Bugün kullandığımız Zeynep ve Zennube şehri savunmak için tek başına bile savaşan kraliçe Zenobia'dan geliyor. Suriye'de bir vahanın kıyısına kurulmuş olsa da çöl ikliminin zorlayıcı koşullarından münezzeh değil. Issız, yalnız ve bu iki özelliğiyle binlerce yıldır namı değişmemiş bir antik şehir olarak kalabilmiş.Bugünün tarih bilgisiyle etkileyici gelmediyse bir de 4.000 yıl öncesini düşünün ve bu yapının o dönem dünyanın herhangi bir yerinde hayal bile edilebilmesinin zorluğunu hatırlayın.Suriye'nin en önemli tarihi yeri, dünya kültür miraslarının da başında geliyor. Tarihsel önemini anlatmak için Asurlular ve Perslerden bu yana geçiş noktasında olduğunu, bir anlamda Mezopotamya ve Akdeniz arasında gidip gelen kervanların ara durağı olduğunu söylemek yeterli.Zaten şehrin kalkınması da bu kervanların geçişinden alınan yüksek ücretler. Şehir üzerindeki kontrol ve yolların değişmesi bile Palmira'nın etkinliğini azaltmaya yetmemiş. Vergiden muaf edilmeleri de görülmemiş bir hediye olmuş.Palmira halkı Roma vatandaşları arasında olmasa bile Roma onlara özerklik tanıdığı için deniz ticaretinde öncelik sağlamışlar. Hindistan'dan gelen baharat ve ipeği doğrudan İtalya'da sattıkça şehrin cazibesi de artıp durmuş.Ordusu yenilen Zenobia da kuşaıltmış ancak teslim olmayı kabullenemediği Perslerden yardım alabilmek için deveye atlıyor, kuşatmayı yarıyor.Bu hamlesi işe yaramayınca Romalılar Zenobia'yı esir alıp sürgüne yolluyor.Ancak efsanesi sürüyor, hatta bugün kullanılan Zeynep ve Zennube Suriyeli kraliçe Zenobia'dan geliyor. Sonrasında harabeye dönen şehri canlandırmayı deneseler de bir türlü bu başarılamamış. Şehir Osmanlı döneminde de ilgi görmüş ancak bu ilgi 'tarihi eser' seviyesinin ötesine geçmemiş.Turistik turlar, arkeolojik kazılar, kaçırılan tarihi eserler...Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz kişi Palmira doğumlu ve bu bölgeye ömrünü adamış bir arkeolog, Halid Esad. Yazdığı Palmira: Tarih, Abideler ve Müze kitabıyla unutulmaya yüz tutan tüm tarihi bilgi ve detayları ölümsüzleştirmesi bir yana kendisi Suriye’de savaş başlayana dek antik kente gelenlerin de kılavuzuydu.IŞİD şehri ele geçirip Esad'a eserlerin yerini sorduğunda baskı ve tehditlere kulak asmayıp hiçbirinin yerini söylemiyor. Maalesef IŞİD tarafından zalimce idam ediliyor. Şehir bombalanıyor, tarihi eserler, mumyalar parçalarınıyor ve bir insanlık mirasını yok etmenin eşiğine geliniyor. Binlerce yılın mirası, 'Çölün Gelini'nin sonu acı hikayesi işte böyle.Bu içerikte araştırmacı Hasan Mert Kaya'nın Twitter zincirinden faydalandık.
Memlekette yobaza yol verirsen yapacakları tek şey yıkım vahşet tecavüz hırsızlık yağma pedofili köleliktir.
Hala da Işid'i sempatik göstermeye çalışanlar var.
günümüzde turkiyede yapılan şey de aynı, restorasyon adı altında yapılan katliamlara da yer verin bence