21 Maddede Osman Hamdi Bey ve Türk Resminin En Pahalı Tablosu 'Kaplumbağa Terbiyecisi'

Osman Hamdi Bey, Türk sanat ve düşünce hayatına büyük katkılar sunmuş Osmanlı Devleti'nin son döneminin büyük entelektüellerindendir. 

Aynı zamanda Türk resminin en meşhur ve en pahalı tablosu olan 'Kaplumbağa Terbiyecisi'nin ressamıdır. Gelin şimdi hem Osman Hamdi Bey'i hem de bu meşhur resmi daha yakından tanıyalım.

1. 30 Aralık 1842’de İstanbul’da dünyaya gelen Osman Hamdi Bey, ülkenin eğitim için yurt dışına gönderilen ilk öğrencilerinden ve ilk maden mühendislerinden olup, sadrazamlığa kadar yükselen İbrahim Ethem Bey’in oğludur.

2. Paris'te hukuk eğitiminin yanı sıra resim ve arkeoloji eğitim de aldı.

Osman Hamdi Bey, ilkokul öğreniminin ardından, 1856 yılında Maarif-i Adliye okuluna başlar. Oğullarının da kendi gibi yurt dışında öğrenim görmesini isteyen baba İbrahim Ethem Bey, onu birkaç yıl sonra hukuk öğrenimi için Paris’e gönderir. 

Fakat güzel sanatlara duyduğu ilgi, onu dönemin ünlü ressamlarından dersler alarak resim çalışmalarına yöneltir. Ayrıca eğitimi sırasında arkeoloji dersleri de alır. Paris’te kaldığı süre içerisinde açılan Paris Sergisi’nde de görev üstlenir.

Osman Hamdi Bey'in, Paris’te bulunduğu dönemde Osmanlı Devleti resim öğrenimi için Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid’i Paris’e gönderir. Bu üç isim, batılı anlamda Türk resim sanatının ilk kuşağını oluştururlar.

3. İki kez evlenen Osman Hamdi Bey'in, her iki eşi de Fransızdır.

Paris’te tanışıp evlendiği Marie ile evlilikleri on yıl sürer. Bu evlilikten Fatma ve Hayriye adlı iki kızları olur.

İstanbul’a döndüğünde Saray Protokol Müdür Yardımcısı olan Osman Hamdi Bey, bu sırada Viyana’da düzenlenen uluslararası bir sergide görev alır.

Burada tanıştığı bir başka Fransız kadınla ikinci evliliğini yapar. Naile Hanım adını alan ikinci eşinden Melek, Leyla, Ethem, Nazlı adlı çocukları dünyaya gelir.

4. Türkiye'nin ilk güzel sanatlar akademisinin müdürüdür.

1 Ocak 1882’de padişah II. Abdülhamit, Osman Hamdi Beyi Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin müdürlüğüne tayin eder. Okul binasını Mimar Vallaury ile birlikte tasarlarlar. 

Binanın yapımı ve akademik kadronun kurulmasının ardından okul 2 Mart 1883’te öğretime açılır.

5. Osman Hamdi Bey, Çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusudur.

Osman Hamdi Bey, kazılar neticesinde artan eserleri sergileyebilmek için yeni bir bina arayışına girer. Aya İrini’den sonra Çinili Köşk’e taşınan eserlere burası da yetersiz gelince, devrin yöneticilerini ikna ederek bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi binasını inşa ettirir.

Müze-i Hümayun, arkeoloji ağırlıklı bir müze olmuştur. Koleksiyondaki silahlar ve askeri teçhizatlar Aya İrini’de bırakılır ve bugünkü Askeri Müze’nin temeli olan bu yeni müze, 1908’de ziyarete açılır. Osman Hamdi Bey’in İstanbul dışındaki kentlerde kurdurduğu eser depoları ilerde kurulacak bölge müzelerinin temelini oluşturur. 

Sanayi Nefise Mektebi öğrencilerinin eserlerini mektebin büyük salonunda toplayarak Güzel Sanatlar Müzesi’nin çekirdeğini oluşturmaya başlar. Tüm bu çabaları, onu çağdaş Türk Müzeciliğinin kurucusu yapmıştır.

6. Aynı zamanda ilk Türk arkeologu olarak kabul edilen Osman Hamdi Bey, çok önemli bir eser olarak kabul edilen İskender Lahdi'ni bulmuştur.

İskender Lahdi, MÖ 4. yüzyıla ait, Sidon Kralı Abdalonymos'a ait olduğu düşünülen kral lahdidir. Uzun cephesinde Makedonya Kralı Büyük İskender'in Perslerle yaptığı savaşlara ilişkin rölyefler bulunduğu için 'İskender Lahdi' adıyla tanımlanmıştır.

Osman Hamdi Bey tarafından 1887 yılında Sayda'daki (eski adi Sidon) kral mezarlarında yapılan arkeolojik kazılarda bulunmuştur. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde bulunan en önemli eser olarak kabul edilmektedir.

