan, herhangi bir eşya gibi alınıp satılabilen kişidir. Kölelik, eski çağlardan 19. yüzyıla kadar süren uzun bir tarih boyunca çeşitli biçimlerde var olmuştur. Köleler, taşınır herhangi bir mal gibi görüldükleri ve onlara hiçbir hak ve özgürlük tanınmadığı için, kendilerinden istenen her türlü işi yapmakla yükümlüydüler. Efendilerinin kötü davranışları, ağır yaşam ve çalışma koşulları, insan sayılmayan binlerce kölenin ölümüne yol açtı.

İnsanlar tarih boyunca, içinde yaşadıkları topluma ve döneme göre çeşitli yollardan köleleştirildiler. Savaşta tutsak edilmek, bir suç nedeniyle cezalandırılmak, borcunu ödeyememek ya da köle ana babadan dünyaya gelmek, köle olmanın çeşitli biçimlerindendi. Bir köle için kölelikten kurtulmanın tek yolu efendisince özgürlüğünün geri verilmesi, yani azat edilmesiydi..

2. Nasıl Doğdu?

İnsanların ancak kendi yaşamlarını sürdürebilecek kadar üretebildikleri eski çağlarda kölelik yoktu. Zamanla üretimde kullandıkları araçlar geliştikçe tüketebileceklerinden daha fazla üretmeye başladılar. Bundan sonra, savaş tutsaklarını öldürmek yerine kendileri için çalıştırmaya başladılar ve onların ürettikleri fazla ürüne el koydular. Böylece köleler ve kölelik doğdu.

3. Spartaküs Ayaklanması

İlk olarak Eski Yunan’da kölelik ciddi manada artmaya başladı. Köle sayısı çok artan Roma İmparatorluğunda, kölelerin bazıları madenlerde ve taş ocaklarında çalıştırılırken, bazıları da halkı eğlendirmek amacıyla yırtıcı hayvanlarla ya da birbirleriyle ölümüne dövüştürülürdü. Bu dönemde, birçok köle içinde bulunduğu koşullara başkaldırarak ayaklandı. Bunların en önemlisi Spartaküs Ayaklanması’dır. İÖ 73’te İtalya’da, Capua’da gladyatör olarak satılan Spartaküs, bazı kölelerle birlikte kaçarak Vezüv Dağı’na sığındı. Başka kaçak kölelerin de onlara katılmasıyla tüm İtalya’ya korku salan 100 bin kişilik bir ordu oluştu. İki yıl sonra Spartaküs bir çarpışmada öldürülünce, güçleri parçalandı ve ayaklanma sona erdi.

4. Batının Zenginliğinin Kaynağı: Afrika'dan Kaçırılan Köleler

www.nuveforum.net

Transatlantik Köle Ticareti, Amerikan Kolonileri’nde ve daha sonra Amerika Eyaletleri’nde işgücü eksikliğinden ortaya çıkmıştır. Avrupa Kolonileri içinde iş- gücünden yararlanılan ilk köleler Amerikalı yerliler, yani Kızılderililerdi. Bu durum Afrika’dan yüklü miktarda ve uygun fiyata köleler getirilinceye kadar sürdü. Yeni Dünya’da Kızılderilileri esir alan Avrupalı sömürgeciler esir ticaretine pek de yabancı değillerdi. Karayip Adaları’nda savaş ve salgın hastalık yüzünden yerli halkın telef olması neticesinde Kızılderili nüfusunun yerini bu dönemde Afrikalı yerliler aldı.

5. ''Yolculuk Esnasında Ölüm Oranı %50'leri Buluyordu..''

insanveevren.wordpress.com

Köle taşıyan gemilere, “Tumberio”, yani “ölü taşıyıcıları” adi takılmıştır. Bu gemilerden biri ile denizi aşan bir İtalyan Fransiskeni söyle yazmıştır. 

“Erkekler güverte altına üst üste yığılmış, ayaklanıp gemideki tüm beyazları öldürürler korkusuyla da zincirlerle bağlanmışlardı. Kadınlar için, ikinci güverte arası ayrılmıştı. Hamile olanlar arka kamarada toplanmıştı. Çocuklar birinci güverte arasında, balık istifi gibi sıkıştırılmıştı. Uyumak istediklerinde, birbirlerinin üstüne düşüyorlardı. Doğal gereksinmelerini gidermek için sintineler vardı, ama çoğu yerini kaybetmek korkusuyla bulunduğu yerde rahatlıyordu. Özellikle erkekler acımasızca üst üste yığılmış oldukları için, bulundukları yerde koku ve sıcak dayanılmazdı. Yolculuk esnasında ölüm oranı, havasızlıktan boğulma ve salgın hastalıklar yüzünden çok yüksektir. Bu oran %50’ye ulaşabilir. Çoğu zaman salgınlarla baş edebilmek için hastalar öldürülür.’’

6. Köleler Dans Ettirirlerdi, Fakat Bizim Gibi Değil...

Kaptanın maddî çıkarı gereği bu ‘insan yükü’nün karaya sağlam çıkması çok önemliydi. Bu yüzden de köleleri zinde tutabilmek maksadıyla her gün onları düzenli olarak güverteye çıkarırlar ve sözde dans ettirirlerdi. Dans ettirme dedikleri de şuydu: Gemideki tayfalar kırbaçlarını kölelerin çıplak vücutlarına şaklatırlar ve onlar da can havliyle sağa sola kaçışırlardı. Bu dönemde iki türlü kaptan vardı: Fazla köle yükleyenler ve az yükleyenler. Az yükleyenler hastalık ve ölüm riskinin azalacağını düşünerek gemiye az köle alırlardı. Fazla yükleyenler ise gemide ne kadar yer varsa oraları kölelerle doldururlardı. Mantıkları ise şuydu: Nasıl olsa yolda birileri ölecek öyleyse alabildiğimiz kadar çok köle alalım.

7. Köleliğin Yasaklanması (!)

Kölelik 15. yy’da başlayıp 19. yy’a kadar sürdü. Zaman içinde denizcilikte güçlenen İngiltere köle ticaretinde lider konumuna gelmiştir. Bristol ve Liverpool İngiltere’nin köle ticaret gemilerinin yola çıktığı belli başlı limanlarıydı. 17.yy’da Liverpool’dan yola çıkan her dört gemiden biri köle ticaret gemisiydi. Atlantik Köle Ticareti ’ne karşı zaman içinde ahlaki, ekonomik ve politik muhalefet başladı. Atlantik Köle Ticareti ilk olarak Hawai Devrim’inde (1791-1804) resmen yasaklanmıştır. Köle ticaretinde hayli aktif rol alan Danimarka köle ticaretini kanuni olarak ilk yasaklayan ülkedir (1792). İngiltere ise köle ticaretini Hawai kararlarından üç sene sonra yasaklamıştır. 1808 yılında da Amerika İngiltere’yi takiben köle ticaretini kanunen yasaklamıştır.

Kaynak: 

Afrika'dan Kaçırılan Köleler 

Türk ve Dünya Tarihi Ansiklopedisi; Cilt 4, s.1176 ( Gelişim Hachette, Istanbul–1985)

Popüler İçerikler

Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var