'Breaking Bad' izlenme istatistikleri ve aldığı eleştiriler odağında 21. yüzyılın en sevilen dizisi seçildi biliyorsunuz ki! Tabii ki bu diziyi mükemmel kılan bazı karakterler ve olaylar var. İzleyicilerin en çok üzüldüğü ölüm sahnelerine gelin beraber bakalım... 👇
Uyarı: 'Breaking Bad'i henüz izlemediyseniz içeriğin devamı spoiler içeriyor!
'Breaking Bad' dizisinde izleyicileri en çok üzen ölüm sahnelerine gelin beraber bakalım. 👇
Krazy-8'in ölümü, uyuşturucu satıcısı olduğu için o kadar da üzücü olmasa da izleyicilerin kendilerine yediremediği anlardan biri oldu. İzleyenler bilir ki Krazy-8, Walter White'ın kurbanıydı ve dizinin baş kötü adamı Heisenberg'ün ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Domingo ve Walter, bebek karyolası muhabbeti sayesinde çok daha yakın bir bağ kurdular. Walter, uzun bir süre Krazy-8'i öldürmemek için neden aramaya çalışsa da onu gözünü kırpmadan ölürdü. Defalarca 'Üzgünüm' diyerek...
Dizide o kadar trajik olmayan ölümlerden biri daha: Gus Fring'in ölümü. Her ne kadar trajik olmasa da izleyiciler bu kötü adamın da yasını tuttular. Tavuk restoranı ve metamfetamin imparatorluğunun sahibi Gus'un olayların birçoğuna kök saldı desek yeridir. Walter'dan daha büyük bir karakter olabilirdi ama Walter tabii ki buna izin vermedi! Daha da kötüsü, Walter Gus'ı öldürdükten sonra binlerce kişinin işsiz kalması ve sadık çalışanların ölümü gibi birçok talihsiz olaylar zinciri de yaşandı.
Gus'un ölümünün bir başka sonucu da, Mike'ın adamları da dahil olmak üzere birkaç kişinin hapsedilmesiydi. Gustavo'nun tetikçisi olarak çalışan Mike Ehrmantraut, eski işverenin ilişkileri hakkında ağızlarını kapalı tutmak için adamlarının ailelerini örtbas etmek zorunda kaldı. Ancak, Walter, bir Neo-Nazi çetesi tarafından idam edilen üç farklı hapishanede on adamın ve Mike'ın hapsedilen avukatının öldürülmesini çok kısa bir sürede planladı. Masum kurbanların cinayeti; vahşi, korkunç ve tüyleri diken diken eden cinstendi.
Mike, Gus'un ölümünden sonra Walter'ın iş ortağı olmaya karar verdiğinde adeta ölüm fermanını imzaladı. Eski polis işinde her zaman temkinliydi. Ancak Gus'ın ölümü, DEA'nın Mike ile ilgili soruşturma açmasına neden oldu. Bu nedenle Mike adamlarının hesaplarına para aktarırken herkes için büyük bir tehdit haline geldi. Mike'ın ölümünün asıl üzücü yanı, Walter'ın Mike'ın hapishanedeki adamların isimlerini öğrenemeyeceğini anladığında onu öfkeyle vurmasıydı. Walt, diğer ortakları Lydia'dan isimleri isteyebileceğini hatırladığında iş işten geçmişti ve Mike kanlar içinde ölüyordu. Mike'ın son sözleri ise 'Huzur içinde ölmeme izin ver' oldu.
Tatlı, zeki ve sevecen huylu kimyager, iki tane narsistin arasında kurban oldu. Ölümünün üzücü olmasının sebebi Jesse ve Walter'ın hayatına karşılık tüm olaylara kurban gitmesiydi. Gus, Gale'i laboratuvar asistanı olarak işe alsa da Walter onu Jesse ile değiştirdi. Komplolar iyice karmaşık bir hal aldığında Walter, Gus'ın adamlarından ikisini öldürdü. Geriye tek bir seçenek kaldı. Walt, Jesse'yi Gale'i öldürmesi için ikna etti. Bu esnada Gale'ın hayatı için yalvarması tüm izleyiciler için yürek burkan bir an oldu.
