Sistemler genç nesli hedef alır. 42’li yaşlarda yaşama değil ölüme dair eğitimlere ihtiyaç vardır. Toplum insanı yaşama hazırlar; din ise insanı ölüme hazırlar. Toplum seni ölüme hazırlayamaz. Ve kişi her ikisine de hazır olabilmeli. Yaşam eğitimi olduğu kadar ölüm için de eğitime ihtiyaç vardır. Allah ve ahirete iman insan varlığında iki temel dinamiktir.
Toplum ölüme yaklaşan insanları arafta bırakır. Ölümün cevabını toplum da bilemez. Batı’da Doğu’dan daha fazla akıl hastanesinin ve intiharın olma sebebi Doğu’da dinin her şeye rağmen halen devam etmesidir. Din aklın sigortasıdır. Doğu’da din tamamen kaybolmadı. Temel kadim değerler derinden derine aktarılıyor.
Din tevekkül güven ve tefekkür platformudur. Derin bir iman güven şükür ve fark ediş.
Ülser nedir? Ülser kendi kendini yemektir. Gerginlik teslim olup tevekkül edememe öyle bir seviyeye gelir ki kendi mide zarını yemeye başlarsın. Neredeyse tüm başarılı insanlar ülser olur, kalp krizi geçirir. Gergindirler, gevşeyemez ve hırslıdırlar. Ne zaman ki zihin gergin olsa mide gergin olur. Ülserde hırs ve azmin ayak izleri var. Sosyal medyanın zehirli unsurlarına karşı uyanık olunmalı. Toplumsal kimliğin ile varoluşsal durumların arasında denge kurabilmelisin. Toplum zihinsel güvenliği benliğin ise özgürlüğü referans alır. Namazda sesini ne yükselt ne de alçalt, ikisi arasında bir yol tut, hüküm verme ki hüküm olunmayasın. Her zaman önce kendi kapının önünü süpür.
Dini hayatın içinde çıkartırsanız insan nevrotikleşir ve psişik sorunlar yaşamaya başlar. Din duygularla akıl ve beden düzleminde denge kuran bir eğitim sistemidir. İbadetler dengelenme pratikleridir.
Maalesef sistem zehirli unsurlar ile dolu. Azim, arzu, hırs, gelecek korkuları ve insan korku içinde hayallerle yaşamıştır. Sistem artık bunu tolere edemez. Gelecek o kadar gergin beklenir ki gerginlik artık kişinin yaşam tarzına dönüşür. Derinden derine alışkanlığı olur. Ancak 42 döngüsünden bir atılım daha gerçekleşir. İnsan artık ahireti öte dünyayı düşünmeye başlar ancak 70’ine 28 yıl kalmıştır. 28 sene içinde her şeyi çözmelidir çünkü zaman azalmıştır ve insan hüsrandadır. 42 yaşında bu duyguyu çok daha hissedersin daha çok zamana ihtiyacın olur ancak zaman daralmaktadır.
İnsanlar hüsrandadır ancak Hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.
Bu anksiyete sıkışma belli anlayışlarla genişlemeye dönüşebilir. Kabz ve bast hali gibi. Buradaki döngüyü kişi doğru tamamlarsa 49. yıl sonunda arayışı netleşir ve arayışın netleşmesi 7 yıl sürer. İçeride bir kararlılık bir mutmain niyet doğar. Artık ötekilere ihtiyaç duymaz onlarla ilgilenmez tabi her şey yolunda gitti ise ancak hiç bir şey asla yolunda gitmez.
Mesela normalde olması gereken varoluşsal fıtrat durumu olarak söylüyorum, 49 yaşına gelen bir erkek kadınlarla ilgilenmemeye başlar. Tüm cinsellik olayı gençliğe özgüdür ve olgunluğu çağrıştırmaz. Toplumsal zihin buna karşı gelebilir ancak bu varoluşsal bir durumdur fıtrattır. Cinselliğin en aktif olduğu yaş 14-21 aralığıdır ve toplum cinselliği bu aralıkta bastırır. Varoluşsal bir aşılama bir fıtrat aktarım olarak erkeğin içine kız, kızın içine erkek zihni girmiştir. Rahmanın ilahi programlarının her birisi bir esmaya bakar ki El Vedud ismi en alt düzeyde bu duygu ile tezahür eder. Cinsellik sağlıklı yaşanırsa üst menzillere doğur yükselebilir. İlk suçluluk hissi bu yaşlarda tanımlanır. Doğal olan bu durum bir suçmuş gibi toplumsal zihinden saklanır. İç ve dış çatışma bu evrede başlar. İnsan bu yaş aralığında saklamayı ve saklanmayı öğrenir. İç güdüleri ile kültürel zihni bu evrede çatışmaya girer.
