6 Milyon TL Verip Ölüme Dalar Mıydınız?

Çoğunuzu duyuyorum; cevabınız “ASLAAAA!...' “O parayla hayatımı yaşarım, nefes almanın tadını çıkarırım.” diye de ekliyorsunuz, biliyorum. Oysa kimilerinin uğruna ölmeyi göze alabilecekleri tutkuları var; bunun için gerekli her türlü bedeli de ödemeye hazırlar. İzlerken dahi adrenalimize tavan yaptıran extreme sporcular, uzayı deneyimlemek isteyen astronotlar, savaş muhabirleri, idealist doktorlar, öğretmenler, savcılar… Hepsi var oluşlarını tamamlayan tutkuları için ölümü göze alırlar. Hayatlarının her anı ölüme meydan okuyan deneyimlerden oluşur ama şikâyet etmezler çünkü o anlar ya da anlardan oluşan yaşamları eşsizdir. Onlar için bir anlamı vardır. Evet, hücrelerimizin en derininden seslenip, ruhumuzu ele geçiren dürtü de budur: Anlam arayışı. Ve bazen de ancak filmlerde görebileceğimiz, kitaplarda okuyabileceğimiz, “Bunu yaşamak çok müthiş bir şey olmalı.” dediğimiz şeylerin hayal dünyamızdan çıkıp, gerçeğe dönüşmesi bizler için yaşamı daha anlamlı kılabilir. Bir an için bile olsa, “İyi ki deneyimledim, ömre bedeldi.” dedirtir insana…

Belki yüzyıllardır insanlara hayatlarında bir kez de olsa tecrübe edecekleri, “ömre bedel anlar” yaşatmak için çalışanlar var.

Görsel: Al destekli Özlem Gökbel tasarımı

Bugün dev organizasyon firmaları balta girmemiş ormanlara safariler, köpekbalıkları ile burun buruna geleceğiniz dalış turları yapıyor; kuş uçmaz kervan geçmez çöllerde festivaller düzenliyor; bir insanın sürünerek zor geçebileceği antik dehlizlere özel geziler organize ediyorlar… Bir çoğumuz için akla hayale gelmeyecek bu istisnai deneyimler kimileri için saplantı haline gelebiliyor. Tıpkı sırf batığını görmek için 250.000 dolar (bugün yaklaşık 6 milyon TL) verilen ve okyanusun 3 bin 800 metre altına inmenin göze alındığı TİTANİK saplantısı gibi…

Bu nasıl (lanetli) bir gizem?

Üzerinden geçen 111 yıla rağmen hala büyük, küçük herkesin ilgisini çeken Titanik’in nasıl bir gizemi olabilir? Toplu ölümlere ilk kez rastlanmıyor tarihte, nice acı doğa olayı, kaza, soykırım vb. hadiseleri biliyor, okuyor ve izliyoruz. Titanik’i neden unutamıyoruz? O asla batmaz denilen, lakin ne yazık ki çoğu erkek 1514 kişiye mezar olan dev gemi insanlık için ne anlam ifade ediyor? 

Sadece batığını uzaktan görebilmek (ona da görmek denirse) için; karbon fiber ve titanyum karışımlı 6,7 metrelik bir kutunun içinde, okyanusun 3 bin 800 metre altına inmek, üstelik bunu oksijenin sadece 96 saat yeteceğini bilerek yapmak, daracık alanda saatlerce hareket imkânı olmadan 5 kişi ile dip dibe zifiri karanlığa dalmak nasıl bir macera tutkusu, nasıl bir “anlam arayışı”dır? Tamam, bu tür dalışları defalarca yapmış Titanik filminin ünlü yönetmeni James Cameron gibi, okyanus bilimcileri gibi, bunu mesleki araştırmalar adına yapanları anlayabilirim de sırf bir serüven, bir deneyim adına bu gözü karalık nedir?  

Bu soruları kendime de sormaya devam ediyorum…

Titanik ve Titan denizaltısının makus talihleri

1.Görsel: Milliyet Gazetesi arşivi

2.Görsel -Getty Images - OceanGate Titan denizaltının içi

Titanik fenomeni aslında gemi suya inmeden yıllar önce başlamıştı. ABD'li yazar Morgan Robertson'ın 1898’de yayınlanan romanı 'Futility' Kitap Kuzey Atlantik’te bir buzdağına çarparak batan İngiliz okyanus gemisinin hikâyesi anlatılıyordu. Kitap okurlara ulaşıp, gerekli etkiyi bıraktıktan sadece 14 sene sonra, 1912 yılında, hikâye İngiliz yapımı dev yolcu gemisi RMS Titanik ile gerçeğe dönüştü. Bu olay sonrasında kehanetli kitabın adı 'The Wreck Of Titan' (Titan’ın Batışı) olarak değiştirildi.

1912 yılının 10 Nisan’ında envaı çeşit umut taşıyan 2224 yolcu (ve mürettebat) ile Southampton’tan New York’a hareket eden Titanik için yıllar içinde ortaya atılan iddialar arasında, henüz yola çıkmadan Amerika yakınlarındaki buz dağları hakkında uyarılar geldiği de vardı.

