Hikayemiz, Rafael Mantesso’nın otuzuncu yaş gününde eşi tarafından terk edilmesiyle başlıyor. Evde ne var ne yok alıp giden Rafael’in eşi, ona sadece favori ayakkabı tasarımcısı Jimmy Choo’dan esinlenerek bu adı verdiği bull terrier köpeği ve bembeyaz boş bir apartman dairesini bırakıyor. Bu beyaz duvarlar ve çok sevdiği köpeği Rafael’e ilham veriyor ve ortaya harika fotoğraflar çıkıyor.
Jimmy the Bull isimli seri de böylece doğmuş oluyor. Onları keşfedip, bu fotoğrafları daha da çeşitlendirmesi yönünde teşvik eden ise Jimmy’nin yaratıcı direktörü Sandra Choi oluyor. Jimmy’nin ne kadar mutlu olduğunu birazdan siz de göreceksiniz.
Çiftin yaşamına ilişkin daha fazla kesite şu adreslerden ulaşabilirsiniz: