2007 - 2008 küresel krizi öncesinde Davos'a katılmak oldukça prestijli bir kazanım olarak görülüyordu.
Ancak kriz sonrasında toplantıların bazı düzenli katılımcıları, ekonomik çöküşü tetikleyen 'sorumsuz elitler' olarak nitelenmişlerdi.
Geçen yıl, Time dergisinden Anand Giridharadas Davos'u 'Modern dünyayı alt üst edenler için bir aile toplantısı' benzetmesini yapmıştı.
Katılımcılar arasına dahi bir hiyerarşi var. Herkes, her toplantıya giremiyor. Farklı renklerdeki yaka rozetleri, hangi delegenin kimin bulunduğu salona girebileceğini gösteriyor.
En üst düzey konuklara hologramlı beyaz yaka kartları veriliyor. Bu kartlarla tüm oturumlara girmek mümkün oluyor. 'Otel kartı' olarak adlandırılan en düşük seviyedeki yaka kartı ile ise konferans merkezine dahi girmek mümkün değil.
Davos bir yandan da erkeklerin ezici çoğunlukta olduğu bir organizasyon. 'Davos adamı' tabiri zengin, elit kişileri tarif etmek için kullanılıyor. 2019'da katılımcıların sadece yüzde 22'si kadındı. 2015'te ise bu oran yüzde 15'ti.
Davos'a giden helikopter trafiği ve zirve sırasında düzenlenen partiler, organizasyonun 'elit kulübü' olarak adlandırılmasına neden olan diğer yanları.
Ancak Dünya Ekonomik Forumu, tek amaçlarının küresel kanaat önderlerini bir araya getirip küresel sorunlara çözüm geliştirmeleri için platform oluşturmak olduğunda ısrarcı.
Financial Times gazetesinin köşe yazarlarından Martin Wolf, 'Elitler her zaman gerçekliklerden biraz kopuk yaşıyorlar. Bu onların doğasında var. Ancak onlar olmadan bir dünya mümkün değil. Ayrıca bu kişilerin düzenli olarak bir araya gelip birbirleriyle düşüncelerini paylaşıyor olması önemli' diyor.
dunyanin anasini nasil sk. onu konusuyorlar. ne konusacaklar.
bişey konuştukları yok, kuru pasta yiyorlar.
Öncelikle DAVOS zirvesi olarak bilinen toplantılar genel anlamı ile dünyanın sosyoekonomik problemlerine çözüm olarak gösterilsede de bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz.