43 Yıl Önce Çekilmesine Rağmen "The Shining" Filminin En İyi Korku Filmleri Arasına Yer Almasının Nedenleri

The Shining 1980 yılında çekilmesine rağmen günümüzde de etkinliğini koruyan bir yapım olmayı başarmıştır. Film neredeyse her detayı ile bir analize yol açmasının yanı sıra aynı zamanda birçok akademik teze de konu olmuştur. Cinnet anının konu edinildiği bu film hem kamera arkası hem de yayınlandıktan sonra izleyici üzerinde bıraktığı etki ile oldukça konuşulan yapımlar arasında yerini aldı. Bu içerikte de üzerinden 43 yıl geçmesine rağmen The Shining filminin neden hala en iyi korku filmleri arasında yer aldığına bakacağız.

1980 yılında ünlü yönetmen Stanley Kubrick tarafından yönetilen The Shining, sinemaseverler tarafından en iyi korku filmleri arasına yerini alıyor.

Mükemmeliyetçi olması ve bu yüzden de çalışılması çok zor olmasıyla bilinen ünlü yönetmen Stanley Kubrick tarafından çekilen bu film diyalogları, zekice yerleştirilmiş sahneleri, oyunculukları, dekoru, mekan kullanımı gibi birçok nedenden ötürü izleyenlerin hayranlığını kazanır ve kült filmler arasına yerini alır.

Film, kış ayında tenha bir otelin bakımını üstlenmek için otele giden bir aileyi konu edinir.

Otelin bakımını üstlenmek için gittikleri yerde ailedeki küçük çocuk otelin içerisinde yalnız olmadıklarını ve doğaüstü varlıkların olduğunu fark eder. Ailenin babası Jack ise bir süre sonra doğaüstü varlıklar tarafından ele geçirilir ve git gide aklını kaybeder.

Film konusunun, tekniğinin ve sinematografisinin yanı sıra olağanüstü oyunculuk performansları sayesinde de günümüzde hala sevilerek ve hayranlıkla izlenilmeye devam ediyor.

Filmin başrollerini Jack Nicholson ve Shelley Duvall paylaşıyor. Filmdeki bütün oyuncular rolüne çok iyi bürünmüştür. Hatta filmin başrollerinden Shelley Duvall bir süre sonra sette Jack Nicholson'dan gerçekten korkmaya başladığını belirtir.

Kubrick filmdeki balta sahnesini 127 kere çektiği bilinir son derece titiz ve fazla tekrara alarak çalışan yönetmen her ne kadar güzel bir film ortaya koysa da seti oyuncular için kabusa çevirmiştir. Her detayı ince ince işlenmiş film, bu sayede başarılı olmuş olsa da The Shining'in çekim süreci settekiler için oldukça zor olmuştur.

Kubrick'in defarlarca tekrarını aldığı sahneler Jack Nicholson’ın daha psikopat bir yerden oynamasını tetiklemişken Shelley Duvall’ın aylarca hasta gezmesine ve saçlarının dökülmesine, hem bedenen hem de psikolojik yönden yıpranmasına neden olmuştur.

Yani hem yapım ekibinin hem de oyuncuların kendilerini feda ederek oynadığı bu filmin başarısı kesinlikle şans eseri değildir.

Filmin çekiliş aşaması da anlaşılacağı üzere bir hayli sıkıntılı olmuş. Jack Nicholson’ın rolünü sette benimsemesi, Kubrick'in senaryoyu sürekli değiştirmesi ve baskılayıcı yönetmenliği, Shelley Duvall’ın psikolojisinin bozulması gibi birçok konu zor bir çekim aşması olduğuna örnektir.

Kubrick filmografisindeki en sevilen ve en başarılı filmler arasında yerini alan The Shining gerek yönetmenin her detayı en ince ayrıntısına kadar özenerek ve defalarca tekrar yaparak çekmesi gerekse sinematografik açıdan günümüzde de ilk zamanki etkisini korur.

Stephen King'in romanından uyarlanan film, kitabın yazarı King tarafından hiç beğenilmemiştir ve kendisi filmden her zaman nefret dolu sözlerle bahsetmiştir. Kubrick, filmde yeni açılımlar ve anlamlar getirmiştir dolayısıyla da bu durum kitabın yazarının hiç hoşuna gitmez.

Kubrik eğer bir kitabın birebir uyarlanacaksa hiç uyarlanmaması gerektiği savunur bu yüzden de kitabı olduğu gibi değil kendi istediği gibi uyarlar.

Bu durum şüphesiz filmin günümüzde de aynı etkiyle sevilmesine yol açmıştır. Hatta çoğu kişi kitabın popüler bir korku kitabı ancak filmin ise bir şaheser olduğunu düşünür.

Kitabın orijinalinde kötülüklerin kaynağı mekan yani oteldir ancak Kubrick bu durumu uyarlarken kötülüğü babanın üzerinden ele alır.

Filmdeki değişimlerin ardından Stephen King, 1997 yılında The Shining isminde üç bölümlük 3 bölümlük bir mini dizi yazar ve çeker. Ancak dizi Kubrick'in çektiği uyarlama filmin gölgesinde kalmaktan öteye gidemez.

Kubrick filmin başlangıcında ailenin içerisinde bulunduğu arabayı kitaptakinin aksine kırmızı değil sarı olarak renk kullanır ve aile yolda giderken kırmızı bir aracın kaza yaptığı gösterilir.

Burada yönetmen filmin kitaptaki gibi olmayacağını belirtir. Film birçok kişi için en iyi uyarlama ve orijinal kitabından daha güzel olan bir yapım konumundadır.

Filmin günümüzde de en iyiler arasında yer almasının bir nedeni de Kubrick'in filmin her yerine sakladığı simgeler ve bu işaretlerden doğan komplo teorileridir.

Kubrick hakkında var olan 'aya inme görüntülerini çeken kişi' komplo teorisi çoğu kişi tarafından bilinir. Amerika'nın aya inişinin sahte olduğunu ve bu görüntüleri çeken kişinin Kubrick olduğuna dair teoriler vardır. Filmdeki bu sahnede çocuğun üzerine giydiği kazak ise komplo teorisine ilgili olanlar tarafından oldukça çok tartışılan bir konu oldu.

Oyuncuları bezdirmesiyle bilinen Kubrick, filmde Danny rolünü canlandıran küçük çocuğa karşı her zaman çok nazik ve iyi davranmıştır. Film çekilirken 5 yaşında olan küçük çocuk çekimler sırasında bir korku filminde oynadığını farkında değildi.

Kendisi dram filminde oynadığını düşünmüş ve parmağıyla konuşma fikri kendisinin bulduğu bir fikirmiş.

Filmde renklerin de oldukça anlamı bir etkisi vardır. Ağırlıklı olarak mavi, kırmızı ve sarı renklerinin hakim olduğu bu filmde her rengin temsil ettiği bir anlamı vardır.

Mavi; görmezden gelmeyi yani görmezden gelme anlamına gelen Overlook otelinin soykırım yapılan Kızılderelilerin mezarlığı üzerine kurulmasını temsil eder. Sarı rengi ise yaklaşan tehlikeyi simgeler.

Filmde kırmızı rengi ise Kızılderili soykırımını temsil eder. Film renkleriyle de birçok analizin konusu olmuştur. The Shininig'in günümüzde de hala sevilmesinin ve en iyi korku filmleri arasında yer almasının bir nedeni de renklerin kullanımıdır.

Filmde Amerika'nın Kızılderilileri katlettiğine dair birçok simge de vardır. İnsan ruhunun kötülüğüne odaklanan bu filmin her bir sahnesinde ayrı bir simge bulunuyor bu yüzden de The Shining her izlenildiğinde başka bir detayın fark edilebildiği dolayısıyla izledikçe eskimeyen bir yapımdır.

The Shining ile sinema dünyasında geniş kitlelere yayılan stedicam tekniği de filmi ölümsüz yapan etkenlerden oldu.

Danny'nin küçük bisikletiyle otel koridorlarında takip ettiği kareler sinema tarihine kazındı. Filmin seti de bu kamera tekniğine uygun tasarlanmıştır ve üzerine bir de Kubrick'in tekniği ustalıkla kullanmasıyla birlikte bu sahneler sinema dünyasına yer edindi.

Filmin içerdiği birçok sembol ve anlam vardır. Ek olarak gotik unsurları da kendine göre uyarlayıp kullanan Kubrick kendine has teknikleriyle yalnız sinemaseverlere değil akademisyenlerin de birçok makalesine konu oldu.

The Shining filminin final sahnesindeki fotoğraf ise çekiminden 43 yıl geçmesine rağmen güncelliğini koruyor. İzleyicinin kafasında soru işaretleri bırakan filmin finalinde bir fotoğraf ve öncesinde başrolün soğuktan donduğu görülür.

Filmin senaristlerinden Diane Johnson 2017 yılında verdiği bir röportajda finaldeki fotoğraf için 'Evet fotoğraf hakkında bir açıklamamız var ancak bu herkese biraz ilginç gelebilir. Jack aslında o otelde yıllar önce bulunmuş ve reenkarnasyon ile o otele gelmiş hayali bir canlı ancak aynı zamanda biz Jack’in 'o andaki' başka halini de görüyoruz. Biraz paradoksal ve fazlasıyla karışık farkındayım.' sözlerini söylemiştir.

Filmin finali seyirciyi ikilemde bırakır bu yüzden de film bittikten sonra izleyicinin kafasında devam eder. Filmin asıl finalinde Wendy ve Danny vardır ancak yönetmen filmin akışına ters gittiği için bu sahneyi atar.

Film yayınlandığı dönemde seyirci tarafından sevilmesine rağmen en kötü filmlerin aday gösterildiği Razzie Ödülleri’ne aday gösterildi. Fakat bu adaylık filmin kült yapımlar arasına yer almasına engel olamadı.

Kubrick'in alışılmışın kışında kalan yönetmenliği, oyuncuların inanılmaz oyunculuğu ve her sahnesi düşünülmüş, her sahnesine bir sembol koyulmuş The Shining kapsadığı her özelliği ile günümüzde de popülerliğini korumaya devam eder.

Kullandığı teknikler ve film üzerine harcanan emek göz önünde bulundurulduğunda The Shining'in üzerinden 43 geçmesine rağmen neden hala sevilerek izlenildiği anlaşılır.

Bunları Kaçırmayın! İşte Usta Yönetmen Stanley Kubrick'in En Beğendiği Gerilim Filmleri
Ünlü Yönetmen Stanley Kubrick'in Kılığına Girip Herkesi Kandıran Dolandırıcı Alan Conway'in Hikayesi
Erotizm ve Gerilimin Başrolde Olduğu Kubrick'in Son Filmi "Eyes Wide Shut" Hakkında Bilmeniz Gereken Detaylar

Popüler İçerikler

Serdal Adalı, Ricardo Quaresma'ya Jübile Yaptıracağı Tarihi Açıkladı
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var