2021’de Uzaylılar ve Uzaydaki Diğer Yaşam Formlarıyla İlgili Öğrendiğimiz En Önemli Bilgiler

Bu sene uzaylıları bulmak isteyenler için üzerinde kafa yorabilecekleri sürüsüyle gizemle karşılaştı. Bu gizemler aklımızdaki bazı soruları yanıtlayabilir de. UFO'ların görüldüğünü belirten Pentagon raporundan, yaşanabilir ötegezegenlerle ilgili yeni anlayışa ve Güneş'e komşu bir yıldızdan gelen uzaylı sinyaline kadar 2021’de uzaylılar ve uzayda yaşam hakkında öğrendiğimiz şeyleri merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

1. UFO’lar gerçekten var ve ABD hükûmeti bu durumdan haberdar.

Haziran ayında Pentagon uzun zamandır beklenen 2004 ile 2021 yılları arasındaki 144 UFO olayını detaylı şekilde açıklayan bir rapor yayımladı. Rapor, 'tanımlanamayan gökyüzü fenomenlerinin (TGF) oluşturduğu tehdidi değerlendirmek üzere hazırlanmış ve sızdırılmıştı.

Bu 9 sayfalık değerlendirmede birçok şeye değiniliyor.

Rapor, kuşlardan balonlara, gözlem ekipmanlarından ABD hükûmetinin gizli projelerine, 'çoğu TGF'nin fiziksel nesneler olmama olasılığının yüksek olduğunu' doğruladı. Aynı zamanda rapor, 144 olayı uzaylılara bağlamayarak dünya dışı akıllı yaşam formu arayışının doğrulanmasını umut eden insanları hayal kırıklığına uğrattı. 

Dilerseniz bu adresten rapora göz atabilirsiniz.

2. Kara Delikler uzaylıların güç kaynağı olabilir.

Uzaylı meraklıları Güneş Sistemi'nin ötesinde yaşanabilir gezegenleri aramayı sürdürürken, Temmuz ayında yayımlanan bir makalede bilim insanlarının kara deliklere dikkat etmesi uyarısında bulunulmuştu. Kara delikler Güneş gibi bir yıldızın 100.000 katı enerji yayabildiğinden yıldızlararası faaliyetini güçlendirmek isteyen uzaylı uygarlıklarının hedefi olmaları çok muhtemel.

Uzaylılar kara deliklerden faydalanmak için Dyson küresi denilen ileri teknolojili yapılar inşa ediyor olabilir.

Dyson küresi, ilk olarak 60'lı yıllarda öne atılan devasa, enerji hortumlayan bir yapıdır. Bu yapı, kara deliğin ufkundaki beyaz sıcak maddeden oluşan diskten enerji çalıp ardından bu enerjiyi uzaya yayabilir. Yayılan enerji, Dünya'daki gökbilimciler tarafından benzersiz bir dalga uzunluğu olarak tespit edilebilir. Araştırmacılar şu anda teleskoplarla o dalga boylarını bulabilecekleri algoritmaları oluşturmaya çalışıyor.

Uzaylıların Dyson küresi konusundaki faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi almak isterseniz şu içeriğimize buyurun. 👇

Yeni Araştırmalara Göre Uzaylılar Kara Deliklerin Etrafına Dyson Küresi İnşa Ediyor Olabilir!

3. Uzaylıların gezegenleri Dünya'ya zerre benzemiyor olabilir.

Uzaylıları bulmak için öncelikle Dünya'ya benzeyen bir gezegen bulmamız gerektiğine inanılır. Oysa Ağustos ayında yayımlanan bir çalışmaya göre canlıların varlığını sürdürebileceği başka bir uzaylı dünyası olabilir. 'Hycean' ismi verilen gezegenler, Dünya'nın 2.5 katı büyüklükte ve hidrojenin bol olduğu atmosferlerinin altında içilebilir suyla dolu devasa okyanuslara sahip.

Bu gezegenlerin sahip olduğu koşullarda yaşam gelişmiş veya gelişiyor olabilir.

Dünya'nın en sert iklimlerinde (okyanus tabanlarındaki hidrotermal bacalar gibi) yaşamını sürdüren 'ekstremofillere' benzer mikrobiyal yaşam formları bu gezegenlerde de var olabilir.

Samanyolu galaksisinde bu tanıma uyan çok sayıda gezegen var.

Bu gezegenler inanılmaz derecede çeşitli. Kimileri sistemlerindeki yıldızın oldukça yakınında konumlanmışken kimileri yıldızın yörüngesinin en uzak kısımlarında yer alıyor. Konumu fark etmeksizin her biri okyanuslarının altındaki minik yaşam formlarına sahip olabilir.

