'Şimdiki aklım olsa!' cümlesini çok kurmuş ve duymuşuzdur. Şimdiki aklımız geçmişte olsa kim bilir neler yapardık? İnsan gençken herkes hemen hemen aynı görünüyor, ancak yaş almaya başlayıp bazılarının daha genç, bazılarının daha yaşlı göründüğünü fark ettiğinizde bunun cilt ile ilgili olduğunu anlıyorsunuz. İleride benzer pişmanlıkları yaşamamak için 40'lı yaşlarındaki kadınların 20'li yaşlardaki pişmanlıklarına kulak verin.
Bunu bilmeyen yoktur ama iş uygulamaya gelince nedense boş veriyoruz. Cildi elastik tutan su ve bu elastikiyet gidince geri dönüşü olmayan kırışıklıklar ve sarkmalar geliyor.
Hücrelerin yenilenme sürecini düzenleyen hormon melatonin gece 23:00'te salgılanmaya başlıyor. Bu saatte uykuya dalmış olmak, cildin kendini yenilemesi için önemli.
İnsan yaşlandıkça daha iyi beslenmeye takıntılı oluyor. Gençlik yıllarında tüketilen abur cuburlar, fast-food yiyecekler ne yazık ki cildimizde kalıcı etkiler bırakabiliyor.
Koyulaşmış, nemini kaybetmiş, kırışıklarla dolu bir cildi kimse istemezken, sigara içerken olacaklar hiç hesaplanmıyor.
Yüze dokunmak, eldeki mikropları yüze geçirmek demek. Bunu yanı sıra kaşımak, sivilceleri sıkmak, tırnakla kazımak gibi cilde travma yaşatacak davranışlar zamanla izlere, lekelere sebep olabiliyor.
Eskiden sadece deniz kenarında kullanılan koruyucunun artık yaz-kış ayırt etmeden her güneşe çıkıldığında kullanılması gerektiği ortada. Güneş en hızlı yaşlandırıcı etkenlerden biri. Cilt tonunun koyulaşmasını istemeyenler daha da dikkatli şekilde, sürekli kullanmalı.
Gençlikte en sık yapılan hatalardan biri. Makyajla uyumayı bırakın, eve girer girmez çıkarmak gerekiyor. Gece boyu tıkanan gözenekler, yorulan cilt size erken yaşlanma olarak dönüyor.
Bunun sebebi üşengeçlik. Bir an önce sokağa çıkmak, yatağa girmek istediğimiz için bazı adımları atlıyoruz ve cildimiz koruyucu bariyerini giderek kaybediyor.
Kulaktan dolma bilgilerle, cilt tipine ve yaşa uygun olmayan ürünler kullanmak mümkün. Bir de kötü içerikli ürünler var tabii. Oysa cilt tipini öğrenmek ve ürün içeriklerini okuyabilmek hiç zor şeyler değil.
Kısa vadeli düşünüp, trendleri takip ederken cildi ihmal etmek. Şu ünlünün ruju çıkmış diye aynı tonlarda ruj koleksiyonu yapmak, yeni bir kapatıcı deneyeyim diyerek alınan onuncu kapatıcıyı satın almak bütçeye farkında olmadan zarar veriyor ve asıl satın alınması gereken 'pahalı' yüz kremi başka bir tarihe erteleniyor.
Cildi ölü derilerden arındırmamak, kat kat ölü deri üstüne bir de makyaj yapıp gözenekleri havasız bırakmak bir çeşit intihar. Sadece yüz değil, vücut için de geçerli olan bu durum yıllar geçtikçe farklı sorunları da beraberinde getiriyor.
Bunu önlemenin bir yolu yok tabii, mimik kırışıklıkları biz farkında olmadan oluşuyor. Ancak sürekli kaşlarını çatan, elinde olmadan aşırı mimikleri olan birinin çok geç olmadan botoks desteği alması gerekebilir.
40 ıma merdiven dayadım.hayatım boyunca çok nadir makyaj yaptığım için cildim bebek gibi maşallah.yeni nesiller düşünsün ilerisini.bakkala giderken bile suratına badana yapan kezbanlar.
mimik de mi yapmayalım? robot gibi gezelim o zaman.
Bayanların kendilerine yaptığı en büyük kötülük makyaj.