Combo'nun ölümü Walter'ın açgözlülüğünün bir sonucuydu aslında. Combo, Jesse'in, Pete'in ve Badger'ın en yakın arkadaşlarından biriydi. Aynı zamanda uyuşturucu dağıtımında önemli bir rol oynadı. Baktığımız zaman Walter ve Jesse'in ilk dağıtıcıları Tuco Salamanca ile olan ilişkileri bulanıklaştıktan sonra, kristal meth'i kendileri dağıtmaya karar verdiler. Walt, Jesse'yi bölgeleri genişletmesi için zorladı ve Combo ile birlikte arkadaşları da düşmanlara ait bölgelerde uyuşturucu satmak zorunda kaldı. Bunun sonucunda Combo, rakip satıcılar tarafından öldürüldü.
Drew küçük bir sahnede karşımıza çıksa da ölümü izleyicileri derinden etkiledi. Drew, tren soygununu çıkardıktan sonra Walter, Jesse ve Todd'a rastladığında motosikletiyle maceralara atılan 14 yaşında masum bir çocuktu. Todd ise yanlış bir yer ve yanlış bir zamanda karşısına çıktığı için gözünü kırpmadan çocuğu vurdu. Sonrasında Drew'in vücudunu ve eşyalarını hidroflorik asit içerisine attılar ve ebeveynlerini çocuklarının ortadan kaybolduğuna dair manipüle ettiler.
Andrea'nın ölümü gerçekten en acımasız sahnelerden biriydi! Andrea, Jesse'in uyuşturucu rehabilitasyon merkezinden tanıdığı bir arkadaşıydı. Jesse, 6 yaşındaki oğlu Brock'a çok düşkündü ve sık sık onun iyiliği için çabalıyordu. Çalışmalarının doğası gereği Jesse ve Andrea istikrarlı bir arkadaşlık ilişkisi kuramadı. Todd'un hiçbir şey yapamadan onun vurulmasını izlemesi herkes için acı vericiydi. Ölümünün sebebi, Jesse'in Welker bileşiğini kaçırmaya çalışmasıydı.
Jane'in ölümü izleyicilerin Walter'a sonsuza dek kızgın olmasına sebep oldu. Her ne kadar iyilik timsali olmasa da Jane ölmeyi hak etmiyordu. Jane, Jesse'in ev sahibi ve daha sonra dizinin ikinci sezonunda arkadaş oldular. Jesse, Jane'i kristal meth ve eroinle tanıştırdığı için iki tarafında kötü yola girmesine sebep oldu. Jane, kendi kusmuğunda boğuldu ve aşırı dozda eroin kullandıktan sonra öldü. Walt ise sadece Jane'in ölümünü izledi. Sonrasında dizi daha da trajik bir hal almaya başladı.
İzleyenler bilir ki Hank ve Steven çok iyi bir ortaktı. Bu ikilinin ölümü en beklenmedik ölümlerden biri olduğu için de en iç karartıcısıydı. Walter'ın kardeşi ve Hank, Breaking Bad'in gerçek anlamda önde gelen karakterlerindendi. Bu nedenle ikisinin yan yana ölmesi, Neo-Nazi silahlı adamlar tarafından sayıca fazla ve silahsız olarak ölmeleri gerçekten üzücüydü. Walt, Hank'ı öldürmemeleri için Welker'larla ne kadar anlaşma yapmaya çalışsa da Hank'in ölümünü görmek yürek burkucuydu.
En çok Hank Schrader a üzüldüm ben. Ölürken bile doğrularından şaşmayan dik durabilen bir karakterdi.
Asıl en çok üzüldüğümüzü koymamışsınız aq.Dizinin babası Heisenberg ölümü.
Eğer dizideki uyuşturucu baronlarının, satıcılarının ve onların kiralık katillerinin ölümüne üzülen varsa olayı tam kavrayamamış demektir.