34 Yıl Sonra Çözülen Rahatsız Edici Cinayetlerin Katilinin Ölülere Cinsel İstismarda Bulunduğu Ortaya Çıktı

1980'lerde İngiltere'nin Kent şehrinde gerçekleşen tüyler ürpertici iki cinayet vakası, son yıllarda DNA profilleme konusunda yapılan gelişmeler sayesinde gün yüzüne çıkarıldı. Siz de sanılandan çok daha karanlık ve tüyler ürpertici olan bu olayı ve neler ortaya çıkarıldığını merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

İngiltere'de bir hastanede elektrikçi olarak çalışan 67 yaşındaki David Fuller, 1987'de iki kadını öldürmüştü.

33 yıl boyunca adaletten kaçmayı başaran Fuller'ın çalıştığı hastanedeki iki morgda en az 100 kadın ve çocuğun cesedine cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıktı. Bunu keşfetmek içinse epey uğraşıldı ve son otuz yılda yaşanan bilimsel gelişmelerden yararlanıldı. Sonunda, bir veri tabanında tutulan akrabasının DNA'sı ile Fuller'ın DNA'sı eşleşince suçları onun işlediği ortaya çıktı.

Cinayetler işlendiğinde DNA profilleme yöntemleri, katilin bulunmasına yardımcı olamayacak kadar ilkeldi.

Hatta müfettişler o zaman cinayetlerin aynı kişi tarafından işlenip işlenmediğini bile belirleyememişti. Wendy Knell ve Caroline Pierce isimli kurbanların tek ortak noktası, aynı kasabada yaşamalarıydı. Önce öldürülen Knell, 24 Haziran 1987 sabahı yatağında dövülmüş ve boğulmuş hâlde bulundu. Polise göre, boğulduğu esnada ya da sonrasında tecavüze uğramıştı.

Pierce ise beş ay sonra kaçırılarak öldürüldü.

Cesedi, evinden 64 kilometre uzaklıkta bir yolun kenarındaki hendekte suyun altında bulundu. Bulunmadan üç hafta önce kaçırılmış ve öldürülmüştü. O da aynı şekilde cinsel saldırıya uğramış, dövülmüş ve boğulmuştu. Polisler iki cinayetin bağlantılı olduğundan şüphelense de bunu kanıtlayamadı. Adli tıp, cinayet mahallerindeki izleri kayıt altına alsa da o zamanlar ülkede bir DNA Veritabanı yoktu, cinayet şüphelisi yoktu. Dolayısıyla katilin kim olduğu belirlenememişti.

1999'dan itibaren adli tıp DNA'yı daha verimli kullanmaya başladı.

Polis davayı yeniden açtı ve Knell'in katilinin çarşafta bıraktığı izler üzerinden ilk kez DNA profillemesi yapıldı. Ancak DNA veri tabanında yapılan aramada herhangi bir sonuca ulaşılamadı. Pierce'ın bu vakayla bağlantısı 20 yıl sonra bulundu. Vücudu üç hafta boyunca su altında kalmış olsa da, üzerindeki kilotlu çorapta bulunan meniden alınan DNA örneği, önceki vakayla eşleşti.

Bu bağlantı kurulana kadar geçen zamanda, bir de ailevi DNA denen yeni bir adli tıp tekniği geliştirildi.

Bu yöntem, katilin DNA'sının sistemde kayıtlı olduğunu umarak veri tabanını kontrol etmek yerine, araştırmacıların katilin akrabalarını tanımlamasını mümkün kıldı. Kent davasında dedektiflere danışmanlık yapan Noel McHugh bu yöntemle ilgili olarak, 'Ailevi DNA çok önemli bir role sahipti. Dedektiflerin ulusal DNA veri tabanındaki 6.5 milyon profili makul bir sayıya indirgeyerek katilin bulunmasını sağladı' diyor.

Ellerindeki listedeki isim sayısı 90'a düşen dedektifler, isimleri teker teker elemeye başladı.

Ülkenin dört bir yanına gidip listedeki isimlerle görüştüler ve DNA örneği aldılar. En yakın eşleşme, Fuller'ın kardeşinin DNA'sında çıktı. Sonrasında kanıtlarla da eşleşme sağlandı. Fuller, cinayetlerin gerçekleştirildiği bölgedeydi ve belirlenen yaş aralığındaydı. Hatta polis, Fuller’ın kadınların iş yerlerini ziyaret ettiğinden bahsettiği günlük kayıtları bile buldu. Fuller, Knell'in cinayet mahallinde bulunan ayak izlerini bırakan ayakkabının aynısını giyerken çekilmiş fotoğraflarına ulaşıldı ve Pierce'ın cesedinin bulunduğu yerin çok yakınlarında bisiklet sürdüğü öğrenildi.

Bulunanlar bunlarla sınırlı kalmadı...

4 milyon cinsel taciz görüntüsünün bulunduğu 5 terabaytlık bir sabit sürücü, 1.300 video ve CD, 34.000 fotoğrafla yüzlerce disket bulundu. Bunlardaki içeriklerin bir kısmı internetten indirilirken bazıları ise Fuller tarafından kaydedilmişti. Görüntüleri çalıştığı morgda çekmişti. Fuller, en büyüğü 100, en küçüğü 9 yaşında olmak üzere 100'den fazla kadın ve çocuğa cinsel istismarda bulundu.

Dedektifler, adlı tıp alanında yaşanan başka gelişmeler sayesinde kurbanların çoğunu tanımlayabildi.

Fuller'ın kamerasındaki görüntülerden cesetlerin bilekliklerinde yazan isimleri belirlediler ve video kayıt verilerinde belirtilen tarihleri, morg kayıtlarıyla eşleştirdiler. Fuller çoğu ismi sonradan kaydetmişti. İfadesinde, cinsel istismarın ardından Facebook ve benzeri sosyal medya sitelerinde isimlerini arattığını itiraf etti.

Fuller'ın yaptıkları ortaya çıkınca İngiltere'de ortalık birazcık karıştı.

Polis kurbanların ailelerini belirleyip durumdan haberdar etmeye çalışırken, Devlet Sağlık Hizmetleri, sağlık kuruluşlarına morg ve ölüm sonrası bekletme protokollerini gözden geçirmelerini emretti. İngiltere Sağlık Bakanı Sajid David da, Fuller'ın bu yaptıklarına nasıl müsaade edildiğinin tarafsız bir şekilde inceleneceğini açıkladı. Fuller 44'ü, kimliği tespit edilen 78 mağdurla ilgili suçlama olmak üzere 51 suçu kabul etti.

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz 👇

Mürettebatın Çektiği Fotoğraflarla Tüylerinizi Diken Diken Eden Korkunç 1914 Kutup Seferi
Göğüs Ağrısıyla Hastaneye Gittikten Sonra Kalbinden Çimento Çıkan Adamın Bi’ Garip Hikayesi
Dünya Şehirlerinin Özelliklerini Birleştirerek Mega Kent Kurmak İsteyen Milyarderin Şaşırtıcı Planları

Popüler İçerikler

Sigara ve Alkole Büyük Zam: 3 Ocak İtibarıyla Fiyatlar Artıyor
Serdal Adalı, Ricardo Quaresma'ya Jübile Yaptıracağı Tarihi Açıkladı
Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı