- Yer teslimi geç yapıldı ve siz teslimden önce fiilen inşaata başladınız? Bu gelirlerinizi arttıran bir faktör değil mi?
Fiilen değil. Binlerce sondaj, metot tespiti için deneme dolguları, etüt proje çalışması, heyelan bölgesinin derinliğini ölçmek için kazı yaptık. Bunlar işe başlamak sayılmaz. Hazırlık aşaması. Çünkü alanın, inşaata engel olmayacak biçimde teslim edilmesi gerekiyor. Gelin girin dediler, girdik. Bunların hiçbiri imalatın önünü açan konular değil. Bizi en çok yoran konu, terminali göbeğinden yaran, ağır trafikte kullanılan D100 karayolu. Bunun burada olmaması lazım. Biz girmeden önce deplase edilmiş olması gerekiyordu. Olmayınca kendi paramızla, yolu dışarıya almak için geçici deplasman yaptık. Sözleşmeye göre olsa, “Sayın DHMİ, burayı teslim almıyorum deme hakkım var. Ama baktık gecikiyor. Bu şekilde teslim aldık, şimdi zor koşullar altında iş yapmaya çalışıyoruz.
- Bu süre size avantaj sağlamıyor mu?
Zemin tanıma adına avantaj sağlamış olabilir. Ama imalatları başlatacak bir süreç değil. Tam tersi bir şey oldu. İhaleye göre 70 milyon yolcu kapasiteli 850 bin metrekare yapacağız. Ama talebin çok yüksek olduğunu görünce, biz işleteceğimiz için riski gidermek istedik Ve 1 milyon 350 bin metrekare ve 90 milyon yolcuya yükselttik. İş yükü yüzde 40 arttı ama süre hala 42 ay.
- Yer teslimindeki bir aylık sınırlayıcı süre nasıl uzadı?
İdare size yazı yazıyor. Ya yeri teslim alacaksınız, ya da “şunları şunları da yap öyle alayım” diyeceksiniz. Biz de “falanca engel giderilsin” dediğimizde süre uzuyor. Ama bakın mesela hala şurada orman var. Orman Bakanlığı’nın yürüttüğü işler. Orada kesim yapmış. Ağacını oraya bırakmış. Hala oraya giremiyoruz, imalat yapamıyoruz. Bizim uhdemizde değil. Orman Bakanlığı yapıyor. İhale açıyor ağaç kesimi için. bizim kontrolümüzde olan bir konu değil. Ve gecikme sebeplerimizden biri.
- İstanbul’un akciğerleri denilen ormanların zarar görmesi size ne düşündürüyor?
Dünyanın neresinde iş yaparsanız yapın, maalesef uygarlık ile doğanın çelişkisi var. Bunun önüne geçilemez. Mesele bunu minimuma çekmeye çalışmak. Çölde iş yaptığınızda, kertenkeleleri kaktüsleri yok ediyorsunuz. Burada da başka yerleri ağaçlandırarak, başka işler yaparak telafi etmeniz gerekir. Şunu belirteyim: Burada orman diye bahsedilen ağaçlar meşe. kısa ve ince gövdeli. Kesin rakam çıkarmak çok kolay değil. Yanısıra, madenci arkadaşlar endüstriyel ormanlar yapmış. Burada sökülen her ağacın karşılığını dikme taahüdümüz var zaten.
- Ama Kuzey Ormanları bir tane. Başka yerlerde yapılacak dikim , buradaki kaybı nasıl karşılar?
Karşılar dersem yalan söylemiş olurum. Ama neler yaptığımızı anlatabilirim: 7650 hektarın, 2750 hektarı orman. 20 bin fidanı, saha dışındaki ağaçlandırma alanlarına bozmadan taşıdık zaten. Bir kısmını yok etmeden nakil yapacağız. bir kısmını mecburen proje sonrasında peyzaj anlamında. Bire beş taahhüdümüz var. Mecbur değiliz ama yapmak istiyoruz.
- ÇED raporuyla, acele kamulaştırmaya ilgili açılan davalardan etkilenmiyor musunuz?
Açılan davaların tamamı kamu ile DHMİ ile ilgili. Biz muhatabı değiliz.
Röportajın tamamı için buraya tıklayın.