Hitler hükümetinin Mercedes ve Auto Union (Audi) yarış takımlarına maddi destek vermeye başlamasıyla beraber 1932'ye kadar devam eden Alfa Romeo, Maserati ve Bugatti takımlarının domine ettikleri Grand Prix yarışları, (o yılların Formula 1 statüsü) geride kalmış ve Almanlar iyiden iyiye güçlenmiş ve Hitler Avrupa'yı fethetme planlarını öncelikli olarak yarış pistlerinde uygulamaya başlamıştır.
1935'te koşulacak olan Almanya Grand Prix'si o yıllarda uzunluğu 23 km'ye yaklaşan Nürburgring diğer adıyla 'Yeşil Cehennem'de 22 tur üzerinden düzenlenmekteydi. Almanlar 315 beygire yakın güce sahip Mercedes ve Auto Union otomobillere, dönemin Rosemeyer, Stuck ve Caracciola gibi çok iyi pilotlarına ve 300.000 kişilik seyirci desteğine sahip olduklarından zafere kesin gözüyle bakmaktadırlar. Diğer yanda ise 215 beygirlik, Almanlara göre mütevazı güce sahip fakat hafif Alfa Romeo P3 otomobilleriyle Tazio Nuvolari ve Renato Balestrero vardır.
Yarışa 2.sıradan başlayan Nuvolari daha start anında 5. sıraya düşer Balestrero ise kaza yapar... Her şeye rağmen Nuvolari dünyanın en tehlikeli pistinde yağmur ve sis altında otomobili kendine has deli cesaretiyle 2. sıraya taşır ve pitstop zamanı gelir. Şanssızlık Scuderia Ferrari takımının yakasını bırakmaz pit anında yakıt doldurma pompası arıza yapar ve takım elemanları yakıtı, huni yardımıyla manuel olarak koyarlar. Bu Nuvolari'ye 6 dakikalık zaman kaybına sebep olur. Her nasılsa Nuvolari akıllara durgunluk verecek şekilde bu zaman farkını da pist üzerinde kapatarak son tura girilmeden yarış liderinin 35 saniye arkasında 2. pozisyona yerleşir. Fakat henüz herşey bitmemiştir. Nuvolari yetişemesin diye aracını fazla zorlayan yarış lideri Von Brauchtisch'in otomobilinin lastikleri aşırı yıpranmadan dolayı yarılır ve Nuvolari 12 numaralı Alfa Romeo P3 otomobiliyle onu da geçerek yarışı kazanır.
Nuvolari'nin, motor sporları tarihinin en üstün ve cesur sürüşünü yaptığı bu yarış, aslında, hiçbir güvenlik önleminin olmadığı yıllarda, tüm şartlar aleyhlerine olsa dahi, Scuderia Ferrari takımının bu işe ne kadar tutkuyla bağlanmış olduğunu ve asla pes etmediklerini kanıtlar niteliktedir.
Ferrari markasını efsane haline getiren şey, bu yarışma tutkusuna ve savaşçı karaktere sahip, pilot, mühendis ve tasarımcıların eşine az rastlanır bir lider olan Enzo Ferrari önderliğinde bir araya gelmiş olmalarıdır.
Enzo Ferrari 1988 yilinda olmustur ve Mesut Ozil 1988 yilinda dogmustur. Rearkarnasyonun varligina delalettir!
Sana da merhaba Mesut Özil
ya bırak allahsen 40 yıllık mesut özil'i bize enzo ferrari diye yedirmeye çalışıyorsun