Çoğunuzu duyuyorum; cevabınız “ASLAAAA!...' “O parayla hayatımı yaşarım, nefes almanın tadını çıkarırım.” diye de ekliyorsunuz, biliyorum. Oysa kimilerinin uğruna ölmeyi göze alabilecekleri tutkuları var; bunun için gerekli her türlü bedeli de ödemeye hazırlar. İzlerken dahi adrenalimize tavan yaptıran extreme sporcular, uzayı deneyimlemek isteyen astronotlar, savaş muhabirleri, idealist doktorlar, öğretmenler, savcılar… Hepsi var oluşlarını tamamlayan tutkuları için ölümü göze alırlar. Hayatlarının her anı ölüme meydan okuyan deneyimlerden oluşur ama şikâyet etmezler çünkü o anlar ya da anlardan oluşan yaşamları eşsizdir. Onlar için bir anlamı vardır. Evet, hücrelerimizin en derininden seslenip, ruhumuzu ele geçiren dürtü de budur: Anlam arayışı. Ve bazen de ancak filmlerde görebileceğimiz, kitaplarda okuyabileceğimiz, “Bunu yaşamak çok müthiş bir şey olmalı.” dediğimiz şeylerin hayal dünyamızdan çıkıp, gerçeğe dönüşmesi bizler için yaşamı daha anlamlı kılabilir. Bir an için bile olsa, “İyi ki deneyimledim, ömre bedeldi.” dedirtir insana…
adrenalin tutkunlarıni anlarım ama bu böyle bişey değil bence. o kadar param olsa zaten bı sorunum yoksa neden ölmek istiyim ki.? düşünsenize aracın sertifikası bile yok. bile bile lades değil mi bu? şirketin Titan’a binecek yolculara bunun “hiçbir kurum tarafından onaylanmamış deneysel bir araç olduğunu, yolcuların sakatlanma, engellilik, duygusal travma veya ölümle karşı karşıya kalabileceğini” söylendiği gerçeği var ve yolcuların imzaladığı sözleşmenin yalnızca ilk sayfasında üç defa ölümden bahsedildiği söyleniyor..