63. Doğum Yıl Dönümünde: Politikanın, Sinemanın ve Felsefenin Üstadı Ulus Baker'i Anıyoruz

'Televizyon olmadığı için pencereden bulut seyretmeye başladım. 

Oradaki yayın çok iyi, haberleri daha güvenilir, gelip geçen bir iki uçak dışında pek reklam almıyorlar ve asıl önemlisi akşamları gök gürültülü sürpriz programlar var. Filmler genellikle kırlangıçların hayatı üzerine ve belki biraz monoton, ancak oldukça realist.' demiş zamanında Ulus Baker. Ne de güzel demiş...

14 Temmuz 1960 yılında doğan Baker'in çok yakında 63. doğum yıl dönümü. Fikirlerini, felsefesini ve en önemlisi de kendisini anlamaya çalışmak için ne de güzel bir gün...

1. Ulus Sedat Baker, 14 Temmuz 1960 tarihinde Leningrad'da dünyaya geldi.

Kıbrıslı bir Türk olan Baker; sosyolog, filozof, eleştirmen, yazar, çevirmen ve öğretim üyesi olarak entelektüel anlamda dolu dolu bir hayat sürdü.

2. Babası Sedat Baker bir psikiyatr, annesi Pembe Marmara ise bir şairdi.

Ulus'un hayatta takip edeceği yol daha en baştan belliydi. Okumak, düşünmek ve üretmek ile geçen hayatında, sanata ve felsefeye dair çarpıcı işlere imza attı.

3. ODTÜ Sosyoloji Bölümü'nü bitirdi ve kariyerini de aynı doğrultuda şekillendirdi.

4. Yaptığı Deleuze çevirileri ile 20. Yüzyıl kıta felsefesini Türkiye'ye taşıdı Ulus Baker.

“Neden, diye sormuştu Deleuze; her aşk, her yaşantı, her olay bizi yaralıyor, paramparça ediyor? Neden bütün olaylar hep bir salgın, savaş, yaralanma ya da ölüm türünden?” Hiçbir zaman olayla eşitlenemiyoruz, diyordu Deleuze -hep ya çok erkeniz ya da çok geç kalıyoruz; ya çok aceleciyiz ya çok pasif, ya çok ilerideyiz ya erişemeyecek denli uzakta. Ya şu: “Bana çok zayıf, kırılgan gelen hayatım, kayıp gidiyor elimden;' ya da bu: “Hayata karşı zayıf olan ben kendimim, beni altüst eden, benimle hiçbir alakası olmayan biricik şeylerini ortalığa döküp saçan hayat.”

5. Spinoza'yı belki de en iyi o anladı.

'Ölüm konusundaki en ilginç felsefi tutumu Spinoza’da buluyoruz; canlı bireyin özünün değil varoluşunun sonlanışı olarak ölüm onun için bir hiçtir ve onun bilincine hiç bir kavram sunamaz. Başka bir deyişle bir hiçlik olan ölümü düşünmek bir hiçten ibarettir.'

6. Ve bu yüzden de Spinozacı olmaktan gurur duydu.

7. ODTÜ, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Özgür Üniversite'de Sinema tarihi ve Sosyoloji dersleri verdi.

Öğrencileri onu çok sevdi ve derslerde gördükleri üzere, Ulus Baker onlarca farklı konuda derin bilgiye sahip gerçek bir entelektüeldi. Rus sineması üzerine yaptığı çalışmalar özellikle ilgi çekiyordu.

8. Dziga Vertov üzerine yaptığı sinema eleştirileri, bugün Avrupa'da birçok sinema okulunda okutulmaktadır.

9. Verdiği dersler adeta bir hazine gibi... Onun derslerini dinlerseniz, kendinizi felsefi huzurun kucaklarında bulacaksınız.

10. Politik teori, medya ve sinema teorisi konularında çalıştı.

Teknolojinin sanatı doğrudan doğruya etkilediği, dünya politika sahnesinde radikal değişimlerin yaşandığı ve 'kitlelerin uyuşturucusu'nın iyice yaygınlaştığı bir dönemde yaşamıştı Ulus Baker. Dolayısıyla, düşününde tüm bunlara ışık tuttu ve bakış açıları önerdi.

11. Birikim, Toplum ve Bilim, Virgül, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi'nde yazılar yazdı.

Düşünen bir beyinin getirdiği doğal bir refleks olarak yazdığı yazılar, birçok önemli dergide yayınlandı ve entelektüel hayatın bir parçası oldu.

12. "Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme"

Yazdığı kitaplardan birisi olan 'Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme' ile değişmekte olan siyasal dinamiklere felsefi bir açıdan yaklaştı.

13. Filozofu susturan bir çağda yaşadı Ulus Baker.

'Derrida “şiddetin söylenemeyen şey” olduğunu bir kez yazdıktan sonra niye konuşsundu ki? Şiddet gerçekten söylenemeyen şeydir çünkü ona bir şeyi anlatmaktan umudu artık kestiğiniz anda başvurursunuz...'

