2025'in daha yarısı yeni dolmuşken dijital platformlarda öyle diziler geldi ki, sabah işe uykusuz gitmeyi göze aldık. Kimimiz zombilerden kaçtık, kimimiz kalbimizi yeniden eski sevgilimize kaptırdık, kimimiz ise galakside özgürlük mücadelesine katıldık. Ve evet... Yine 'Bu diziyi tek oturuşta bitirdim' pişmanlığı yaşayanlar kulübüne hoş geldin.
Netflix'ten Prime'a, Max'dan Disney+'a kadar tüm dijital platformları kasıp kavuran, izlenme rekorları kıran dizileri senin için derledik.
Yeni yıla bomba gibi giren Netflix, daha Ocak ayının ilk haftasında bizi koltuğa mıhlamayı başardı! Çünkü Harlan Coben’ın romanından uyarlanan yepyeni polisiye mini dizi 1 Ocak 2025’te platforma düştü ve ne oldu dersiniz? Tüm dünyayı ekran başına kilitledi. 🕵️♂️📱
Hikâye şöyle: 10 yıl önce kaybolan nişanlını unutmaya çalışıyorsun ama hoop! Bir gün bir buluşma uygulamasında onun yüzünü görüyorsun. Hadi bakalım! Tüm bu gizemin ortasında, dedektif karakterimiz olayların içine bodoslama dalıyor. Gerilim, entrika, ters köşeler... Harlan Coben klasiği!
Dizi, yayınlandığı ilk haftada tam 81,7 milyon saat izlenerek Netflix’in en çok izlenen yapımlarından biri oldu.
Squid Game sahalara ikinci sezonuyla döndü ve ortalığı yine kasıp kavurdu. O “çocuk oyunu sandık, hayat dersi çıktı” modundaki acımasız oyunlar yepyeni kurallarla geri geldi. Nielsen verilerine göre sadece 2024-25 sezonunun değil, neredeyse tüm zamanların zirvesine oynuyor: Tam 27,1 milyon izleyici! Yani neredeyse bir ülke nüfusu kadar insan ekran başına kilitlendi. 😳
Hayatta kalmak mı dediniz? Koltuktan kalkmak daha zor olabilir… Bu sezon da izleyenleri yine “Sen olsan ne yapardın?” sorusuyla baş başa bırakıyor.
Bazı diziler vardır; birkaç sezon sürer ama hiçbir şey hissettirmez... Bazılarıysa sadece bir sezon sürer ama sen günlerce duvara bakarsın. İşte 'Adolescence' tam da o türden bir mini dizi.
Henüz 13 yaşındaki Jamie'nin gözünden adaleti, korkuyu ve çocuk denecek yaşta bile iç dünyamızda neler dönebileceğini izliyoruz. Cinayet, vicdan ve kimlik arayışı öyle içimize işliyor ki... Kendini sorgulamadan duramıyorsun: 'Ben onun yerinde olsaydım?' 👀
19 milyon izlenmeyle, 'Kısa ama öz' lafını kanıtlayan dizi, 2025'in sürpriz atağı oldu.
Jack Reacher efsanesi geri döndü ama bu sefer karşımızda Jeremy Renner var! Evet, Tom Cruise’un mirasını devraldı ama kendi yorumuyla Reacher karakterine yeni bir boyut kattı.
Prime Video’da yayınlanan dizi, suçlulara gününü gösteren sessiz bir adalet savaşçısını anlatıyor. Yumruklar havada uçuşuyor, sokak dövüşleri ders kitabı gibi! Reacher’ın zekâsı da en az gücü kadar etkileyici. Nielsen verilerine göre tam 17,4 milyon izleyiciyle 4. sıraya yerleşti.
Modern şehir hayatında aşk mı kaldı? İşte bu soruya hem komik hem sarsıcı bir cevap geldi: “Kimler Geldi Kimler Geçti”, 2025’te resmen bir neslin iç hesaplaşma arşivi oldu. Leyla ve Sarp’ın bol “of be hayat” dedirten ilişkisi, eski sevgililerle yüzleşmeler, bitmeyen travmalar ve döngüden çıkamayan kalpler… Herkes bir karakterde kendini buldu.
Bir de Serenay Sarıkaya ve Hakan Kurtaş’ın performansı… Yani şöyle söyleyelim, ekranlar yandı kül oldu. Dizi sadece Netflix’te değil, TikTok’ta da patladı. Analiz videoları, “Ben de bu ilişkiyi yaşadım!” itirafları, “terapist gibi dizi” yorumları… Aşka biraz ironi, bolca gerçeklik katan bu yapım, Türkiye’de 2025’in duygusal olarak en çok izlenen dizisi oldu.
American Manhunt: Osama bin Laden, 11 Eylül sonrası dünyanın en çok aranan isminin peşine düşen operasyonları anlatıyor. National Geographic’in bu belgesel dizisi, sadece bilgi vermiyor; tarihsel ağırlığıyla izleyiciyi içine çekiyor. Gerçek arşiv görüntüleri, ajanların anlatımları, uluslararası detaylar derken kendinizi bir an FBI odasında hissediyorsunuz.
