İşsizlik meselesine girince duygulanması beni bitirdi!
İşsizlik meselesine girince duygulanması beni bitirdi!
O resimleri hala hatırlarmış Onur. Bir küçük kız ve bir küçük köpek birlikte ağaç altında piknik yapıyormuş resimde. Tabii normal insanlar resmi bu şekilde görüyormuş. Şizofreni hastası bir kişiye hava kasvetli, küçük kız biraz daha korkunç ve köpek de canavar gibi görünüyormuş. Şizofreniye merakı ilk burada başlamış.
Evin içinde biraz gezmeye başlamış ama kimseye bir şey söylememiş. Bir terslik olduğunu anlamış fakat ne olduğunu kavrayamamış tabii.
O an bütün duyguları, düşünceleri ve algıları tamamen bozulmuş.
İlk atağından sonra 2-3 ay gündüzleri dışarı çıkamamış. Yoğun bir şekilde korku hissediyormuş. Akşamları bazen dışarıda dolaşıyormuş.
Bir gün babası, annesini hastaneye götürme bahanesiyle Onur'u doktora götürmüş. Onur da tedaviye ihtiyacı olmadığını söyleyip odadan ayrılmış. Ardından aylar geçtikten sonra abisi sonunda ikna etmiş ve doktorun yolunu tutmuş. Yine doktorun kendisini öldüreceğini düşüyormuş fakat doktor bir şekilde Onur'u ikna etmiş. Böylece yıllar sonra ilaç tedavisine başlamışlar.
Televizyondan gelen şifreli mesajlar, düşüncelerinin okunduğunu zannetmesi, beyninin kontrol edildiğini zannetmesi vs. hepsi yazıyormuş. Bu anda bir şaşkınlık yaşamış. Bu şaşkınlıkla birlikte bir rahatlama da yaşamış. 'Bu bir rahatsızlıkmış' demiş kendine. Şizofren olduğu için de üzülmüş.
Sadece görüntü değil, koku halüsinasyonları da oluyormuş. Mesela yanık kokuları... Halüsinasyon kadar zorlayan şizofrenideki can alıcı nokta sanrılar ve paranoyalarmış. Halüsinasyonları ilaçlar kesiyormuş ama sanrıları ve paranoyaları ilaçlar tamamen kesmiyormuş. Belli bir düzeyde kontrol altına alınıyormuş sadece. Tamamen kesmiyormuş.
Yazar olmak hayaliymiş. İnsanları gülümseten ve düşündüren şiirler, öyküler yazmak istiyormuş.
Birçok firmanın engelli kadrosu olsa da çoğu şizofren almak istemiyormuş.
benim arkadaşımda bu hastalıkla mücadele ediyordu.daha doğrusu erkek arkadaşım.tv izlerken yaratıkların onunla konuştuğunu anlatırdı.daha bi çok şey.ilaç tedavileri çare olmadı.yıllarca uğraştı ailesi.en sonunda beyne elektro şok mu ne verildi.sonrasında uzunca bi süre kimseyi tanımadı.beni bile.1 seneye yakın yabancı gibi konuştuk.onunla geçirdiğimiz günleri soruyordu bende anlatıyordum.ama o tedavi işe yaradı.o hırçın çocuk gitti sakin ve normal insanlar gibi olmaya başladı.şimdilerde çok iyi.iş buldu çalışıyor sosyalleşiyor.gayet iyi.sanırım bu tedaviyi en son çare olarak yapıyorlarmış.şimdi iki çok sıkı kankayız.aradan 20 sene geçti tabi.hala görüşüyoruz.
ne kadar zor bir durum. hakkında filmler de izlesek, kitaplar da okusak, böyle bir hastalığın verdiği rahatsızlığı anlayabilmek mümkün değil. aksi gibi de kimsenin görmediği, duymadığı bir görüntü veya sesin nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum. neyse bu merakım da eksik kalsın :/
Dayımda da aynı hastalık var. Ama aile hastalığı kabul etmediği ve çocuklarının evlenirse normale döneceğini düşümdükleri için haliyle dayım da hasta olduğunu kabul etmiyor. Tedavi de olmak istemiyor. Olan da aileye oluyor. Can pazarı