Türkiye’nin Musul başkonsolosluğu çalışanları ve aileleri 56 gündür Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) elinde tutulurken, 49 rehine arasındaki Nermin Taşdelen’in ağabeyi Muammer Taşdelen, Dışişleri Bakanlığı’na isyan etti.
Artık harekete geçilmesi gerektiğini söyleyen Taşdelen, günlerdir hiçbir adım atmayan ve ne aileleri ne de kamuoyunu sağlıklı bilgilendiren yetkililere seslenerek, “Bayramımız gözümüz yolda değil, ailelerimizle geçsin” dedi.
Change.org’da bir de imza kampanyası başlatan Muammer Taşdelen, Dışişleri Bakanlığı’na açık mektubunda şunları söyledi:
Bekliyoruz… Neyi beklediğimizi ve daha ne kadar bekleyeceğimizi bilmeden bekliyoruz. Bayrama günler kala, gözümüz, umudumuz sınır kapısında bekliyoruz. 26 Haziran günü, Musul’da 49 kişi rehin alındığı günden beri hayat bizim için durdu. Orada ne olacağını bilmeden bekleyenlerden biri de benim ailem.
Kız kardeşim ve eşi, buradaki maddi imkansızlıklardan yorulup, Musul’a gitme şansı buldu. Yeğenim Kuzey Deniz de, 1. Yaşını hepimizden uzakta, rehin olarak bitirdi. Çocuğunun başına bir şey gelmesinden korkan bir anne… Ailesini ayakta tutmaya çalışan bir baba… Ve dut yemiş bülbül kesilen bir devlet…
Neredeyse 1 ay oldu, kimseden ses yok. Devlet kendi personeline ‘teslim olun’ der, sonrasında arayıp sormazsa nereden umudumuz olacak bizim?
Olayın hemen ertesi günü, 27 Haziran’da rehine yakınları ile yapılan toplantıda olanlar içler acısı. Dışişleri Bakanı Yardımcısı Naci Koru rehine sayısını bilmiyor, ne kadar güvenlik mensubu olduğunu toplantı sırasında Özel Harekat Dairesi’nden öğreniyor, insanlar ‘Sakın medyaya konuşmayın, yoksa yakınlarınızın başı belaya girer’ diye tehdit ediliyor…
Toplantı sırasında 3 gün önce bir bebeğin hastalandığı, doktor gönderildiği söylendi. Bir benim yeğenim Kuzey var bir de Ela bebek. Hastalık lafını duyunca hemen atıldık, hangisi diye. Bilmiyor. İki bebekten hasta olan bebeği bilmeyen devlet, ‘Balkanlardan Orta Asya’ya kadar olan her yerde sözüm ona kuş uçsa; nereye uçacağını, ne zaman uçacağını biliyor ama iki bebekten hangisinin hastalandığını –gönderdiği doktordan aldığı rapora, bebeklerden birinin kız birinin erkek olmasına rağmen- bilmiyor…
Hemen şimdi buraya tıklayarak imzanızı atın, ailelerimizi kavuşmamız için yetkililere seslenin.
‘Telefonlarımızı topladılar abi, seni gizli arıyorum. Biz iyiyiz annemlere söylersin…’ Kardeşimle bir kez konuştum, ilk rehin alındıklarında, o da bu. O gün bu gündür ne bakanlığı kaldı, ne konsolosluğu, ne de kriz merkezleri…
Prompterdan okurcasına, önünde yazılanları okuyan insanlarla muhatap oldum hep. “Sağlık durumları hakkında olumsuz bir şey yok, devletimiz teyakkuz halinde, en üst düzeyde girişimler devam ediyor… Bekleyin… Bakanlığımız açıklamaları dışında hiç bir bilgiye itibar etmeyin…”
Şimdi, günler geçmesine rağmen hiçbir adım atmayan ne biz aileleri ne de kamuoyunu sağlıklı bilgilendirmeyen yetkililere sesleniyorum: Ailemi, orada esir düşen 49 kişiyi sağ salim evlerine döndürmek için bir an önce harekete geçin.
Bayramımız gözümüz yolda değil, ailelerimizle geçsin.
Umutla,
- Diken