7. Yaşadığı dönem ve şartlar düşünülünce çok önemli işlere imza atmıştır.

Dönemin zorlu şartlarında dahi yılmadan çalışan Osman Hamdi Bey, tarihi eserlerin korunması hakkında kanun düzenlemeleri hazırlar.

Hazırladığı kanun düzenlemesini zor da olsa II.Abdülhamit'e sunmayı başarır ve bu alanda mesafe kaydeder. 

Günümüz Türkiye'side bile sanata dair işlerin bürokraside yarattığı etkiyi düşününce zor işler hakikaten...

8. Osman Hamdi Bey, ayrıca Kadıköy'ün ilk belediye başkanıdır.

1875 yılında Kadıköy’ün ilk belediye başkanı olarak görevlendirilir ve bu görevi bir yıl sürer. 1881’de Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) müdürü Anton Dethier’in ölümü üzerine padişahın şahsi emri ile müze müdürlüğüne atanır.

9. Gelelim Osman Hamdi Bey'in meşhur yapıtı "Kaplumbağa Terbiyecisi"ne...

10. Birinci versiyondan başlayalım ve ayrıntılara bakalım.

Etekleri işlemeli kırmızı kıyafetli sakallı adam (derviş), ellerini kalça hizasından arkaya alarak ney tutmakta. Belini hafiften öne doğru kırmış, başı önüne bakıyor. Bu, adama olgun fakat aynı zamanda yorgun bir görüntü vermiş.

11. Başına gelişigüzel sardığı yemenisinin üzerine dervişlerin kullandığı arakiye adlı başlığı takan figürün sırtında (pek çok yorumcuya göre) nakkare ya da kudüm adlı verilen bir çeşit davul asılı.

12. Boynundaki kıskaç biçimli nesne, kimine göre ud çalmak için kullanılan mızrap, kimine göreyse nakkareyi çalmak için kullanacağı baget. Bunlar, Mevlevî musikisinin icrasında kullanılan dört önemli enstrümandan ikisi.

Nekkare Mevlevî musikisinin temel enstrümanlarından birisidir. Ney ise Mevlânâ'nın Mesnevî'nin başında bahsedecek denli önemsediği bir müzik aletidir: 'Dinle ki, neyden şikayet ediyor; ayrılıkları hikaye ediyor...' Ney huzurdur, sabırdır...

13. Zeminde ise toplamda beş kaplumbağa görüyoruz. Yeşil yaprakları yiyen bu kaplumbağalar, derviş tarafından eğitilmektedir.

Kaplumbağlarla ilgili rivayet ise şöyle; Lâle Devri'nde açık havada yapılan eğlencelerde kaplumbağaların sırtlarına mumlar dikilir ve bunlar bahçede gezinmeye bırakılırmış. Bu manzara da saray erkanının hoşuna gidermiş...

14. Burası Bursa’daki Yeşil Camii. 1390’ların sonunda tamamlanan ve Osmanlı Mimarisi‘nin en değerli örneklerinden biri sayılan camideki çinilere ve hat sanatını görüyoruz.

15. Osman Hamdi Bey'in tablonun ilhamını nereden aldığı ve anlamına dair çeşitli görüşler mevcuttur.

Osman Hamdi Bey'in bu tablosu, özellikle ilham kaynağına dair net bilgilerin olmadığı dönemde, geri kalmış bir toplumu çağdaşlaştırmaya çalışan bir aydının yorgun hâlini anlattığı şeklinde yorumlandığı olmuştur.

Kaplumbağaların esin kaynağının, Lâle Devrindeki Sadabad eğlenceleri sırasında, hava karardıktan sonra sırtlarına mum dikilerek serbest bırakılan kaplumbağalar olduğu öne sürülmüştür.

16. Kaplumbağalarla çalışma arkadaşlarını mı hicvediyordu?

Bu yoruma göre, Sanay-i Nefise, Asar-ı Atika Müzesi, Duyun-u Umumiye gibi birçok kurumu kurmak ve yönetmek görevini üstlenen Osman Hamdi Bey, tabloda kendini terbiyeci, kendi iş yapış biçimine uyum gösteremeyen astlarını ise yemeğe ulaşmaya çalışan kaplumbağalar olarak göstererek, onları hicvetmektedir.

17. Bir başka yoruma göre kaplumbağalar değişime direnen halkı sembolize etmektedir.

Bir başka yorumlara göre, düşünceli biçimde dikilen adam, sabır gerektiren zor bir iş olan kaplumbağaları terbiye etme işini, elindeki ney ve sırtındaki nakkareyi çalarak başarmayı ummaktadır. 

Bu yoruma göre de terbiyeci Osman Hamdi Bey'in kendisidir. Bu yorum terbiyecinin zorlu işi elindeki müzik aletleriyle halletmeye çalışması, Osman Hamdi Bey'in de değişime direnen bir toplumu sanat yoluyla çağdaş seviyeye getirmeye çalıştığını, bu yüzden sanat okulu ve müze açma girişiminde bulunduğunu vurgular.

18. Bir diğer iddiaya göre Osman Hamdi Bey, Tour du Monde isimli Fransızca bir derginin 1869 tarihli sayılarından birinde gördüğü bir gravürden esinlenerek bu tabloyu çizmiştir.

