Küçücük bir çocuğun çocuk işçiliğine karşı verdiği özgürlük mücadelesi...
Küçücük bir çocuğun çocuk işçiliğine karşı verdiği özgürlük mücadelesi...
İkbal, 1983 yılında hayat şartlarının oldukça zor olduğu Pakistan'ın Lahor kentinde fakir bir ailede doğdu. Ülkede çoğu insan yoksulluk sınırının altında yaşıyordu. Aileler o kadar fakir ve çaresizdi ki kendi çocuklarını fabrikalarda çalışmaları için veriyorlardı. Ebeveynler kendilerine verilen parayı, çocuklarının kazanıp öyle gelmelerini bekliyorlardı.
Dört yaşındayken ailesi onu, 600 rupi (12 $) (Pakistan'da kullanılan para birimi) kazanması için bir halı fabrikasının sahibine verdi. Böyle bir durumda, ailesi onu geri alacak parayla dönene kadar çalışmak zorundaydı. Bu şekilde çocukları vermek, üçüncü dünya ülkelerinde hala devam eden modern bir kölelik türüdür aslında. Sadece İkbal değil, masum ve çaresiz binlerce çocuk hala bu durumla karşı karşıya kalıyor maalesef.
Bir de maalesef şöyle bir durum da var, ailelere verilen parayı ödemek için çalışan çocuklar ne kadar uzun süre çalışırsa o paraya bir de faiz biniyor! İkbal, ailesinin fabrika sahibine borcu olan 12 $ 'ı bir araya getirene kadar tam tamına beş yıl çalıştı, ama bu esnada faizle 200 $' a yükseldi ki bu da 1980'li yıllarda servet değerindeydi. İkbal de böyle bir hayata mahkum edilmiş bir çok çocuk gibi 5 yılını fabrikada çalışarak geçirdi.
Köleleştirilmiş çocuklar, azıcık yemek yiyip kısıtlı miktarda su içiyorlardı. Eğer hasta olurlarsa ya da bir şekilde çalışamayacak bir durumda olurlarsa da acımasızca dövülüyorlardı. İkbal, eğer çalışmak istemezlerse bütün gün küçük bir dolaba kitlendiklerini de söylemiş. Pakistan Hükümeti 1986'da çocuk işçiliğinin yasadışı bir durum olduğu ilan etti ama İkbal ve diğer çocuklar yine de çalışmaya devam etti. Pakistan'daki yolsuzluk olabileceği en yüksek seviyedeydi ve hiç kimsenin gücü bu çocukları kurtarmaya yetmiyordu.
İkbal, 10 yaşında içinde bulunduğu durumdan ve hayatından bıkmıştı. Zavallı çocuk her gün dayak yiyordu. Düşündü taşındı ve son sonunda kaçmaya karar verdi. Sadece kendisi için değil, fabrikadaki tüm çocuklar için bir kaçış planladı ama her ne olursa olsun en ufak bir açığında hayatı tehlikeye gireceğinin farkındaydı. Uzun süredir kaçmayı planlayan İkbal ve birkaç arkadaşı sonunda en yakın polis karakoluna kaçmayı başardılar. Ama ne yazık ki polisler çocuklara yardım etmek yerine, onları fabrikaya geri götürdüler ve karşılığında bir para ödülü aldılar.
Bu çocuklar için hayat tıpkı bir cehennem gibiydi ve bu cehennemden kurtulmayı denemiş ama kurtulamamışlardı. Ama İkbal ümidini yitimedi. 12 yaşına geldiğinde kaçmanın başka bir yolunu düşünmeye başladı. Bu kez biraz araştırma yapmıştı ve karakola gitmek yerine Bonded Labour Liberation Front (BLLF) adlı çocukların köleleştirilmesine ve çocuk işçiliğine karşı savaşan yerel bir Sivil Toplum Örgütü'ne gitti. Bu Sivil Toplum Örgütü, fabrikada çalışan tüm çocukları kurtarmak için gerekli tüm evrakları aldı ve İkbal’in çabası ve fedakarlığı ile o fabrikadaki tüm çocuklar kurtarıldı.
Kurtuluşundan bu yana tek bir dileği vardı o da Pakistan'da çalışmaya zorlanan diğer tüm çocukları kurtarmaktı. BLLF'nin de yardımıyla, çocuk hikayesini dünyaya duyurmayı başardı, hatta Birleşmiş Milletler'in bile desteğini aldı. İkbal, dünyanın dört bir yanındaki çeşitli Sivil Toplum Örgütleri’yle çalışmaya ve hatta Pakistan gibi üçüncü dünya ülkelerinde çocuk köleliği konusunda kendisinden büyük çocukları eğitmeye başladı. İkbal’in tanınırlığı öyle arttı ki, 1994'te Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Avrupa ülkelerinde görüşmeler yapılması için davet edildi. Hikayesi ve başarıları, aynı yıl Reebok insan hakları ödülünü (50.000 $) kazanmasını sağladı. İkbal, başka hiçbir çocuğun kendi yaşadıklarını yaşamaması için hayat hikayesini tüm dünyaya anlatmak istedi.
İkbal günden güne daha fazla ilgi odağı haline gelmişti. Çocuk işçiliğine ve köleleştirmeye son verilmesi için her geçen gün Pakistan'da fabrikalar kapatılıyordu. Bu durumda maalesef İkbal, çocuk işçilerin çalıştırıldığı fabrika sahipleri için bir hedef haline geldi. 16 Nisan 1995'te İkbal ailesini görmek için Pakistan'a döndüğünde aynı gün Pakistan'ın Muridke kentinde başından vurularak öldürüldü. İkbal’in katili, çocuk işçiliğin sona erdirilmesi sebebiyle yüklü paralar kaybeden bir fabrikanın sahibi Muhammed Eşref'ti. Kısacık ömrünü kendisi gibi olan çocukları kurtarmaya adayan İkbal neredeyse 3.000'den fazla çocuğu kurtarmayı başardı.
Ünlü yazar Andrew Crofts 2006 yılında, The Little Hero: One Boy’s Fight for Freedom adlı bir kitap yayınladı ve kitabında İkbal’in hayatını ayrıntılı bir şekilde okurlarına sundu. Çocukluğu ve yaşamı boyunca gösterdiği cesaret, dünyanın her yerindeki insanlara hala ilham veriyor. Yaşadıkları, insanların başkalarının özgürlüğü için olduğu kadar doğru olan için de savaşmaktan korkmaması gerektiğini gösteren bir ders niteliğinde. Ölümünden bu yana çocuk işçiliğine karşı mücadele sadece Pakistan'da değil tüm dünyada devam ediyor. 2014 yılında Nobel Ödülü sahibi Kailash Satyarth, ödülünü İkbal'e ithaf etti. Birleşmiş Milletler'in yaptığı bir araştırmaya göre de 2020'de hala 152 milyon çocuk ağır şartlarda fabrikalarda çalışmaya zorlanıyor...
98 yilida cekilen bir filmi de mevcuttur. Iqbal (1998)
Keşke o gün ülkesine geri dönmeseydi belki şimdi yaşıyor olurdu. ne yazı ki bir şerefsizin elinden öldü
çok kötü oldum ya