4. Satürn'ün uydularından birinde hâlâ yaşam olabilir.

Haziran ayında yayımlanan bir çalışma, Satürn'ün altıncı büyük uydusu olan Enceladus'taki metan gazı, uydunun yerin altında kalan denizlerinde yaşamın var olduğunu işaret ediyor olabilir. 2005'te NASA'nın Cassini keşif aracı Enceladus'un güney kutbuna yakın bölgelerde uzaya su buzu fırlatan gayzerler olduğunu keşfetmişti. 

Su buzunun, uydunun buzul yüzeyinin altında var olduğu düşünülen okyanuslardan geldiği sanılıyor. Cassini suya ek olarak, dihidrojen (H2) ve metan (CH4) gibi çeşitli karbon barındıran organik bileşiklerin de gayzerler tarafından fışkırtıldığını keşfetti.

Yayımlanan çalışmayı yürüten araştırmacılar, bu bileşenleri mikropların üretip üretmediğini bulmaya çalıştı.

Uyduda dihidrojen tüketen ve metan salınımı yapan mikroplar olup olmadığını anlamak için bir dizi model üzerinde çalıştılar. Araştırma ekibi metan salınımı yapan mikropların uydunun gayzerlerine katkıda bulunuyor olabileceğini keşfetti. Diğer bir deyişle, buzul uyduda yaşam formları var olabilir.

Enceladus'la ilgili bir başka gizeme göz atmak isterseniz sizi buraya alalım. 👇

Güneş Sistemi'nde 'Yaşam'ın İzinde: Satürn'ün Uydusunda "Gözsüz Yaratıklar" mı Yaşıyor?

5. Uzaylılar Güneş Sistemi'ne çöplerini bırakmış olabilir.

Harvard'lı astrofizikçi Avi Loeb son kitabında, 2017'de Güneş Sistemi'nde görülen garip, sigara biçimindeki Oumuamua adlı cismin uzaylı teknolojisinin bir örneği olduğundan emin olduğunu belirtmişti.

Loeb kitabında cismin neden uzaylı teknolojisinin bir ürünü olduğunu düşündüğünü açıklıyor.

Cismin olağandışı uzun şeklinden (kuyruklu yıldızlardan farklı olarak), aşırı parlaklığından ve Güneş'ten uzaklaşma hızından ötürü Oumuamua'nın doğal bir cisim olmadığını ve uzaylıların elinden çıkma olduğunu, sistemimize de muhtemelen yanlışlıkla atıldığını iddia ediyor.

Loeb'in düşüncelerini ayrıntılı okumak isterseniz bu içeriğimize göz atabilirsiniz. 👇

Uzaylılara İnanan Harvardlı Fizikçi: 'Oumuamua ve UFO'lar Bağlantılı Olabilir'

6. Binlerce uzaylı dünyası, insanoğlunun gelişimini izlemiş olabilir.

İnsanlık son yüzyıldan beri uzaylıları bulmaya çalışıyor olsa da bundan önceki binlerce yıllık süreçte 1.700'den fazla uzaylı uygarlığı bizi izlemiş olabilir. Haziran'da yayımlanan bir çalışmaya göre etrafımızdaki 1.715 yıldız sistemi, son 5.000 yılda Dünya'yı net bir şekilde görebilecek bir görüş açısına sahipti. Bunlardan 1.400 küsuru hâlâ da görebiliyor.

Bu yıldız sistemleri gezegenimizden çok da uzakta değil.

Her biri 300 ışık yılı mesafesi içerisindeyken tam 75 tanesi ise 100 ışık yılından daha küçük bir mesafede yer alıyor. İnsanların 100 yıldır radyo sinyalleri gönderdiğini düşünecek olursak, bu 75 sistemi radyo sinyallerine boğduğumuz söylenebilir. Bu yıldız sistemlerinde uzaylı uygarlıklarının mevcut olup olmadığı ve bizimle iletişim kurmak isteyip istemedikleri ise bambaşka konular...

7. Uzaylılarla iletişim kurmanın en iyi yolu diye bir şey yok.

Uzaylılar bizi izlemek istiyorsa onlara nerede olduğumuzu nasıl söyleyebiliriz? Bu ay bu soru incelendi ve hiçbir yöntemin kusursuz olmadığı öğrenildi. Radyo dalgaları dünya dışı varlıklarla iletişim kurmanın cazip yollarından biri. Bunun nedeni ise bu sinyallerin elektromanyetik tayfta 1420 ile 1720 megahertz arasında, nispeten kozmik uğultunun olmadığı 'waterhole' (su deliği) denen boşluğa uyması.

Ancak radyo dalgaları yayıldıkça genişliyor.

Bu da göndereceğimiz mesajların Dünya'dan uzaklaştıkça seyreleceği anlamına geliyor. Lazer ışığında böyle bir soruna rastlanmıyor. Ancak lazer ışığı da inanılmaz bir hassasiyet gerektiriyor ve mesajımızı doğrudan uzaylıların bulunduğu yıldız sistemine göndermediğimiz sürece uzaylılara ulaşması zor görünüyor. Uzun lafı kısası hiçbir yöntem mükemmel değil.

