Ünsal, verdiği röportajda 'Hayatta sizin için de her şey hep çok yolunda gitmemiştir herhalde, arada takıldığınız anlar da olmuştur öyle değil mi? Böyle anlarda nelerden güç aldınız?' sorusuna 'Dua ederim. Küçükken çok dindar bir ailenin parçasıydım, babaannem kara çarşaflı bir Müslüman idi. Babaanem Sare'yle müthiş bir ilişkim vardı. Kızıma onun adını koyarken dua ettim, ruhu ona üflensin, onun gibi merhametli biri olsun diye. Onun sayesinde namaz kılmayı, dua okumayı ve ibadet etmeyi öğrenmiştim. Sonra dinin modern toplumdaki tabuları ve üzerindeki baskıyla bir anda kendimi meditasyon yaparken, anlamadığım dilde Sanskritçe mantralar dinlerken buldum. Sonra aslında 'kolektif dua' diye bir şey olduğunu keşfettim, yani bu topraklarda herkesin ortak ettiği duanın titreşiminin mucizelerini gördüm. Şimdi tekrar dua etmeye başladım. Sabah namazına da başladım. Secde etmenin kan akışıyla birlikte hipofiz bezi üzerinde müthiş olumlu bir etkisi var. Yogadaki balasana pozu ve secde etmek aynı etkiyi yaratıyor. İkisinin de kelime karşılığı 'Boyun eğmek, teslim olmak.' Dini vecibeleri yerine getirmek için bütüncül bir hayat değişimine giremiyorsam da kendime iyi geleni seçmekte özgürüm. Eskiden namaz kıldığımı söylemeye çekinirdim çünkü bizim toplumumuzda din büyük bir tabu ve modernleştirilemez gibi algılanıyor. Hemen hayatınızın geri kalanıyla eleştiriliyorsunuz. Namaz kılan başını kapatmak zorunda, içkili ortamda da olamaz gibi. Bunlar keskin tabular. İşin özü hayatla başa çıkmak için maneviyatımı güçlendiriyorum.' cevabını verdi.