14/21’li yaşlarda toplum cinselliği baskılar ve normalde 49 yaşında düşmesi gereken cinsellik 90’ına kadar cinselliğini yaşayabilirsin motivasyonları ile devam eder. Toplumsal zihin cinsellik olmazsa kişinin iktidarını itibarını kaybedeceğini düşünür. Bu duygunun tatmin edilmesi gereklidir der. Kadim varoluş fıtratımız ise 49’da cinselliğin düştüğünü söyler. 23:00-03:00 arası uyku fıtridir, biyolojik ritimdir, önemlidir.
49’undan önce hayat oldukça dolu idi ve çocukların genç insan oldular, evlendiler ve dünya ile ilgili her şey bitmiş, yapılması gereken sorumluluklar vardı çocukların iş güç sahibi oldu ve dışa akan enerji artık içeri akar. Üstatlar 49’unda gözlerin ormana sırtın ise pazaryerinde bakmalıdır der. Namazda sırtını dünyaya hırslara arzulara dönersin.
49’unda insan cinselliğe olan arzusunu kaybeder. 56’sında ise tüm sosyal guruplara sertifikalara kulüplere ilgisini kaybeder. 56 yaş herkese ve her şeye teşekkür ettiğin herkes ve her şeyden feragat edip ayrılıp hayatın çıkışına yeni doğuma hazırlanma kapısıdır.
Yükselen enerji alçalır hayatın girişi olduğu gibi çıkışı da olmalıdır aksi taktirde boğucu ve anlamsız olurdu. “Allah’ım gireceğim yere hayırla girdir çıkacağım yerden de hayırla çıkart” der Hz. İsa. (as)
Girer ve asla çıkamazsan boğulursun. 56 Miracın yaşıdır, tam çıkıştır.
63 yaşına geldiğinde ise tekrar bir çocuk gibi olursun, sadece kendin ile ilgilenirsin. Tabi ki çok olgun, anlayışlı ve zeki olarak.
Ve İlahi olan sana verdi ve sende yaşadın. Sana fırsatlar sundu, seçtin anladın ve yeterince öğrendin. Şimdi dinlenmek ister nihai yuvana ulaşmak istersin. Yaşamın geçici bir ikametgâh olduğunu anlayabilecek yaştasın. Ve kişi kendi varoluşsal merkezine kaynağa ilahi olana dönmek zorundadır. 63 yaş kendine döndüğün yaştır. Tüm enerji içeri döner giderek daha sessiz olur, daha çok kendinle kalır etrafında olup biten her şeyden daha bağımsız yaşarsın. Hiçbir yere kıpırdamayan bir enerji çemberi gibi düşünebilirsin 63 yaşını.
70 yaşına geldiğinde ise ölüme hazırsındır. Her yıl belli döngülerde belli kalıpların farkına vardı isen 70’inde şunu da çok net görebilirsin. O da ölümünden hemen önce yaklaşık 9 ay öncesinden ölümün sana geldiğini fark edebilirsin. Anne karnında nasıl 9 ay geçirdi isen, bu dokuzlu döngü de aynı şekilde yaşamında bütünü ile tekrarlanır. Rahimdeki süreçler Rahmanda da farklı ölçeklerde kesintisiz tecelli eder. Ölüm vakti ise Rahimdeki doğum gibidir. Burada ölür, orada doğarsın.
Ve ölüm doğal bir süreçtir ve o durumda gelecek söz konusu değildir her şey şimdi de ve şu andadır. Doğal bir şekilde onu yaşamaya mahkumsun ve en yoğun olduğun andır. Daha önce hiç bu kadar yoğun olmamışsındır. Plan yapamazsın, bir nehrin okyanusa karışması gibi sen de okyanusa karışır çözülürsün.
Ölmeden önce ölüm derin çözülme içinden karmaşaya bakıp tefekkür edebilme, görebilme sanatıdır. Tanrı olmak değil, Tanrısal bilincin her yerde ve her şeyde olduğunu görebilmektir.
Geleceğin olmaması zihnin olmamasıdır. Hırs ve arzuyu bir kere düşünmeye başladığında anı kaçırırsın ve bu kopuş sapkınlığa sebep olur. An varoluşsal bütünlük halidir tatminiyet tam bir bilinçlilik halidir.
İnsan şu anda her şeye minnettar olduğunda ve yaşama fırsatını değerlendirerek ölüme hazırlandığında ölüm güzelleşir. Ölüm zirvedir, en büyük dosttur, düşman değildir. Hayatın sonu değil, doruk noktasıdır. Hayatı düz çizgi olarak düşünürsen ölüm hayatın sonudur ama hayatı helezonik bir döngü olarak görebilirsen ölümü hayatın zirvesi tepe noktası olarak görürsün. Hayat ölüm ile çiçek açar, son bulmaz. Tabi ki insan ona hazır olmalı, ölümün bir gün kendisine de geleceğini unutmamalı.
Instagram
Facebook
YouTube
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio