Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dağlıca'daki çatışmada çok sayıda askerin şehit olmasıyla ilgili yaptığı ilk değerlendirmede, 'Zırhlı araçlarla ifade edildiği kadarıyla mayınlarla kurulmuş tuzaklar neticesinde bir olay burada oluşuyor. Şu anda bu konuyla ilgili Genelkurmay Başkanımızın aktardıkları üzücü' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atv - A Haber ortak yayınında soruları yanıtladı..
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
Her şeyden önce üzüntülüyüz. Şu anda silahlı kuvvetlerimiz, Genelkurmay, Dağlıca’yla gerek valimiz, oradaki kolordu komutanıyla görüşmeler devam ediyor. Kesin netice an be an alınabilir. Şu anda sayın Başbakanım da Ankara’ya dönüşüyle bir güvenlik toplantısı yapacaklar. O ana kadar da kesin neticeleri almış olurlar. Alınca açıklayacaklar. Hava şartları, vesaire çok çok kötüymüş. Bu şartlar altında bir mücadele var. Dağlıca’da yapılan bir temizlik neticesinde böyle bir olay gerçekleşiyor. Zırhlı araçlarla ifade edildiği kadarıyla mayınlarla kurulmuş tuzaklar neticesinde bir olay burada oluşuyor. Şu anda bu konuyla ilgili Genelkurmay Başkanımız’ın aktardıkları üzücü.
“400 vekil verin, bu iş huzur içinde çözülsün?” sözleriyle bugünkü çatışma ortamıyla bağdaştırılıyor. Ne diyorsunuz?
Parlamentoda daha zayıf oldukları dönemde olmayacak kadar bu dönemde yaptıkları tahribatı neyle izah edeceğiz? 6-7-8 Ekim olaylarını yaşadık, Suruç olayını yaşadık, Diyarbakır olayını yaşadık. Bunlar hep bir dayanışma ve yardımlaşmanın neticesinde, en azından ülkemizde terör belasının estirilmesinden başka bir şey değildi. Buradan rant elde ediyorlar. 400 vekili elde edebilecek sayıyı bir siyasi parti yakalasaydı, durum bugün çok farklı olurdu.
Bir taraftan teröre karşı olduğunu söyleyeceksin, teröre karşı olduğunu söyleyenler elini, vücudunu taşın altına koymayacak. Böyle bir milli duruş olamaz. Anayasanın vermiş olduğu yetkiyle süratle ülkeyi seçime götürecek bir anlayışın içinde oldum.
Malum siyasi parti, bölücü terör örgütünü arkasına almak suretiyle oy devşirdi. Açık açık söylüyorlar. Biz sırtımızı YPG’ye, PYD’ye, PKK’ya dayıyoruz dediler. Eşbaşkan söylüyor bunu. Bunlarla parlamenter demokrasiyi nasıl yaşayacaksınız, huzur ortamını inşa edeceksiniz? Tabii ki hükümet ve güvenlik güçleri ellerinden geleni yapacaklar. Bunları milletimiz takdir ediyor. Miletimiz notunu veriyor. Musluktan kan akıtanları millet gördü. Bunları hep gördük, görüyoruz.
Terör saldırılarına ne diyorsunuz?
Tunceli’deki saldırıyı gördünüz. Kim bu karakolda yaşayanlar. Oradaki askerler. Şehitlerin yakınlarını arıyorum. Birçok Kürt kardeşim var. Bakıyorsunuz, babası diyor ki, “Evde 5 yavrum var, 5’ini de göndermeye hazırım.”
Bunlar biz Kürtlerin temsilciyiz derken Kürt kardeşimi de şehit ediyor. Bunlar ayrımcılığı yaparken kendilerini farklı bir yere çekiyor.
“HDP 80 vekil çıkardı, bu saldırılar başladı, bu nasıl bir strateji?
Çözüm süreci bunlar tarafından bir ihanet olarak görüldü. Ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Bu süreçte güvenlik güçlerimiz herhangi bir çatışmaya girmediler, daha sonra anladık ki bunlar bunu yaptılar.
