33. Yıl Dönümünde Çernobil Nükleer Felaketi ve Günümüzdeki İzleri

1. 26 Nisan 1986 Cumartesi. Çernobil Nükleer Santrali'nin 4. reaktöründe, 01:24'te bir patlama meydana geldi. Etkileri onlarca yıl sürecek, belki de dünyanın başına gelen en büyük felaket!

Balık tuttuk yiyen ölür 

Elimize değen ölür 

Bu gemi bir kara tabut, 

Lumbarından giren ölür. 

Balık tuttuk yiyen ölür, 

Birden değil, ağır ağır, 

Etleri çürür, dağılır, 

Balık tuttuk, yiyen ölür. 

Nazım Hikmet'in Japon Balıkçısı şiirinden...

2. Nükleer enerjiyi tartışmaya açacak o facia nasıl gerçekleşti?

Çernobil 1970'te açılmış bir nükleer santraldi. Ukrayna'nın kuzey bölgesinde, Kiev'e bağlı bir yerleşim biriminde bulunan bu santralde kaza günü dört reaktör aktifti. İkisinin inşaası ise sürüyordu. 

25 Nisan günü, dördüncü reaktör rutin bir bakıma girdi. Teknisyenler olası bir güç kesintisine karşı bir deney yapmaya karar verdiler. Çok ağır sonuçları olacak bu deney için 23:00'da çalışmalar başladı. 

26 Nisan 01:23'te, deney için şartların oluştuğuna karar verildi ve düğmeye basıldı. 01:24'te ise, ters giden bir şeyler vardı. Deney için devre dışı bırakılmış güvenlik sisteminden ötürü reaktörde önlenemeyen çekirdek tepkimeleri gerçekleşti, ısı ve enerji bir anda kat be kat yükseldi...

Önü alınamıyordu. Artan buhar basıncı, reaktörün tonlarca ağırlıktaki çatısını havaya uçurdu. Reaktördeki zirkonyum ve grafit, yüksek sıcaklıktaki buharla karışınca, hidrojenler yanmaya başladı ve tüm santral alevler içinde kaldı.

3. Patlamanın hemen ardından 31 kişi öldü. Ancak nükleer felaketin etkileri, bununla sınırlı kalmayacaktı.

Dördüncü reaktörün patlamasıyla ortaya çıkan radyasyon, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarından tam 200 kat daha etkiliydi. Patlamanın ilk anda bir kilometre yüksekliğe ulaştı. İlk anda ortaya çıkan etkinin, iki metre kalınlığındaki betonu eritecek güçte olduğu ifade edildi.

Nükleer felaket, ilk anda santral çevresinde görevli 31 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştu. Ancak etkisi bununla sınırlı kalmadı. Türkiye'nin de dahil olduğu yakın coğrafyada hastalık getirdi, ölüm getirdi... 

En önemlisi de, nükleer enerji ile ilgili soru işaretleri getirdi.

4. Facia günü helikopterden çekilmiş bir video

5. Sovyetler Birliği, ilk günlerde felaketi açıklamadı. Ancak radyoaktif bulutlar Avrupa üzerindeydi...

Soğuk savaş psikolojisinin de etkisiyle, nükleer teknoloji alanında geride görünmeme refleksinden ötürü SSCB ilk günlerde kazayla ilgili bir açıklama yapmadı. 

Ta ki bir iki gün içinde, Avrupa'daki radyasyon düzeyindeki çok ciddi artış tespit edilene dek. 28 Nisan 1986'da radyoaktif bulutlar İskandinavya'ya ulaştı. Yetkililer ölçülen değerlerin anormalliğinden ötürü büyük bir kaza meydana geldiğini tahmin etti. 

SSCB, meydana gelen felaketi tüm dünyaya açıkladı, diğer ülkelerden yardım istedi. Olayın açıklanması ve yardım talebinden ötürü Mihail Gorbaçov ülkesinde ciddi eleştirilere maruz kaldı. 

Çernobil faciası, dünya basınında bir numaralı gündem konusu oldu.

6. Felaketin ardından alınan olağanüstü önlemler

  • Radyasyondan yoğun oranda etkilenen 30 kilometre çapındaki alan belirlenerek bu bölgelerden 135.000 insan uzaklaştırıldı ve yaşam alanları boşaltıldı. Reaktör binası 410.000 m3 çimento ve 7.000 ton çelik kullanılarak gömüldü. 

  • Binanın altı betonlandı. 

