Anne Güler Bülüç de 'Oğlum, ’bu sene umudum var, inşallah kazanacağım’ diyordu. Geçen sene girdi kazanamadı, beraber ağladık. ’Olsun oğlum dünyanın sonu mu? Bir sen mi kazanamadın? Sağlık olsun’ dedim. Bu sene ’Anne sınavım çok güzel geçti’ dedi. Ben de ’Hayırlısı olsun oğlum’ dedim, hiçbir şey yoktu. Sabah uyandığımızda eşim sınavların açıklandığını söyledi. Ben de kahvaltıyı hazırladım, bekledik ama oğlum eve gelmedi. Babası diyaliz hastası olduğu için diyalize gitti. Ben de oğlumun arkadaşlarının yanına gittim. Onlarla gidebileceği yerlere gittim. Bulamadık. Babası diyalizden geldi, polise gittik ve kayıp başvurusunda bulunduk' diye konuştu.
Gözyaşlarına hakim olamayan Güler Bülüç, 'Ne yaptım ben sana? Bir kavgamız, tartışmamız olmadı. ’Kazandı, kazanmadı’ diye asla bir baskı kurmadık. Hiçbir zaman yapmadık. Dön oğlum evine. Allah rızası için görenler haber versin' diyerek gözyaşı döktü.
insanları yarış atı gibi gören sisteme yazıklar olsun.
Siz yapmasanız arkadaşları, öğretmenleri, akrabaları, çevredeki faktörler, sınav sistemi..bunlar ona hep baskı yaptı zaten.
arkadaşım merak etme o sınav senin hayatını kurtarmayacak, girdiğin ya da girmediğin üniversite de kurtarmayacak. Belki ailen olmasa bile dışarıdan sana baskı yapan insanlar da seni kurtarmayacak, gırtlağına lokmayı onlar sokmayacak. Günün sonunda herkes kapısını kapatıp kendi hayatına dönecek. Kendi hayatını kendin kurtaracaksın ama evden ayrılmak bir başlangıç değil.