'Bu yüksek gelir kendiliğinden oluşmuyor' diyen Annemans, bol kazancın stres ve yalnızlığı da beraberinde getirdiğini vurguluyor. Araştırmacıya göre, çok kazanan kesim 'Daha fazla olsun dürtüsünün' kurbanı oluyor ve bu doyumsuzluk da yaşam kalitesini düşürüyor.
Çeşitli üniversitelerden meslektaşlarıyla birlikte 4 yıl boyunca mutluluk araştırmasına katılan Leuven Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Prof. Dr. Frederic Vermneulen, refah düzeyindeki eşitsizliğin, gelir eşitsizliğinden daha fazla olduğunun altını çiziyor.
Mutluluğun, herhangi bir politikaya yön verecek bir ölçüm aracı olmadığını söyleyen Vermeulen, 'En az mutsuz olan insanlar, yaşam koşulları en kötü olan insanlar değil' diyor.
İçeriği okuyunca yarım yamalak hatırladığım Camus sözüne baktım; "Paran yoksa tüm zamanını para kazanmak için harcarsın ama eğer paran varsa zamanın sana kalır. Yani parayla doğrudan mutluluk değil ama zamanı satın alabilirsin. Eğer fazla zamanını da kendini mutlu edecek şeylere ayırabilirsen, daha mutlu olabilirsin." Yaşadığın ülke ve sistem içinde düşünürsen Camus'un düşüncesi hafif dahi kalır. Paran varsa ayrıcalıklısın. Parayla saadet olur sahte mutluluklar içinde yaşarsın.
Parayla saadeti yakalayamayan açık ara salaktır. Böyle fakirliği iyi bir şey gibi gösteren üç kağıt saçmalıklara lütfen inanmayın. Eğer istemiyorlarsa derhal yer değiştirmeye hazırım :)
İnsanlar zenginlik peşinde değil, stressiz ve özgür bir yaşamın peşinde. Bunun için de Türkiye'de büyük bir meblağ gerekiyor. Şöyle özetleyeyim: 2000-3000 euro alan kesimi parasız ama mutlu olarak nitelendirmişler. 3000 euro = yaklaşık 20.000 Türk Lirası. Dikkat ettiyseniz 2000 euronun aşağısı mutsuzmuş, yani yaklaşık 15 bin Türk Lirası. Türkiye'de 15 bin Türk Lirası'ndan az kazananlar mutsuz mu, büyük ihtimalle. Para saadet mi getiriyor, evet. Bu kadar basit.