1980'lerin sonlarında, her ikisi de o sırada MIT'de çalışan gezegen bilimci David Jewitt ve astronom Jane Luu, meraklı bir arayış içindeydiler. İkili, akıllarında belirli bir hedef olmadan gece gökyüzünün parçalarını çekmek için Arizona'daki teleskopları kullanıyordu. Jewitt, “Spesifik olarak bir şey aramıyorduk; öylesine boşluğa bakıyorduk” diyor. Araştırmacıları motive eden şey, cevapsız bir gizemdi: İç güneş sistemi nispeten kayalık gezegenler, asteroitler ve kuyruklu yıldızlarla doluyken, neden gaz devlerinin ötesinde (küçük Pluton dışında) hiçbir şey yoktu? Luu, 'Belki dış güneş sisteminde de bir şeyler vardı. Kontrol etmeye değer bir şey gibi görünüyordu” diyor.