Herhangi bir il veya ilçede 15 gün sokağa çıkma yasağını ilan ederken, niye ediyor? Evlerde durum nedir, bunu görecek. Kimler var, kimler yok, bunu görecek. Başka çıkışı yok. Buna mecburuz, yapacağız.
90’lardakinden farklı mı?
Farklı, bunlar 10 gün, 15 gün, bazen 2 gün, 3 gün.
Saldırılar neden yoğunlaştı?
Girilecek seçimde bölge halkını tehdit altında tutmak suretiyle oy potansiyelini korumaya yönelik adımlar. Konsolide etmeye yönelik.
Dün zannediyorum, vatandaşlar yürüdüler. Bu bir direnişti. “Artık çekin elinizi yakamızdan” dediler. Benim Kürt vatandaşımın bunu çoğaltması lazım, “Çekin elinizi yakamızdan, biz sizi tanımıyoruz. Bizim evlatlarımızı sürekli ölüme götürdünüz.”
Hep Kürt vatandaşlarımızın çocukları ölüyor. Anneler, çocukları kaçırdıkları için ağlıyor. Hala kaçırılmış olan yüzlerce, binlerce çocuk var. Bütün bu gerçekleri görmemiz lazım. Bölücü terör örgütü böyle bir yöntemi seçmişse bunu diğer vatandaşlara da korku salmak için yapıyor. Bununla birlikte, bir defa öyle bir yöntem kendine belirliyor ki, “Ben halk desteğini kaybettiğim anda halim nice olur.” Onun için de hırçınlaşıyor. Umarım halkımız durumu görmek suretiyle kararını verir, iradesini sandığa yansıtır.
Daha önce dağa kaçırılan çocukların anneleriyle görüşüp, B ve C planlarımız var demiştiniz.
Şu an gerek Kandil’de, gerek Türkiye’de çok ciddi operasyonlar yapılıyor. İleri gelen takımı ülkeyi de terk ediyor, bir kısmı İran’a gidiyor, bir kısmı sürekli olarak mevzi değiştiriyorlar. Durmak yok, bunların çok daha farklı bazı strateji uygulamalarına girmek suretiyle, süreci devam ettirme kararındayız. Belki şehitlerimiz olacak ama bu bizi asla durdurmamalı, kararlı bir şekilde devam etmeliyiz. Hele hele bu akşamki olaydan sonra olay çok farklı bir boyuta gelecek.
Bir defa çok çok farklı, şu anda gerek DAİŞ, gerek içerideki bölücü terör örgütü PKK’ya, gerek DHKPC’ye yönelik emniyet güçlerimizin yoğun bir çalışması var. Şu ana kadar, teröristlerin özellikle ölüsü noktasında çok ciddi rakamlara ulaşıldı, binlerle ifade ediliyor. Sanıyorum ki artarak devam edecek.
Aynı şekilde DAİŞ’le belli bir merkezden verilen koordinatlar çerçevesinde müdahaleler var. O koordinatlar bizim de hava kuvvetlerimiz gereğini yapmaktadır, yapmaya devam edecektir. Bizim sınırdaki tehdit unsurlarına kararlı bir şekilde devam eden harekattır. Bölücü terör örgütüne sadece hava olmayacaktır, hem hava hem karar aynı kararlılıkla devam edecek. Sıkıntılarımız olmayacak değil, olacak ama buna rağmen devam edeceğiz.
İçerideki operasyonlarda polis ve askerin pasif kaldığı söyleniyor, örneğin polisin vur emri yok mu?
Bu iddiaların hepsi aslı astarı olmayan, doğru olmayan yalan ifadeler. İkisinin de vurma yetkisi yok. Hele teröristi gördüğü anda indirir. Nusaybin’de ne oldu, hemen indirdi. Yok ifadesi kesinlikle yalandır. Yetkisini rahatlıkla kullanabilir. Bu süreç artık farklı bir süreçtir. Son iç güvenlik kanununda da çok daha farklı bazı yetkilerle donatıldı. Şu anda görüldüğü yerde anında gereği yapılacak.