Yolculuk boyunca da diğer gemilerden bu uyarıların Titanik’in telsiz odasına defalarca ulaştığı, ancak çeşitli zaaflar nedeni ile bunların köprüye ulaştırılmadığı, kaza sonrası raporlarda ortaya çıkmıştı. Gemi en baştan ölüme doğru yolculuğa çıkmak konusunda kararlı idi. 14 Nisan’ı 15’ine bağlayan gece yarısında kaçınılmaz son vuku buldu ve buzdağına çarpan Titanik tam 2 saat 40 dakika içinde karanlık sulara gömülerek tarihe adını en büyük deniz kazası olarak yazdırdı. İki parçaya ayrılan gövdesi New Founland ve Labrador yakınlarında deniz yüzeyinin 3 bin 800 metre altında nice yarım kalmış hikâye ile yatıyor.

18 Haziran 2023, sabah 09:30'da ise Ocean Gate firmasına ait Titanik keşif denizaltısı Titan, içindeki heyecandan kalpleri pır pır eden 5 yolcusu ile dalış operasyonuna başladı.

Görsel: Ocean Gate firmasına ait Titanik keşif denizaltısı Titan

Ortalama 7 saat sürecek bir yolculuk olacaktı. İnişin ilk bir buçuk saatinde Titan, her 15 dakikada bir ana keşif gemisi ile iletişim kurdu, ancak saat 11:15'teki son mesajın ardından iletişim kesildi. Geminin 16:30'da yeniden yüzeye çıkması bekleniyordu, ancak beklenen olmadı. Üstelik yeri de tespit edilemiyordu. Hemen günler sürecek arama çalışmaları başlatıldı. Bu dalışlarda tecrübesi olan yönetmen Cameron BBC'ye verdiği demeçte, denizaltının hem navigasyonunun hem de iletişiminin aynı anda kaybolmasından bir felaketin gerçekleşmiş olabileceğini belirtmişti. İşaretler hiç de umut verici değildi, zira Titan yola çıktığında beş yolcusu için 96 saate kadar solunabilir hava kaynağına sahipti.

Tıpkı Titanik’de olduğu gibi 2021 yılında bu “enkaz dalışları”ndan birine katılan Alman Arthur Loibl’ın da belirttiği pek çok aksilik hakkında Ocean Gate’e bolca uyarı yapılmıştı. Ancak; şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Stockton Rush, bu uyarılara kulak asmıyor ve minik denizaltısına son derece güveniyordu. Üstelik Titanik’e saplantılı şekilde bağlıydı. Bunda, elim kazada can verenler arasında eşinin büyük büyük ataları, ünlü Macy’s mağazalar zincirinin sahipleri Ida ve Isidor Straus’un olmasının da payı olduğunu düşünebiliriz sanırım. Zira Titan’ın da bu ölüm dalışındaki konukları arasında Pakistanlı iş insanı Şehzade Davut, 19 yaşındaki oğlu Süleyman Davut, İngiliz iş insanı Hamish Harding ve Titanik uzmanı Paul-Henri Nargeolet’la birlikte kendisi de bulunuyordu.

Perşembe gününe kadar süren arama çalışmaları sırasında denizaltından çeşitli patlamalar da kaydedildi ve nihayet 22 Haziran’da denizaltının enkazı Titanik’in o paha biçilemez enkazına sadece 500 metre uzaklıkta bulundu.

Görsel:Ocean Gate CEO’su Stockton Rush

4 gündür nefeslerini tutmuş halde haber bekleyen dünya halkına aracın katastrofik* bir şekilde patladığı bildirildi. (*katastrofik patlama genellikle yüksek miktarda enerjinin aniden serbest bırakılmasıyla meydana gelen büyük ölçekli bir patlamalara deniyor.)   

Titan’da teknik aksaklıklar başladı ve uzun bir süre devam etti mi yoksa patlama bir anda oldu ve yolcular ölüm paniğini yaşamadan göç mü ettiler, henüz net bilinmiyor. Umarım o küçük klostrofobik ortamda ve zifiri karanlıkta Azrail’i beklemek zorunda kalmamışlardır. Zira, ABD Deniz Kuvvetleri Gazisi Eski Deniz Altı Tıbbı ve Radyasyon Sağlığı Direktörü Dr. Dale Molé’nin Titan kaybolmadan 20 gün önce bir tıp dergisi için kaleme aldığı makalede bir denizaltıda mahsur kalmanın tüyler ürpertici sağlık etkileri konusunda yazdıklarını okumak ve yolcuların yaşayabileceklerini tahayyül etmenizi istemem… ☹

Değer miydi?

Milyarder olarak da tanımlayabileceğimiz 5 birey, 250.000 dolar vererek katıldıkları bu macerada tıpkı Titanik yolcuları gibi ebediyete ulaştılar. Ruhları şad olsun. Kim bilir belki de onlar için bu macera / bu deneyim / bu saplantı / bu anlam arayışı – artık her ne derseniz – belki de ölmeye bile değerdi. 

Siz yapar mıydınız?   

Instagram

Web

Linkedln

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

A Millî Takım'ın UEFA Uluslar Ligi'ndeki Play-Off Turu Rakibi Belli Oldu: Macaristan
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
YORUMLAR
25.06.2023

adrenalin tutkunlarıni anlarım ama bu böyle bişey değil bence. o kadar param olsa zaten bı sorunum yoksa neden ölmek istiyim ki.? düşünsenize aracın sertifikası bile yok. bile bile lades değil mi bu? şirketin Titan’a binecek yolculara bunun “hiçbir kurum tarafından onaylanmamış deneysel bir araç olduğunu, yolcuların sakatlanma, engellilik, duygusal travma veya ölümle karşı karşıya kalabileceğini” söylendiği gerçeği var ve yolcuların imzaladığı sözleşmenin yalnızca ilk sayfasında üç defa ölümden bahsedildiği söyleniyor..

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