25 Yazardan Kadına Karşı Şiddete Dur Diyen Öyküler: 'Canımı Yakma!'

Yaklaşan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 25 yazar, kadın şiddetini konu alan öykü yazdı. Yazarların kaleme aldığı, kadına karşı şiddete dur diyen öyküler 'Canımı Yakma!' kitabında yayımlandı. Kitapta, 'Kadınlar ve yaşadıkları zorluklar, sadece 8 Mart’ta hatırlanmamalı. Kadına şiddet hep var!' mesajı verildi.

Pen Türkiye, Pen Norveç ve Kırmızı Kedi Yayınevi işbirliğiyle yayımlanan ‘Canımı Yakma!’, erkek egemen iktidarın gücüyle üstü kapatılan kadın cinayetleri ve şiddete karşı duruyor. Ayşe Kulin’den Mine Kırıkkanat’a, Zeynep Oral’dan Nilüfer Kuyaş’a, Adnan Binyazar’dan Sadık Aslankara’ya 25 yazar aynı kitapta buluşarak ‘unutturmak’ üzerine kurulu bu dengeye öyküleriyle direniyor! Kadınlar Günü’nden hemen önce yayımlanan kitabın önemli mesajlarından biri de, 'Kadınlar ve yaşadıkları zorluklar, sadece 8 Mart’ta hatırlanmamalı. Kadına şiddet hep var!' şeklinde.

Kitap için, Ayşe Kulin, Ayşe Kilimci, Adnan Özyalçıner, Adnan Binyazar, Büşra Ersanlı, Çiler İlhan, Erendiz Atasü, Feride Çiçekoğlu, Feridun Andaç, Feyza Hepçilingirler, Işıl Özgentürk, Jale Sancak, M. Sadık Aslankara, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Mine G. Kırıkkanat, Nilüfer Açıkalın, Nilüfer Kuyaş, Sezer Ateş Ayvaz, Suzan Samancı, Tülin Dursun, Ulviye Alpay, Yasemin Yazıcı, Zeynep Aliye, Zeynep Altıok, Zeynep Oral

Pen Türkiye Başkanı Zeynep Oral

Kitabın sunuşunu yapan Pen Türkiye Başkanı Zeynep Oral, şunları söyledi: “Fırat’ın sularında boğulan Gönül... Urfa’nın orta yerinde babasının bıçak darbeleriyle ölen kız çocuğu Sevgi... Kısas köyünde traktörün altına atılan Rabia... Mardin’de, ‘namus’ adına karnında 5 aylık bebeği, recm edilerek, yani taşlanarak öldürülen Şemse... Aile meclisi kararıyla Bitlis’ten İstanbul’a varan ölüm fermanını yüklenmiş Güldünya... Sabah akşam şiddet gördüğü kocasından korunmak için yaptığı başvurulara yanıt alamayan ve mosmor gözleriyle ölümünden sonra bile ülke gerçeklerini anımsatan Ayşe Paşalı... Her biri birer simge ad... Onlar ve daha niceleri artık konuşamıyor. İsteseler de konuşamazlar, seslenemezler, ‘Görün bizi, unutmayın bizi,’ diye haykıramazlar. Sesleri yok. Dilleri yok. Çünkü öldürüldüler.

Kadını şayet birey diye görmez, sadece doğurma makinesi olarak ve sadece aile içindeki yeriyle tanımlarsanız, siyasal, ekonomik ve toplumsal hayattan da dışlamanız; kadın emeğini yok saymanız ve istihdamdan silmeniz doğaldır! O zaman gece şu saatte sokağa çıktı diye, ruj sürdü diye, gülümsedi diye, radyodan bir istek parçası istedi diye, boşanmak istedi diye, eteği kısa diye öldürülmesine göz yummanıza da şaşmamak gerekir!

Bu zehirli nefret dili, bu söylemler, ayrımcılık uçurumunda, şiddet sarmalında debelenen memleketimin daha çok ayrımcılığa, daha çok şiddete savrulmasının hem nedeni hem de sürekli çoğalarak kendini üreten sonucudur.