14. "Kanaatlerden İmajlara, Duygular Sosyolojisine Doğru"

''Hegel denen adamın kötü sonsuz denilen mefhumu vardı. Ne demek bu? Kötü sonsuz, hep bir eklenme yoluyla oluşan sonsuzluktu. Sonu yok. Hep artı bir artı bir, ekliyorsun. Bu eklenmiş sonsuzluk seni ulaştırmıyor. Hiçbir yere ulaştırmayan bir sonsuzluk. Edimsel değil, aktüel değil, varoluşsal değil. Salt matematiksel bir sonsuzluk. Ama böyle bir sonsuzluğun makro dünyada varolduğunu sandıkları dönemde bunalıma girenler oldu. Pascal gibi sözgelimi...''

15. "Aşındırma Denemeleri"

Bu kitabı okuyanlar, çalışanlar; Ulus Baker'in, Gezi Parkı Eylemlerini ne denli görmek isteyeceğini tahmin edebilirler.

16. "Kimlik Politikaları Dönemine Girdik" isimli yazısı ile, dönemin alt-kimlik/üst-kimlik tartışmalarına felsefenin gözüyle baktı.

17. "Dolaylı Eylem"

'Ben epey Spinoza okudum... Onun siyaset felsefesi (ya da felsefesinin siyasi bir karaktere büründüğü yerler) korkuya, umuda ve güvenlik duygusuna dayalı rejimlerin kötü ve dengesiz rejimler olduğunu anlatır... Salt korkuya dayalı bir rejim (tiranlık, diktatörlük, despotizm, mutlak totaliterlik) yıkıma açıktır... Tek dayanağı kendisini alaşağı edecek nüfusunu da kırıp geçirmiş olmasıdır... Cehennemi bir döngü yani... Ama umuda dayalı bir rejim de iyi değildir - çünkü uyarılan umutların gerçekleşmeyeceği bal gibi apaçık hale gelecektir... Bu yüzden ödp dahil solun 'ütopyalarımızı yeniden uyandıralım' gibi girişimine hep karşı oldum... Ayrıca umut bir keder içerir -uzakta tutulan bir keder ve pekala mukadderdir ki uzakta tutulan bu hal ergeç çıkagelecektir...'

18. Sovyetler Birliği'nde aldığı müzik eğitiminden dolayı müzik ve müzik tarihine çok hakimdi.

Her türünün bütün teknik bilgisine, yetkin kavrayışından ötürü de dünya müziğinin bütün arka planına, sosyolojik oluşumuna, felsefesine ilişkin olağanüstü bir birikime ve anlatım gücüne sahiptir.

Özellikle de Çingene Müziği konusunda yetkindir. O, klasik müzik ve bütün dönemlerin müziğiyle Roman müziği arasındaki bağı, Türkiye'de en iyi kuran değil, tınıları, sözleri ve bütün kanıtlarıyla kuran kişi olma özelliğini taşır.

19. Kapitalizmin değiştirdiği kabuğu en iyi gözlemleyenlerden birisi oldu.

'Kapitalizmin geldiği aşamada güçlü ekonomi denen şey, ulusal üretime bağlı değil artık, ulusal tüketime bağlı. Ne kadar büyük bir tüketici pazarı oluşturursanız, o kadar büyük ekonomi olarak addediliyorsunuz.' (Hayvan Dergisi, Sayı 38)

20. Doğa ile insan arasına set çeken modern toplumu sarkastik bir söylemle eleştirmeyi çok iyi başarmıştı Ulus Baker.

21. Türkiye düşün tarihine damgasını burmuş olan bu deha, 12 Temmuz 2007 tarihinde böbrek ve kalp yetmezliğinden hayata gözlerini yumdu.

Ondan geriye düşünceleri, modern toplumun işleyiş mekanizmalarına karşı gerçekleştirilebilecek eylemler ve devrimci bir ruh kaldı.

22. Onun düşüncelerini tartışmak ve belki de daha ileri taşımak için gerçekleştiriler "Ulus Baker Okumaları"ndan bir kesit;

23. Körotonomedya topluluğu Baker adına "Ulus Baker Buluşması" düzenleyerek onun anısını yaşatmaya çalışıyor.

Körotonomedya topluluğu tarafından; 2008 yılında 11 - 14 Temmuz tarihleri arasında, Ankara'da 'Ulus Baker buluşması' adlı bir konferans düzenlenmişti ve Baker'in düşünceleri yeni nesillere aktarılmıştı.

24. "Hüzün geriye kalandır. Biraz blues dinleyin benim için..." demişti henüz ölümle yüzleşmeden önce.

Ulus Baker Bonusu: Kay my dear - Ronnie Earl and the Broadcasters

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Hümanist Bir Bilgin ve İlahiyatçı: Desiderius Erasmus'un Hayatına Dair Bilinmeyenler
Türk Feminist Yazarların Öncü İsimlerinden Sevgi Soysal Kimdir?
Türk Mitolojisinde Tanrılar: Gökyüzünden Yeraltına

Popüler İçerikler

Erdoğan’dan Ortak Türk Alfabesi Açıklaması: “Ortak Türk Alfabesi Projesi Tarihi Adımdır, 34 Harften Oluşuyor”
Narin Cinayetinde İlk Duruşma Başladı! Sanıklar Hakim Karşısında: Baba Arif Güran Fenalaştı
Köylü Fenomenlerin İçerik Kavgası Tartışma Yarattı
YORUMLAR
14.07.2016

bu editör farklı diğerlerinden

Yeni yeni irdelemeye başladığım bir insan.. dolu zihninden bir iki kırıntı ekebilirsem boşluğuma, ne mutlu..

15.07.2016

ulus beykır

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