  • Besin maddeleri başka bölgelerden getirildi ve kontamine (radyasyon bulaşı olan) yiyeceklerin tüketimi yasaklandı. Çeşitli tanı merkezleri kuruldu.

  • 5.300.000 insana, tiroid bezini iyot açısından doygunluğa ulaştırarak radyoaktif iyodun tiroid bezi tarafından alımını mümkün olduğunca engellemek için potasyum iyodür tabletleri dağıtıldı.

7. 3 Mayıs 1986'da ölçülen radyasyon değerleri facianın boyutunu yansıtıyor

Normal değerlerin katları cinsinden ifade edilmiştir.

8. Radyoaktif kirlenme Ukrayna ormanlarının yarısına yakın kısmını kirletti

Ukrayna’da 18.000 km2’lik tarım toprakları radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı. Ülke ormanlarının %40’ı (toplam 35.000 km2) kirlendi.

Greenpeace, Ukrayna'nın Rivneska Bölgesi'nde bir köyde süt örneklerinde yaptığı analizde, sütlerin %93'ünde uzun ömürlü izotop sezyum-137 olduğunu belirledi. Bu, Ukrayna'da çocuklar için kabul edilebilir radyasyon değerinin çok üstünde. 

Bu araştırmanın kazadan 25 yıl sonra, 2011'de yapıldığını da bir not olarak düşelim.

9. Patlamanın ardından bölgede yangın söndürme ve temizlik faaliyetlerine katılan kişiler radyasyon kurbanı oldu

Çernobil'in dördüncü reaktörünün patlamasının ardından bölgeye itfaiye birlikleri çok kısa bir süre içinde sevk edilmişti. Ancak birçoğunun radyoaktif bir tehditle burun buruna olacaklarından haberi yoktu. 

Mide bulantısı ve kusma ile, itfaiye erlerinin çoğu görevini yapamaz hale geldi. Önemli bir kısmı hayatını kaybetti.

Aynı şekilde, Santral'e sevk edilen ve temizlik faaliyetlerinde bulunanların da büyük bir çoğunluğu, maalesef hayatını kaybetti. 

3 dakika çalışarak 'hayatlarında alabilecekleri radyasyon miktarı'nı aldılar

Reaktör enkazına aynı zamanda Ordu'nun bir kısmı gönderilmişti. Ortalama olarak bir kişi 3 dakika çalışıyordu. Ve bu süre içinde hayatı boyunca alabileceği radyasyon miktarına maruz kalıyor, ciddi bir risk altına giriyordu.

Çatıdaki iş belki de hepsi içinde en kısa süreniydi, sadece üç dakika. Bir çok askere ordudan emekli olabilmeleri için gereken süreyi dolduracak iki seçenek sunulmuştu. Biri cehennemvari bir kurşun, roket ve bomba yağmurunda, Afganistan'da iki yıldı; diğeri ise sakin, sessiz ve görünmez bir gama ışını yağmurunda, Ünite 3'ün çatısında üç dakika.

Planlandığı gibi 15 gün içerisinde temizlenen enkaz, özellikle en ağır radyasyonun bulunduğu çatı kısmı 3'er dakikalık çalışma süreleriyle temizlendi. Ancak basit bir gaz maskesiyle, kendilerine verilen kurşun plakalar ile elbise yapmaları istenen o görevliler, o andan itibaren radyasyonun pençesindeydiler. Çoğu hayatını kaybetti.

10. Çernobil'de günümüzdeki radyasyon düzeyi hala normalin çok üzerinde

300 metreden 12 mikroröntgen olan doğal ortam radyasyonunun, kazanın yaşandığı santrale 300 metre mesafede bu değerin oldukça üstünde ölçüldüğü ifade ediliyor.

Bu değer bir ölçüde azalsa da, bölgenin tamamen sağlıklı bir şekilde yaşanabilir bir ortama dönüşmesi için yüzlerce, binlerce seneye ihtiyaç var.

11. Radyoaktif felaketin çocuklara mirası: Tiroit kanseri

Felaketin etkilerinin en yoğun olarak görüldüğü ülkeler Ukrayna, Rusya ve Belarus'ta 2004 yılına kadar 18 yaş altı 4000 çocukta tiroit kanseri vakası görülmüştür. 

Resmi raporlar, ölümcül kanser vakalarının sayısını 9.000 olarak hesaplıyor. bağımsız bilim adamları ise 30.000 ile 60.000 arasında insanın Çernobil’in sebep olduğu kanser türlerinden dolayı öleceğini tahmin ediyor.

12. Şimdiye kadar yayılan radyasyon, reaktördeki toplam radyasyonun çok küçük bir kısmı!

Bilim adamlarının çoğu %90'ınından fazlasının hâlâ lahdin altında olduğuna inanıyor. Yaklaşık 190 ton uranyum ve 1 ton gerçekten tehlikeli olan plütonyum hâlâ içeride

13. Radyasyon kurbanı hayalet şehir: Pripyat

Çernobil'in birkaç kilometre yakınında kurulmuş bir şehir olan Pripyat, dönemin önde gelen yerleşim birimlerindendi. Ancak facianın ardından 2 gün içinde binin üzerinde otobüsle acilen boşaltıldı. 

1986'dan bu yana da kimseye kapılarını açmıyor. Bilimadamlarına göre 900 yıldan önce yaşanabilir bir yer olamayacak. Zira günümüzde buradaki radyasyon düzeyi normalin 20-40 kat üzerinde. Tüm radyoaktif kalıntıların temizlenmesi içinse 48 bin yıl geçmesi gerekiyor!

14. Çernobil enkaz temizlik ve lahit inşası çalışmalarına katılan araçlar bir daha kullanılmadı

600 bin kişinin (aralarında itfaiye erleri, ordu mensupları, siviller bulunmaktadır) bulunduğu bu çalışmalarda kullanılan askeri ve sivil araçlar günümüzde terk edilmiş bir şekilde bir aradadır. Taşıdıkları radyoaktif kalıntılar, bozulmuş yapıları onları kullanılamaz hale getirmiştir. 

Bu araçlarla ilgili bir video kaynaklar kısmında yer almaktadır.

15. Facianın ardından

Olayın ardından reaktörde görevli 6 personele, 2 ile 10 yıl arasında hapis cezası verilmiştir. 

On binlerce kişinin hayatını karartan, yüz binlercesini dolaylı yollardan etkileyen bu kazanın faturası reaktör personeli mühendislere, teknikerlere kesilmiş olsa da; herkesin hemfikir olduğu konu Çernobil Nükleer Santrali'ndeki ciddi tasarımsal hataların, soğuk savaş döneminde içine girilen nükleer yarışta SSCB'nin agresif hamlelerinin olduğudur. 

Faciaya yol açan bu deneyin yapılması için, teknikerlerin bir riskten söz etmesine rağmen baskı uygulandığı; iktidara yakın olmalarının da etkisiyle kilit kademelere getirilen ve nükleer alanında çok yetkin olmamasına rağmen Çernobil'de söz hakkı, yaptırım gücü olan yöneticilerin olduğu biliniyor. 

Son olarak işin tasarımsal boyutuna gelirsek, reaktör çatısının yanmaz maddeden yapılması gerekirken, inşaatı kısa süre içinde bitirmeyi, gösterişli (!) bir çatı ile bitirmeyi daha makul gören SSCB yetkilileri faciada en az reaktörde görevli personel kadar pay sahibi denebilir. 

Bu olayın ardından, faciayı gizlemeye çalışan SSCB'de Gorbaçov'un olayı dünyaya açıklaması -zorunda kalması- ülkede eleştirilere, karışıklığa neden olmuştur ve ülkenin dağılmasına giden süreci hızlandırmıştır yorumları da yapılmaktadır.

16. Felaketin daha da büyümemesi adına kendini feda eden yürekli insanlar

Çernobil dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük felaketlerden birisi, belki de en büyüğü. Ancak yayılan radyasyonun çok büyük bir kısmının hala reaktörde kapalı tutulduğundan bahsetmiştik. 

26 Nisan 1986, her ne kadar ihmalkarlık dolu, hırs dolu bir facia olsa da sonrasında bu olayın izlerini silmek için yapılan çalışmalara katılan yüz binlerce insan minnet duyulası bir cesaret sergilemiştir. 

15 gün içinde çekirdeğin altına beton döküldü, üzeriyse kaplandı

Patlamanın ardından radyoaktif enkaz 1.5 kilometrelik bir alana yayılmıştı. Bu enkazın çok kısa bir süre içinde kaldırılması gerekiyordu. Bunun için itfaiye, asker, işçi, madenci ve birçok sivil çalıştı. Tüm enkazın merkezde toplanmasına karar verilmesinin ardından basit bir gaz maskesi, eldiven ve çizme dışında bir ekipmanı bulunmayan yüz binlerce kişi Çernobil'de görev almıştır. 

