Eichstätt piskoposluğunun geçmişine dair yaptığı incelemeden sorumlu Münihli sanatçı Wolfram Kastner, 'Bir şeyler yapmış olmaları iyi ama elbette bu yeterli değil' dedi.
Kastner, kampanyasına 2017'de, Eichstätt'taki orijinal sorgulama belgelerini keşfedince başlamıştı. Sanatçı o kadar şok olmuştu ki yaşananlara dikkat çekmeye karar vermişti.
Kampanyası kapsamında kasabadaki katedralin önündeki meydanda kurbanların akıbetlerini okumuştu.
1627'den kalma bir örnek, belediye başkanının eşi Ursula Bonschab'a ait. 36 yaşındayken gözaltına alınıp 20 gün boyunca işkence gördü.
En sonunda Bonschab, ölü çocukların cesetlerini kazmak, şeytanla cinsel ilişkiye girmek ve başkalarını zehirlemek gibi suçlamaları kabullendi. Sonuçta kazığa bağlanarak yakıldı ama öncesinde başı kesilmedi.
Bir insanı hiçbir sebep yokken cadı diye suçlamanin, kemiklerini kırıp tırnaklarını çekmenin, işkence altında itirafa zorlamanın, en sonunda da yakmanın veya elleri bağlı suya atıp "şeytanla işbirliği yaptiysa şeytan onu kurtarır ve batmaz, boğulursa da masumdur ama sorun yok zaten cennete gider" diyerek infaz etmenin ve tüm bu manyakliklari 300 yıl boyunca yapmanın bedeli kuru bir özür mü yani? Bence aldığınız her bir canın karşılığında kiliselerinizden birini yaksanız daha güzel bir özür olurdu..