Bu süreçte dünya genelinde ekonomi, devlet yönetimleri, otorite figürleri ve kurumsal yapılar ön plandadır. Gizli kalan dosyalar, kapalı kapılar ardında yürütülen süreçler, perde arkası planlar daha görünür hale gelir. Güçlü görünen yapıların aslında ne kadar kırılgan olduğu fark edilir.
Finansal sistemlerde dalgalanmalar, özellikle borç, vergi, kamu kaynakları ve büyük şirketler üzerinden tartışmalar artabilir. “Sürdürülebilir mi, değil mi?” sorusu daha yüksek sesle sorulur.
Türkiye özelinde bu hafta;
Devlet, ekonomi, hukuk ve eğitim başlıkları öne çıkar.
Otorite figürlerinden gelen açıklamalar toplumda karşılık bulur.
Halkın sabrı ve beklentisi arasındaki denge test edilir.
Bu süreç, “idare etmek” değil, yeniden yapılandırmak gerektirir. Sorunları geçici çözümlerle örtmek mümkün değildir. Gökyüzü, kalıcı düzen talep etmektedir.
Bu Hafta Bireysel Hayatımızda Ne Olur?
Bu hafta bireysel olarak hepimize aynı soruyu sordurur:
“Hayatımın sorumluluğunu gerçekten alıyor muyum?”
İlişkilerde yüzeysel bağlar çözülür. Net olmayan, güven vermeyen, belirsizlikle yürüyen ilişkiler bu hafta ya ciddi bir konuşmaya gider ya da sessizce dağılır. Artık kimse yük olmak istemez, kimse yük taşımak da istemez.
İş ve kariyer alanında;
Emek veren ile kaçan arasındaki fark belirginleşir.
Disiplini olan kazanır, erteleyen zorlanır.
“Ben neyi ciddiye alıyorum?” sorusu kader belirler.
Bu hafta alınan kararlar geçici değildir. Özellikle iş, ev, ilişki ve maddi konularda verilen sözler ve yapılan hamleler 2026’nın temelini oluşturur.
Duygusal olarak biraz ağır, ama son derece öğretici bir haftadır. Ruh, hafiflik değil; sağlamlık ister.