En yüksek riskin olduğu çatı bölgesindeki enkaz için, Sovyetler ilk olarak robot kullanmayı düşünse de robotların yüksek radyoaktif etki barındıran ortamda çalışamadığı, bozulduğu görüldü. Bu iş için günde bir kişinin 3 dakika çalışmasına müsaade edildi, 3 dakika hayatları boyunca alacakları radyasyondan bile fazlaydı. Ve planlandığı gibi, 15 gün içinde enkaz toplandı; çekirdeğin altına beton döküldü ve üzeri de yine güçlü bir betonla kaplandı.

Çalışmalara katılanlardan bir yıl içinde 4000'i hayatını kaybetti

Çoğu 20'li yaşlarda, sağlıklı bu insanlar radyoaktif parçalara çıplak elle dokunmaya dahi cesaret edebilecek bir noktadaydı. Ve binlercesi bu tehlikeye karşı bile bile ölüme ilerledi. Bugün Çernobil'in etkileri çok daha ciddi değilse, sebebi bu insanların cesaretidir.

17. Felaket yaklaşırken Türkiye'deki tartışmalar: 'Radyoaktif çay daha lezzetlidir.'

Çernobil'den binlerce kilometre uzaktaki İngiltere dahi, radyasyonun yıkıcı etkilerini tarım ve hayvancılık noktasında inceleyip önlemler alırken, Türkiye'deki durumsa farklıydı. Herkes kendinden çok emindi, o dönemden birkaç 'veciz' söz şu şekilde;

'Karadeniz'e bir damla mürekkep düştü diye Karadeniz kirlenir mi?'

'Radyoaktif çay daha lezzetlidir.'

'Gazeteciler geldi, ellerinde radyasyon ölçme cihazı var. Para çıkarıp çay aldırdım. Masanın üzerine torba torba koyduk, aleti getirdim hiçbirinde alarm vermedi. Bir televizyon getirttim. Açtırdım ve ona doğru yürümeye başladım. Cihaz ötmeye başladı. Televizyonun yaydığı radyasyon daha fazlaydı'

'Rusya'dan iyi bir şey gelmez. Ya komünizm, ya radyasyon.'

Türkiye, kanser oranının çok ciddi bir şekilde artacağı, riskleri 2015'te bile hala devam edecek bir döneme gidiyordu.

18. Radyasyonlu çay içen Bakan Cahit Aral: 'İçiniz rahat olsun.'

  • Facianın ardından 1 Mayıs günü SSCB büyükelçisi, Türk yetkilileri Karadeniz'de ölçüm yapmaları konusunda uyardı. 

  • Türkiye Atom Enerjisi Başkanı (TAEK) Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre 'Olay mevzii bir olay; Türkiye'ye ulaşsa bile etkilemez' dedi. 

  • 3 Mayıs günü radyoaktif bulutların Türkiye'ye ulaştığı ve oranın 7 kat arttığı açıklandı. 

  • Edirne'de yağan yağmurdan dolayı TRT su birikintilerinin kullanılmamasını ve hayvanların otlatılmaması uyarısında bulundu. 

  • 3 Eylül günü Avrupa ülkeleri radyasyonlu olduğu gerekçesiyle Türkiye'den fındık alımını durdurdu. 

  • 28 Kasım günü Hollanda sağlık bakanlığı Türk çayında yüksek oranda radyasyon var açıklamasında bulundu. 

  • 29 Kasım günü Çay-Kur genel müdürü 'Çayda radyasyon var' iddialarını 'batı tezgahı' olarak nitelendirdi. Müdürlük çay kaynatıldığında radyasyonun 5-6 kat düştüğünü iddia etti. 

  • 2 Aralık günü efsanevi sanayi bakanı Cahit Aral çaydaki radyasyonun zararsız olduğunu ileri sürerek çay içti. 

  • 14 Aralık günü Federal Almanya, Türkiye'den alınan 13 ton çayı iade etti. 

  • Kasım 1987'de TAEK depolarında 60 bin ton çay olduğunu iddia etti. 

  • Ağustos 1988'de depolanmış çayın 40 tonu imha edildi.

19. Kazadan bir hafta sonra 3 Mayıs 1986’da sağanak yağmur ile Trakya Bölgesi, 7-9 Mayıs 1986’da Doğu Karadeniz Bölgesi etkilendi.

Radyoaktif bulutların Trakya'ya ve ardından Doğu Karadeniz'e ulaşması Türkiye için 'Çernobil' felaketini başlatıyordu. 

Tarım ürünleri çeşitliliği ile öne çıkan bu bölgelerde, o günlerde sağanak yağışların yaşanmasıyla birlikte önlemler alınmaya çalışılmıştır. Ancak ne kadar yeterli olduğu meçhuldür. 

Trakya ve Karadeniz kıyılarında normal koşullarda 8–10 microröntgen/saat olan radyasyon düzeyi; kazadan 10 gün sonra 30–40 microröntgen/saat düzeyinde ölçülmüştür. Günümüzde Trakya'da 'Ergene kanser saçıyor' tartışmaları, 'Ergene tehlikeli mi?' tartışmaları arka planında hala Çernobil'i barındırıyor. Nitekim verilere bakarsak;

1986'daki kanser görülme oranı, 1987'de Marmara Bölgesi'nde iki katına çıkmıştır. 

20. Türkiye'de bölgelere göre kanser görülme tablosu

Marmara Bölgesi'nde 1986-1987 arası yaklaşık iki kat, Karadeniz'de ise 1995'ten sonra yaklaşık üç kat artış görünmektedir. 

Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye'de Kanser, Türk Tabipler Birliği raporu

21. Radyoaktif kirliliğin pençesindeki Karadeniz

Çay, fındık gibi tarım ürünleriyle, deniz ürünleriyle önemli bir bölge olan Doğu Karadeniz, beklendiği gibi radyoaktif bulutlarla birlikte bir kirliliğe maruz kaldı. Ancak devlet adamlarının ciddi bir önlem alması bir kenara, olaylara yaklaşımları şu şekilde olmuştur:

”Karadeniz’in suları radyasyonla ne ölçüde kirlenmiştir? Balıklarda radyoaktif kirlilik var mıdır, yok mudur?” [TBMM B:13, 14.10.1986, O:1, s.586] 

Cahit Aral ise radyasyonla kirlenen çaylardan söz etmeden önce, ”bilimsel açıklamalar” yaparak, farklı bir tür radyasyona övgüler yağdırıyordu: “Bir bitkiyi düşünelim; yaprağı, güneşten gelen radyasyon etkiler ve fotosentez dediğimiz olay meydana gelir... Güneş radyasyonu olmazsa, bitki olmaz, hayat olmaz... “[TBMM B:58, 22.1.1987, O:1, s.141-142]

26 Ocak 1993’te TBMM Çernobil konusundaki soruşturma önergesini reddetmiştir.

Yukarıdaki tabloda, kanser oranının çok ciddi bir şekilde arttığını görebileceğiniz Karadeniz'de yetişen ve risk altındaki ürünler devlet açısından bir problem değildi. Avrupa, Türkiye'den fındık gibi mahsüllere ambargo koyduğunda da bu düşünce değişmedi; 'batı komplosu' denildi.

Öyle ki, Çay-Kur Çernobil riskiyle ilgili ilk olarak Aralık 1986'da bilgilendirilmiştir. Yani aradaki 8 ay boyunca toplanan çaylar, tüm ülkede tüketilmiştir. Radyasyonlu çayların depoda toplanması, gömülmesi ve çoğunun imha edilmesi sürecine kadar birçok kişinin hayatı tehlikeye atılmış, daha da acısı birçok kişi için belki de kanser hastalığı söz konusu olmuştu.

22. Karadeniz'de kanser görülme tablosu

Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye'de Kanser, Türk Tabipler Birliği raporu

23. Karadeniz'in pençesinden kurtulamadığı kanserin kurbanlarından biri de Kazım Koyuncu'ydu

2005 yılında 33 yaşındayken hayatını kaybeden Kazım Koyuncu, Karadeniz'in radyoaktif felaketine karşı mücadelesiyle öne çıkan en önemli sanatçılardandı. Akciğer kanserine karşı verdiği mücadeleyi kazanamadı... Koyuncu'nun Türkiye'nin Çernobil politikasıyla ilgili eleştirisi şu şekildeydi;

O çayı içen biri geri zekâlıdır... Ben kendi zekâmla ve felsefemle ölümü, hayatı uzatabilirim, kısaltabilirim, her şeyi yapabilirim. Peki benim köyümdekiler, anasının kuzusu çocuklar, 16 yaşındaki kız o neyi düşünsün, hangi felsefeyi düşünsün? Onun annesi hangi felsefeyle acısını yumuşatsın? Sen kimsin, o acıları onlara tattırabiliyorsun? Bu ülkenin politikacılara, yalancılara ihtiyacı yok. Kendi onuruna sahip çıkmış, kendi kişiliğine sahip çıkmış haline ihtiyacı var.

24. ve Kazım Koyuncu'nun anısına bestelenen Volkan Konak parçası 'Gardaş'...

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu