Post-Modern Bir Düyun-u Umumiye mi? 4 Soru ve Bir Grafik ile Yeni Yunanistan Anlaşması

Yunanistan, iflastan kurtulmak ve Euro'da kalabilmek için referandumda halkın yaklaşık yüzde 61'inin reddettiği ağır şartları kabul etti. Varılan anlaşmayla öngörülen programın Yunanistan’ı büyüme patikasına yerleştireceğine şüpheyle bakılıyor. İktisatçı Dani Rodrik’e göre program büyüme düşünülmeden sadece borç ödeme için hazırlanmış. Bunun yanında programın siyasi tansiyonu yükseltmesi de yüksek ihtimal. İşte yeni anlaşmayla ilgili merak edilen 4 soru ve yanıtları:

1) Syriza ne kadar taviz verdi?

Eurogroup ile Yunanistan’ın anlaşmaya vardığı program Syriza’nın iktidara geldiği Ocak ayında sunduğu planla gece ile gündüz kadar fark teşkil ediyor. “Varoufakis planı” olarak isimlenen ve Almanya’nın kısa sürede reddettiği planda Yunanistan, borçlara karşılık ekonomik büyüme bağlantılı tahvil çıkarmayı önermişti. Ancak zaten o dönemde çöp statüsünde olan Yunan tahvillerinin yanı sıra Yunanistan’ın sadece ekonomik büyümeyi teminat göstermesi Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin çabuk muhalefetiyle son buldu.

Anlaşılan yeni programda 50 milyar euroluk fonun 25 milyar eurosu bankaların sermayesinin güçlendirilmesine ayrılıyor. Geri kalan kısım ise borç ödeme ve yatırımların yönetilmesinde kullanılacak. Buna ek olarak özelleştirmelerin denetimi ve kontrolü de büyük ölçüde Euro Bölgesi'ne bırakılıyor. Ayrıca bu fon Yunan varlıklarının satışı ile finanse edilecek. Böylece Varoufakis’in gelecek dönemde büyüme teminatı yerine ülke varlıkları parasallaştırılarak teminat olarak gösteriliyor. Dolayısıyla Syriza, bırakın seçim vaatlerini, Ocak ayındaki Varoufakis planından bile dramatik bir taviz vermiş gözüküyor.

2) Program büyüme getirecek mi?

Anlaşma orta vadeli bir program olarak sevinç yaratsa da Yunanistan’ın büyüme sorununu çözecek mi? Vergi ve emeklilik reformlarının yanı sıra özelleştirmeler programın önemli sac ayağını oluşturuyor. Bu özelliği ile geçmişte IMF’in finansman karşılığı önerdiği reformları içeren Washington Konsensusu’nun ilkelerini andırıyor. Bu ilkelere göre tamamen serbestleşmiş bir piyasada aktörlerin tam bilgiye sahip olması durumunda özelleştirmeler ekonomik refah yaratıyor. Ancak Harvard Üniversitesi’nden Dani Rodrik ve Ricardo Haussmann’ın makalelerinde defalarca vurguladığı gibi ekonomik büyümeyi sağlayan Çin, Vietnam gibi ülkeler Washington Konsensusu ilkeleri yerine seçici korumacılık içeren heteredoks politikalar uyguladı. Buna karşın Konsensusu uygulayan ülkeler ise istikrarsız büyüme oranları ve dış şoklara karşı kırılganlık üretebildi.

Business HT’ye varılan anlaşmayı değerlendiren Harvard profesörü Dani Rodrik , bu anlaşmanın büyüme getirmeyeceğini savundu. Rodrik “Burada amaçlanan zaten Yunanistan’ın ekonomik büyümesi değil, borçların geri ödenmesi. İkincisi için ekonomik büyümenin şart olduğu tamamen göz ardı edilmiş” diyerek anlaşmayı eleştirdi. Bu noktada Yunanistan’ın anlaşma ile tekrar büyüme patikası girmemesi durumunda Euro Bölgesi'nin de planın orijinal sahibi olarak sorumluluk aldığını eklemek gerek.

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

3) 50 milyar euroluk fon post-modern bir Düyun-u Umumiye mi?

Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem basın mensuplarına 50 milyar euroluk Yunanistan fonunun ülke varlıklarının bir kısmını parasallaştıracağını belirtti. Ancak fonun mülkiyeti Yunanistan’da olsa da denetiminin Avrupa Birliği’nde olması, ve özelleştirme gelirlerinin denetiminin de AB tarafından sağlanacak olması özellikleri sebebiyle sistem Yunanistan’ın Düyun-u Umumiyesi olarak yorumlandı.

Düyun-u Umumiye Osmanlı döneminde borç ödemeleri için vergi toplanmasını bizzat kreditörler tarafından yapılmasını öneren bir şemaydı. Bu anlamda planın eşine az rastlanır olan Düyun-u Umumiye modelinin aynısı olduğunu öne sürmek güç. İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Şant Manukyan ’a göre doğrudan vergilere el konulmadığı için anlaşmanın Düyun-u Umumiye kadar sert değil. Manukyan, 1832 İstanbul Anlaşması çerçevesinde yeni Yunanistan devletinin gelirlerinin ilk etapta faiz ödemelerine gitmesini öngören maddesi bulunduğunu hatırlatarak bu borcun da ödenmediğinin altını çiziyor. Yani Yunanistan’ın tarihinde de benzeri şemalar yer alıyor. Manukyan “Yunanistan’da dahili devalüasyon ile kazanılan verimlilik artık limite geldi ve Syriza ile bazı kazanımlar da bozuldu. Bu programın uygulanabileceğine pek inanmıyorum” diyerek bu programın da hedefine ulaşması konusunda şüphelerini dile getiriyor.

Sözün özü, bugün varılan anlaşmanın vergilere el koymak yönü olmadığı için Düyun-u Umumiye ile tamamen özdeşleştirmesi yanlış olsa da ülkedeki varlıkların parasallaştırılması ve fonun yönetimine bırakılması postmodern bir Düyun-u Umumiye algısı yaratıyor.

4) Yunanistan siyaseti anlaşmayı nasıl karşılar?

Programın genel ruhu 5 Temmuz referandumundaki Hayır kampının yanı sıra Evetçileri de şaşırtacak cinsten. Sadece bir madde bile Yunanistan siyasetinin mevcut dengesinin sarsılacağına işaret ediyor. Bu maddeye göre geriye dönük iptal edilmiş bazı özelleştirmelerin yeniden yürürlüğe girmesi düzenleniyor. Özeti, özelleştirme perspektifinde Syriza hükümetinin vaatlerinin tam zıttı bir madde mümkün. Buna Çarşamba günkü oylamada Syriza’nın ve diğer partilerin ne tepki vereceği merak konusu. Ancak Yunan siyasetindeki değişikliğin işaretini Çalışma Bakanı Skouletis bu sene içinde seçim öngördüklerini söyleyerek verdi.

İşte bir grafikte anlaşmanın tüm detayları...

Business HT | AA

Popüler İçerikler

Mike Tyson Kaybetti: Tarihi Mike Tyson - Jake Paul Maçında Neler Oldu?
Kılıçlı Yemin Etmişlerdi: Kara Harp Okulu Dönem Birincisi Ebru Eroğlu İhraç Talebiyle Disipline Sevk Edildi
Rasim Ozan Kütahyalı’dan Atatürk Sözleri: “Şeytan Taşlamakla Anıtkabir'de Yapılanlar Benzer Eylemler”