Zaafiyet varsa, iç güvenlik paketine hemen hemen tüm partiler karşı çıktı. Paketin çıkmasına rağmen yetersiz kalıyorsa, paralel yapının varlığından söz edebilir miyiz? FETÖ üyesi polisler bölgeye gönderildiler, bir aksama varsa bu yapıyı mı sorumlu tutuyorsunuz?
Her şeyden önce ortak bir siyasi tavır geliştiremedik, teröre karşı. Şu anda siyasi partilerin ortak bir tavra yanaşmadığını görüyoruz. Son Suriye’ye yönelik karar alındı, bu karar alınırken neler yaşandı. Kimler kimlerle nasıl iş tuttu, gördük. Hükümet bunu keyfi olarak getirmiyor parlamentoya. İçeride de teröre karşı tereddütsüz. Ortak bir blok oluşturulması lazım ki onlar o zaman bu işin zor olduğunu anlayacak. Onlar yanlarında herhangi bir siyasi partiyi görünce “Demek ki tam bir konsensüs yok” diyorlar.
Bu seçimde temenni ediyorum ki milletim bu kararları rahatlıkla verecek bir iktidarı iş başına getirmesi lazım. Terörle mücadelede kararlılık şart. Demokratik açılım dedim, milli birlik kardeşlik dedim, çözüm süreci dedim. Bir parti biliyorsunuz başından beri hep karşı çıktı. Milli birlik diyoruz, milliyetçilik diyorsan millilikten, kardeşlikten kaçmamak lazım. Bunların aşılması gerekiyor, bunu aşacak tek yer de milli iradedir, sandığa yansımasıdır diyorum. Bunu aşmak suretiyle önümüzdeki süreci çok daha seri karar alabilen bir yapıyla devam ettireceğiz.
Türkiye’de iç ve dış emniyet noktasında teröre karşı hükümetin gerek polisiyle, gerek askeriyle yapabileceğine anayasa da, kanunlar da amirdir. Bu konuyla ilgili olarak, TSK nerede kullanılır, bunların hepsi anayasada da yasalar da vardır. Danıştay’a başvurarak bir şeyler çıkarma gayretleri bu işe gölge düşürme gayretidir. Biz her şeyi hukuk devleti içerisinde yürütüyoruz.
Medyada çarpıtmaya ne diyorsunuz? Şu anda bile “400 vekil verseydiniz, Dağlıca olmazdı” dediğinizi söylüyorlar.
Medyada çarpıtmanın ve ahlaksızlığın daniskası. Kendilerine nasıl bir rant elde edebilirler, onun gayretindeler. Paralel yapı bunun peşinde koştu. Ben bunların geçmişini bilirim. Şimdi çok farklı bir zemine oturdu. Niçin Türkiye’de değilsiniz de Türkiye dışında kendinize yer arıyorsunuz? Türkiye’yi Batı ülkelerine şikayet edecek kadar alçalmış durumdalar. Bunlar için şehit cenazeleri sadece bir araçtır. Cenazeleri nasıl başka bir yere çekebiliriz, onun derdindeler.
Hüzünle izliyorum. Bizim 400 milletvekili dediğimiz olay, yeni Türkiye’nin, yeni anayasanın süratle oluşturulmasına yöneliktir. Bunlar bunun farkında değil.
400 vekil gibi çok kullanılan argüman, “Saray’ın askeri, Saray’ın polisi, Saray’ın savaşı.” Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Polis ve asker Saray’ın değil, milletin evladı, devletin askeri, polisidir. Çankaya’dayken neden kullanmıyorlardı, geçmişte neden kullanmıyorlardı? Çankaya’nın geçmişinde asker, polis yok muydu? Dert şu: Güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Şu anda Beştepe Külliyesi, güçlü Türkiye’nin simgesidir. Şimdi Beştepe Külliyesi, güçlenen bir Türkiye’nin simgesidir. Bunların bu ülkede dikili bir taşı yok. Dikili bir ağacı yok. Olmadığı için de biz sağından solundan girip de nasıl bunu karalarız. Bunun peşindeler. Evet o Beştepe Külliyesi’yle güçlü Türkiye’nin temellerini atıyoruz. Çatlasalar da patlasalar da devam edecek. Bu arada şehitlerimiz olacak. O babanın söylediği gibi, “5 evladım var, 5’ini de feda etmeye hazırım.” Bu babalar da var, karakteri bozuk olanlar da... Ben bu babalara feda-i can etmeye hazırım. Onlar bizi gayet iyi takdir ediyorlar.
