Yeni hafta, yeni filmler… Sinema dünyası bu hafta da vizyona girecek yeni filmlerle dolu. Bu hafta ne yapsak diye düşünüyorsanız hafta sonuna bi’ sinema bileti almak fena olmaz gibi. Macera, aşk, korku ne ararsanız var diyelim! Gelin 25 Temmuz 2025 Cuma vizyona girecek filmleri birlikte görelim...
Kaynak: Box Office
1960’ların retro-fütüristik dünyasında geçen Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar, süper güçler kazanan dört bilim insanının hem kahramanlığa hem de birbirlerine alışma sürecini konu alıyor. Dünya, gezegeni yok etmek isteyen Galactus ve onun habercisi Gümüş Sörfçü tehdidi altındayken, ekip yalnızca insanlığı değil, kendi aile bağlarını da kurtarmak için mücadele veriyor.
La La Land, Los Angeles’ta hayallerinin peşinden koşan caz piyanisti Sebastian ile oyuncu olmak isteyen Mia’nın tutkulu ama zorlu aşk hikayesini anlatır. İkili, sanat ve kariyer mücadelesinde birbirlerine ilham verirken derin bir bağ kurar. Ancak başarıya giden yolda karşılaştıkları fedakarlıklar, ilişkilerini sınar. Aşkları ile hayalleri arasında seçim yapmak zorunda kalırlar. Film, romantizmi müzikle harmanlayarak hayal ile gerçeğin kesiştiği büyülü bir atmosfer sunar.
Not: Yeniden vizyona giriyor.
Şeytanla Bakışma, geçmişi karanlık sırlarla dolu genç bir adam olan Michael’ın, intikam ve içsel huzur arasında sıkıştığı dramatik yolculuğu konu alır. Brando Lee’nin canlandırdığı Michael, ailesini katleden gizemli bir tarikatın peşine düşerken, kendi içindeki karanlıkla da yüzleşmek zorunda kalır. Mücadele ilerledikçe düşmanlarının sadece dışarıda değil, içinde de olduğunu fark eder. Şiddet, inanç ve adalet temalarının harmanlandığı film, ruhsal bir hesaplaşma hikayesi sunar. Finalde, kurtuluşun intikamda değil, affetmede olup olmadığı sorgulanır.
İntikam Operasyonu, geçmişinden kaçmaya çalışan eski bir suçlu olan Nick’in, sevdiklerine yapılan acımasız bir saldırı sonrası karanlık dünyaya geri dönüşünü konu alır. John Swab’ın yönetmenliğindeki film, adaletin yetersiz kaldığı bir ortamda bireysel hesaplaşmanın sınırlarını zorlar. Nick, suç ağlarının derinliklerine inerken hem düşmanlarıyla hem de kendi vicdanıyla yüzleşir. Her adımda şiddet ve pişmanlık iç içe geçerken, intikam duygusu onu geri dönülmez bir yola sürükler. Film, kan ve acı arasında şekillenen kişisel bir savaşın portresini çizer.
The Final Party, hayatlarının dönüm noktasında olan bir grup arkadaşın, son kez bir araya geldikleri gece boyunca geçmişle hesaplaşmalarını konu alır. Bilal Kamyoncu’nun yönettiği film, yüzeyde bir kutlama gibi görünen bu buluşmanın, aslında bastırılmış duyguların ve gizli sırların gün yüzüne çıktığı gerilimli bir sürece dönüşmesini işler. Eğlence ilerledikçe dostluklar sınanır, yüzleşmeler derinleşir ve maskeler düşer. Karakterler, hayatlarının kontrolünü yeniden ele almak ya da tamamen kaybetmek arasında sıkışır. Film, gençlik, pişmanlık ve ikinci şans temalarıyla izleyiciye hem duygusal hem düşündürücü bir deneyim sunar.
Herkes Ölecek, yabancılaştığı kızı Imogen’i doğum günü yemeğine çağıran varlıklı iş insanı David’in lüks malikanesinde başlar. Gecenin ortasında av tüfekli, maskeli iki kadın evi basarak ölümcül bir kedi-fare oyununa zemin hazırlar. Rehine krizinin ilerleyişi sırasında hem davetsiz misafirlerin hem de David’in geçmişine ait karanlık sırlar açığa çıkar ve baskının amacının para hırsından öte olduğu anlaşılır. Hayatta kalmak için baba-kız el ele verirken, yıllardır bastırdıkları suçluluk duyguları ve affetme ihtiyacıyla da yüzleşmek zorunda kalırlar. Film, “herkes ölecek” tehdidinin ardında intikam ve kefaretin kime ne bedel ödettiğini sorgulayan gerilim dolu bir finale ulaşır.
Ne Halt Ettiğinizi Biliyorum, sessiz bir kasabada geçmişte işledikleri suçu gizlemeye çalışan dört eski arkadaşın, anonim tehdit mesajları almaya başlamasıyla sarsılan hayatlarını konu alır. Frederic Hambalek’in yönettiği film, sırların gömülü kaldığı sanılan geçmişin aslında ne kadar kırılgan olduğunu gösterir. Tehditler arttıkça, grup içindeki güven çözülmeye başlar ve herkes birbirinden şüphe duyar. Gerilim dolu atmosferde, hem suçun hem de pişmanlığın ağırlığı karakterleri içten içe tüketir. Film, gizlenen gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkacağını ve hiçbir sırrın sonsuza dek saklı kalamayacağını çarpıcı bir şekilde işler.
Dirsek, Berlin’de büyüyen genç bir boksör olan Rabiye’nin hem ringde hem hayatın içinde var olma mücadelesini anlatır. Aslı Özarslan’ın yönettiği film, göçmen kimliği, aile baskısı ve toplumsal önyargılar arasında sıkışan bir gencin kendini bulma çabasını merkezine alır. Rabiye, yumruklarını yalnızca rakiplerine değil, hayata karşı da savurur. Fiziksel gücün ardında kırılganlık, öfkenin içinde ise umut barındıran film, mücadeleci bir ruhun portresini çizer. Dirsek, ringin dışında da ayakta kalmaya çalışanların sessiz ama güçlü hikayesini anlatır.
Mihrez 4, doğaüstü korku-gerilim türünde bir yapım olup Kemal Danacı’nın yönetmenliğinde. Hikaye, Anadolu’nun kırsal bir köyünde geçer ve varlıklarla mücadele eden bir aile etrafında şekillenir. Ana karakter ailesini rahatsız eden gizemli güçlerle yüzleşirken, köyün karanlık geçmişine dair sırları da tek tek açığa çıkarır. Film, dini ve kültürel motifleri derinlemesine işleyerek izleyiciyi gerçeklikle metafizik arasında gergin bir atmosfere taşır. Cehaletin, bilgisizliğin ve bilinmeyenin insan üzerindeki psikolojik etkilerini korku öğeleriyle harmanlayarak sorgular.
Abi şu La La Land i niye sokuşturmaya çalışıyorlar ki hep? Yok yani berbat bir film, sıkıcı ötesi Bi de müzikal yani duble boring bitmiyo yahu 🤮
yani hiç güzel bi şey yok yine