8. Teknoloji algımız uzaylıları bulmamıza engel oluyor olabilir.

29 Nisan 2019'da gökbilimciler, Güneş'e en yakın yıldız sistemi olan ve en az bir yaşanılabilir gezegeni bulunan Proxima Centauri'den Dünya'ya gönderildiği sanılan bir sinyal tespit etmişti. Sinyal, uçak ve uyduların neden olduğu dar bantlı radyo dalgaları arasına düştüğünden araştırmacılar bunun uzaylı teknolojisiyle gönderilmiş olabileceğini öne sürmüştü.

Bu sinyalden başka sinyal gelmedi.

Ekim ayında yayımlanan bir çalışma, aslında bu sinyalin, sinyali tespit eden teleskobun yakınındaki bozuk bir bilgisayar veya cep telefonu tarafından gönderildiğini ortaya koydu. Araştırmacılar çalışmalarında 2019'da elde edilen verileri yeniden inceledi ve sözde uzaylı iletişim denemesindeki bazı bileşenlerden yoksun olan benzer sinyaller tespit etti.

Bu sinyallerin dijital elektronik ürünlerinde kullanılan ortak saat salıngaç frekansıyla tutarlı bir dizi frekansa uyduğu belirlendi.

Diğer bir deyişle, bu sözde uzaylı mesajı arızalı bir bilgisayardan gönderilmiş. Yine de bu konuda çalışma yürütmek ve mesajın kaynağını belirlemek bilim insanlarının Dünya kaynaklı seslerle gerçek derin uzay sinyalleri arasındaki farkları belirlemesini sağladı.

9. Uzaylılar tarafından kaçırılma iddiaları aslında bilinçli rüyalar olabilir.

Temmuz'da yayımlanan bir çalışma, insanların uyku esnasında kısmen bilinçli olduğu ve rüyalarını kontrol edebildiği bilinçli rüyaların uzaylılar tarafından kaçırılma iddialarıyla ilgisi olabileceğini öne sürdü. 19. yüzyıla kadarki kaçırılma iddialarında olaylar genellikle rüyaya benzer şekilde cereyan ediyor ve sonrasında korku ve felç yaşandığı bildiriliyor.

Bazı rüya durumlarında da benzer hissiyatlarının oluştuğu biliniyor.

Bundan ötürü Rus araştırmacılar rüya deneylerinin bu kaçırılma iddialarıyla ilgili gerçekleri ortaya çıkarıp çıkarmayacağını öğrenmek istedi. Bilim insanları bilinçli rüya gören 152 kişiye uzaylıları ve UFO'ları düşünerek uyumasını söyledi ve uyuyan kişilerin bir kısmının söz konusu kaçırma iddialarına benzer rüyalar gördüğü tespit edildi.

Rüyalarının çok gerçekçi olduğunu ifade edenlerin 4'te 1'i uyku felci geçirdiğini ve yoğun korku hissettiğini söyledi.

Bu tür duyguları özellikle uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia eden kişiler de yaşamıştı. Elbette uzaylılar tarafından kaçırıldığını söyleyenler, rüyalarında gördükleri şeylerin gerçek olduğuna yürekten inanmış olabilir. Araştırmaya göre iddia sahipleri muhtemelen bilinçli rüya gördü ve rüyalarında dünya dışı varlıklarla karşılaştı.

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz. 👇

2021’de Hayvanların Gerçekleştirebildiğini Öğrendiğimiz En İlginç Davranışlar
2021’de Bilim Dünyasında Yaşanan ve Evrenle Hayatın İlginçliğini Yüzümüze Vuran En Acayip Gelişmeler
2021’de Dinozorlarla İlgili Yapılan En İlginç ve Büyüleyici Keşifler

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Beklenen Gün Geldi: Birbirinden Ünlü İsimler Saygı1 Formatının İkinci Konuğu Sertab Erener İçin Sahneye Çıktı!
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
YORUMLAR
30.12.2021

3 mantikli olabilir. dunyadaki tum canlilarda ortak olan temel metabolizmanin molekuler isleyisine bakildiginda yasayan tum canlilarin ortak ortak atasi olan ilk yasamin hidrojen solugu goruluyor. buyuk ihtimal yasam ilk enerji kaynagi olarak hidrotermal bacalardan cikan hidrojen iyonlarini kullaniyordu. ayrica dunyadan daha buyuk bir gezegen yuksek cekim gucu sayesinde daha kalin bir atmosferle dunyadakinden cok daha stabil sartlar sagliyabilir. kalin atmosfer uzayin radyasyonundan ve sogugundan daha iyi korur, yuksek cekim hidrojen dahil pek cok gazin uzaya sacilip dagilmasini engeller. hidrojen atmosferli dev bir kayalik gezegenin yasama daha uygun olmasi gayet olasi

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