Mayıs ayının ilk haftasında 38 milyon saatten fazla izlenerek dijital platformların en çok izlenen yapımları arasına girdi. Özellikle tarih, siyaset ve gerçek suç meraklıları için bir solukta biten, etkisi uzun süren belgesellerden…
Disney+’ın bu çılgın işi, klasik Star Wars havasından biraz uzaklaşıp bize daha “yerin altındaki isyanı” gösteriyor. Cassian Andor, galaksinin en sessiz kahramanı olabilir ama onun hikâyesi tam bir politik gerilim bombası.
Işın kılıcı yok diye “sıkıcıdır” diyenler, birkaç bölüm sonra “Aaa ne oluyor burada?” diye koltukta dik oturmaya başlıyor. Atmosfer karanlık, entrikalar yoğun. Sosyal medyada “İmkânsız mış gibi duran işi aldı başına, aşırı iyi!” yorumları havada uçuşuyor. Gerçek Star Wars severler burada buluştu bile. 👊
Fantastik evren aşıkları buraya! Zaman Çarkı (The Wheel of Time) yeni sezonuyla 2025’te yine büyüledi. Robert Jordan’ın efsanevi kitabından uyarlanan dizi, kehanetler, büyüler ve yeniden doğan ejderlerle dopdolu!
Birçok kişi “Bir bölüm izleyip bırakayım” diye açtı… Ama öyle olmuyor.
Zaman Çarkı’na bir kez giren, çıkamıyor. Her karakter ayrı bir evren gibi yazılmış, her sahne sanki bir tablo. Bu yıl Türkiye’de özellikle fantastik tür sevenler arasında sürpriz bir popülerlik yakaladı.
Netflix Arjantin bu yıl 'distopya neymiş göstereyim' demiş ve Latin Amerika çizgi roman tarihinin kült eseri The Eternaut’ı diziye uyarlamış.
Ama burası öyle “zombi koşuyor, herkes çığlık atıyor” distopyası değil… Bu daha sessiz, daha içten, daha derin bir kıyamet senaryosu. Buenos Aires’te gerçekten sadece 3 kez kar yağmış olması, diziyi izlerken tüylerini diken diken ediyor. Hayatta kalanlar, gaz maskeleri ve kat kat giysiler içinde görünmeyen bir tehdide karşı hayatta kalmaya çalışıyor.
“Zombisiz kıyamet dizisi mi olur?” diyenler varsa…Olur, hem de çok iyi olur!
Casusluk, aksiyon, gizli tüneller ve Beyaz Saray diyorsan, al sana tam kıvamında bir dizi: The Night Agent. 2025'in gizli görevlerle dolu en heyecanlı dizilerinden biri. Gizli ajan Pete, ABD Başkanı'nı kaçıran karanlık bir örgütün peşine düşüyor. Ve biz de ekran başında, sanki o göreve biz verilmişiz gibi nefes tutup izliyoruz. 'Bu kadar gerilim hakikaten mi?' diye koltuğun ucunda oturanlar, yalnız değilsiniz.
Netflix'te 14,8 milyon izleyiciyle izlenmeye doyulmayanlardan. Aksiyon sahneleri, telefon başında ajanla fısıldaşmalar, güvenilmez karakterler ve sürpriz twist’lerle dolu. Bir başladın mı, sabah olmuş… o kadar net.
Kıyametler, ajanlar güzel de bazen insan şöyle bir içini ısıtan bir hikâye ister… İşte burada devreye Sweet Magnolias giriyor. Dördüncü sezonuyla yine gönülleri yumuşacık etti. Güney Carolina’da küçük bir kasabada geçen bu tatlı dizi, üç kadının dostluğunu, aşklarını, aileyle boğuşmalarını konu alıyor. Yani tam “arkaya bir çay koyayım, biraz da ağlayayım” dizisi.
2025 Şubat’ında 4 milyon saat izlenerek hâlâ ne kadar sevildiğini gösterdi.
Lüks oteller, bembeyaz çarşaflar, palmiye gölgeleri... ama içimizde fırtınalar kopuyor! White Lotus, üçüncü sezonuyla bu kez rotasını Tayland’a çevirdi ve yine “tatil” kavramını yerle bir etti.
Görünürde herkes zengin, herkes şık... ama ilişkiler darmaduman, sırlar bavuldan taşmış durumda. Mike White imzalı bu kara mizah şaheseri, sosyal eleştiriyle gerilimi birleştiren eşsiz anlatımıyla 2025’in en çok konuşulan dizileri arasına adını altın harflerle yazdırdı.
Evet, Black Mirror geri döndü. Charlie Brooker’ın karanlık zihin oyunları bu sezon da tam gaz devam ediyor. Nisan 2025’te yayımlanan 7. sezon, “Yapay zekâ mı bizi yönetecek, yoksa biz zaten çoktan teslim mi olduk?” sorusunu suratımıza tokat gibi çarpıyor.
Netflix’te yayımlanan yeni bölümler, 65,7 milyon saat izlenmeyle haftanın en çok izlenen dizisi oldu. Her bölüm ayrı bir evren, ayrı bir travma…