Bu kitapta yer alan öyküler, yazılar, bu söylediklerimin bilincindedir. Daha geniş kitlelerin bilincinde de olsun diye bu kez bu yola başvurduk. Farklı imzalar, farklı tatlar, farklı biçemler, farklı söylemler ama aynı düşler, aynı akıl ve yürek, aynı vicdan, aynı idealler... ”

William Nygaard: “Türkiye şiddetli bir türbülans ve değişim içinde…”

Pen Norveç Başkanı William Nygaard, projeye gösterdikleri hassasiyet ve desteği anlattığı şunuş yazısında Türkiye’nin kadın şiddet ve kişisel haklar üzerinde gösterdiği gerileme hakkında da önemli tespitlerde bulunuyor. William Nygaard da şöyle konuştu: “Türkiye şiddetli bir türbülans ve değişim içinde bir toplum – son zamanlarda çok daha fazla, hem de. Kalkınma şartları zorlayıcı, çünkü temel insani değerler aşındırılıyor, özellikle de kadınlar açısından... Baskıların yükseldiği bir toplumda dinsel, politik ve ekonomik eşitlik, iktidarı eleştirenlerin yasal güvencesi, bireyin düşünce ve ifade özgürlüğü, etnik gruplar ve cinsiyetler arası eşitlik ilkesine saygı... Bunlar demokrasinin vazgeçilmezleridir.

Bu konularda duyarlılık taşıyan Türkiye PEN Merkezi’nin kitap projesine destek olmak Norveç PEN Merkezi için kıvanç vericidir.

Kadına yönelik şiddet yok sayılan, görmezden gelinen bir sorun ve bizim de dikkatleri üzerine çekmek istediğimiz bir konu. Nedenleri ise kültürel ve dinsel etkenlere dayanmaktadır. Durumu iyileştirmenin yolu yalnızca bilgi, açıklık ve siyasi eylemden geçmektedir. Bu konunun gelişimi, insani değerler ve kadının merkezde olduğu bir anlayışla gerçekleşebilir. Norveç PEN Merkezi, dünyanın önde gelen ifade özgürlüğü örgütü Uluslararası PEN’in 150 merkezinden biridir ve yıllardır Türkiye’deki gelişmeleri izlemektedir. Bu nedenle Türkiye’de şiddet gören kadınlarla dayanışma, Norveç PEN Merkezi için doğal bir görevdir. Kadınların her alanda özgür iradeleriyle kendilerini ifade edebilmeleri, seslerini duyurabilmeleri, amaçtır. Kardeş PEN Türkiye’yle omuz omuza, insani değerlerin öykülerini görünür kılmak üzere, güçlü yazarlarla işbirliği yaptık. Anlayış ve katkıları için herkese teşekkürlerimizi sunarız.'

CHA

Popüler İçerikler

Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Kızılcık Şerbeti'nde Giray'ı Canlandıran Kaan Taşaner Dizide Rol Almaktan Duyduğu Pişmanlığı İtiraf Etti
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
YORUMLAR
04.03.2016

Nedenleri ise dinsel ve kültürel etkenlere mi dayanmaktaymış??? Salakça. Nedeni kadın konusundaki tutumlarında erkeklere müsamahalı davranmak zorunda hissetmek, korkmak, erkeklerin bile erkeklerden korkması. Canımı yakma değil ağzına sıçarım olacak o, elleme olacak, yaklaşma olacak, kişisel alanıma girme olacak, bağırma olacak, üstüme yürüme olacak, küfür etme olacak, dik dik bakma olacak, yoksa görürsün Hanya'yı Konya'yı olacak. Kadınların canını yakan erkeklerin bunu yapıp yapmamaya karar verme lüksü yok içine tükürdüğümün yerinde, anlayamadınız gitti. Yasa yasa yasa... Ağır ve caydırıcı, eylemi kişisel anlamda değil toplumsal anlamda son bulduracak yasalar... Ve bu konuda kararlı yargı insanları tek çözüm. Eğitimi bekleyecek durumumuz yok.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