Paralel yapı medyasında, şehit aileleriyle gerginlik yaşadığınız söylendi.
Bir tanesinden bir tepki gördüm. Kızkardeşiydi, hanımı daha farklıydı, kızı telefona çıktı. Kendisine anlattık. Malum medya, hemen bunu almak suretiyle... Yazdıkları şeyler yalan. “Polis olmasaydı” falan yalan, böyle bir şey olabilir mi? Ben bugün 17 şehidimizin annesini aradım, eşleri çıktı onlarla konuştum. Hepsi de “bu vatan için feda olsun” Bunu söyleyecek şekilde bizim görüşmelerimiz oluyor. Hepsinin bunda kayıtları var. Bu kayıtları yayınladığımız zaman kendilerini nereye saklayacaklar. Mesele cibilliyet, karakter meselesi. Tüm görüşmeler kayıtlarda var. Ne cevap verecekler? Bunlarda cevap verecek yüz yok ki... Bunlarda öyle bir dürüstlük yok.
Paralel yapıya operasyonlarda son olarak bir işadamı kaçtı. Interpol’le sorun yaşandığı söyleniyor.
İşledikleri suçlar Interpol’le ilgili bir suç değil. Normal suçlu noktasındaki süreci çalıştırıyoruz. Interpol’den talep söz konusu değil.
Bu operasyonların medyaya yönelik olduğu söylendi. Aynı gün yayın organında hükümetin IŞİD’e yardım ettiği söylendi. Sonra yalan olduğu ortaya çıktı. Operasyon olacağı gün, bu manşet atılıyor ve bu gerekçe yapılıyor.
Çok teşekkür ediyorum, çok çirkin bir yaklaşım tarzı. DAİŞ’e yardım ediyoruz da koalisyon içinde yapımız ne? Niçin Cerablus’tayız, niçin oraları vuruyoruz.
Gazeteleri, televizyonları hepsi yayınına devam ediyor. Bu asparagas haberlerle, onun yandaşı olan bir medya grubu da medyaya saldırı olarak vermeye çalışıyor. Yaptıkları bu.
DAİŞ tehditleri devam ediyor. DAİŞ bir terör örgütüdür, İslam’a bunlar ciddi bir zarar vermişlerdir, mücadelemiz onlarla da devam edecektir. PKK’yla da DHKP-C’yle de, olay budur.
Kamuoyu şu soruyu soruyor, terör örgütü olarak tanımlanan yapıların ticari işletmeleri var.
Yargı bunun şu anda tespitini yapıyor. Kararı büyük ölçüde oradan verecek. Neticeleri de çok ağır, uluslararası boyutu var. Dünyanın neresinde olursa olsun, iade mecburiyeti vardır.
Az önce konuşmanızda “Erken seçimde istikrarlı bir sonuç alınırsa, birçok iç sorunun aşılacağını” söylediniz. Koşullar değişti mi? Büyük bir değişiklik olmaz mı?
Ben olsa olsa çerçeve çizebilirim. Temenni ediyorum ki 7 Haziran’dan sonraki tablo olmasın. Bu tablo bize kan kaybettiriyor. Mali disiplinde sıkıntılar olabilir, şu anda dünyadaki ekonomide menfi gelişmelere bakınca bu bize olumsuz tesir edebilirler. Türkiye’nin iç siyasette böyle bir sıkıntıyı yaşamaması lazım.
Koalisyon kültürümüzde olmadığı için başarılamadı. Tekrar millete bir müracaat, milli irade olarak bu işi siz çözün.
Ajanslar