Tablonun ikinci versiyonunun, 2009 yılında Sakıp Sabancı Müzesindeki bir sergide sergilenmesi sırasında, tablonun ilham kaynağına dair yeni bir iddia öne sürülmüştür. Buna göre Osman Hamdi Bey, 'Tour du Monde' isimli Fransızca bir derginin 1869 tarihli sayılarından birinde gördüğü bir gravürden esinlenerek bu tabloyu çizmiştir.

L. Crépon tarafından bir Japon gravüründen esinle çizilmiş olan bu resim, dergide Charmeur de tortues (Kaplumbağa Terbiyecisi) adıyla basılmıştır. Resimde, Osman Hamdi Bey'in tablosundaki terbiyeciye benzer şekilde giyinmiş yaşlı bir terbiyeci, elindeki ufak davulu çalarak bir grup kaplumbağanın bir masanın üzerine çıkmasını sağlamaya çalışmaktadır. 

Osman Hamdi Bey, 13 Temmuz 1869'da Bağdat'tan babasına gönderdiği mektupta, 'bana yollamış olduğunuz Tour du Monde'u okudum' demektedir. Osman Hamdi Bey muhtemelen 1869 yılının ilk cildini okumuştur ve Kaplumbağa Terbiyecisi'ni çizerken bu gravürden etkilenmiş olabilir.

19. Osman Hamdi Bey 1907 yılında resmin 2. versiyonunu yapmıştır.

upload.wikimedia.org

Peki neden? Bir iddia eserine verdiği önem dolayısıyla. Böyle olmasa dahi Diğer Oryantalist ressamlar gibi Osman Hamdi Bey'in de herhangi bir tablosunu birden fazla defa çizmiş olması normal karşılanmaktadır. Bir yıl arayla çizilen tabloların genel kompozisyonu oldukça benzerdir. 

Bu versiyonda ayrıca, resmin Ahmet Muhtar Paşa'ya ithaf edildiğine dair, ressamın el yazısıyla yazılmış bir not da vardır.

20. Peki, iki resim arasındaki farklar nelerdir?

İkinci versiyonda ilkinden farklı olarak beş yerine altı kaplumbağa bulunur. Ayrıca terbiyecinin sağındaki duvarda çerçeveli bir hat ile cam kenarında bir testi durmaktadır.

21. Eser, 2004 yılında 5 Milyon TL'ye satıldı.

trthaberstatic.s3-website-eu-west-1.amazonaws.com

Açık artırma usulünce yapılan müzayedede TMSF'nin satışa çıkardığı 'Kaplumbağa Terbiyecisi' 5 milyon liraya Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi tarafından satın alındı. Yapıtın bugünkü değerinin ise 15 milyon TL olduğu düşünülüyor. 

Eserin 2. versiyonu ise Simavi koleksiyonunda ve yaklaşık değerinin 6 milyon TL olduğu tahmin ediliyor. 

Kaplumbağa Terbiyecisi, hem maddi değeri hem de anlamı ve arkasındaki soru işaretleriyle konuşulmaya devam edecek. Tabii Osman Hamdi Bey de yapıtları ve hizmetleriyle hatırlanmaya...

Kaynaklar

1 2 3

Bonus: Kaplumbağa Terbiyecisi üzerine eğitici bir video.

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
YORUMLAR
14.05.2016

Çok severim ben de. 1000 parça yapbozunu ablam ve annemle tamamlamıştık. :) Bir de duvar saati var bende. Lise edebiyat derslerinde "sanat sanat için mi yoksa toplum için midir" sorusu tartışılır ya bence sanat, sanat içindir. Kaç yıl önce yapılmış bir eserin arkasındaki manaları araştırmak bize düşmez bence. Şahsen sevmeme rağmen şimdiye kadar hiç ne anlatmak istediğini merak edip araştırmamıştım. Kaldı ki Osman Hamdi Bey'in şahsı tarafından açıklaması olsaydı da inanmazdım. Bence bilmemizi istediği kadarını anlatırdı. Eser, en çok sahibine anlamlıdır. Gerisi teferruattır, bizi ilgilendirmez. Gözüme güzel geliyor mu, geliyor. Bana bu kadarı yeter.

21.11.2018

Bir milletin seviye atlamasinda bir insanin ne kadar emeği geçer sorusuna cevap gibi bir hayat. Bunu askeri, siyasi, devrim, yenilik olarak Atatürk fazlasıyla yaptı. Osman Hamdi Bey de bunu sanatla kurumlarla araştırmalarıyla yapmıştır. Emeklerinin hakkı ödenmez

Pasif Kullanıcı
22.06.2016

Bu kaplumbağlar ninja kaplumbağlar arkadaşlar 5. kaplumbağa ninja kaplumbağların deneyde ölen kardeşi.şimdi parçalar birleşiyor ve herşey netleşiyor ve sanırım bende kafayı yiyorum :DakdASBDcnmsdcadplwcdenqcd:D:DD:

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