2018 Nobel Tıp Ödülü'ne Layık Görülen Allison ve Honjo'nun Araştırmaları Kanserin Sonunu Getirebilir!

Nobel Tıp Ödülü'nü kazanan iki bilim insanı James P. Allison ve Tasuku Honjo, 10 Aralık'ta ödüllerini teslim alacaklar, peki onlara bu ödülü kazandıran çalışmaları tam olarak neyi amaçlıyor?

Önce ödülün detaylarına bakmak isteyenleri şöyle alalım 👇

Kanser Araştırmasına Verildi: Nobel Tıp Ödülü'nü James P. Allison ve Tasuku Honjo Kazandı

Onların bu ödüle layık görülmesini sağlayan çalışmaları kanser tedavisinde çığır açacak cinsten.

Çalışmaları özünde insan bağışıklık sistemine odaklanıyor ve kanserle savaşabilecek bir bedensel iyileştirmeyi hedefliyor. İnsanlığın karşılaştığı en büyük sağlık tehditlerinden biri olan kanseri yenebilmeyi amaçlayan bu çalışmanın kökenleri ise bundan 28 yıl öncesine, 1990 yılına dayanıyor.

Bugüne dek kanserle savaş adına ortaya çıkan ve yine Nobel Ödülü'ne layık görülen tedaviler halen tam anlamıyla etkin değil.

Farklı kanser türleri için farklı tedavilerden söz edilse de sürekli kendi içerisinde evrim halinde olan kanser daha etkili, kökten bir çözümle karşılanmalıydı. Bu arayışların sonucunda, 20. yüzyılın başlarından itibaren akıllarda bir soru işareti oluştu: Bağışıklık sistemi yönlendirilerek tümörlerle savaşılabilir mi? 

Bu soruya gelen yanıt her ne kadar evet olsa da yapılan çalışmalar hep küçük çaplı sonuçlar vermekteydi.

1990 yılında Kaliforniya Üniversitesi'nden James P. Allison, bağışıklık sistemini güçlendirebilmek adına CTLA-4 proteini üzerinde çalışmaya başladı.

Bu protein T hücreleri adı verilen ve vücudun kanserle savaşmasını sağlayan akyuvarları engelleyerek kanserin ilerlemesine yol açıyordu. Meslektaşlarının alternatif düşüncelerinin aksine Allison CTLA-4 proteinini bloke ederek T hücrelerinin kanser hücreleriyle savaşabilmesini sağlamak için çalışmalara koyuldu.

Laboratuvarında 1994'e dek yürüttüğü çalışmalar sonucunda fareler üzerinde bir deneme yapmaya karar verdi.

Sonuç muazzamdı. Bloke edilen protein sayesinde T hücreleri kanser hücreleriyle karşılaşıyor, savaşıyor ve kanserin gerilemesini sağlıyordu. O yıllarda bu çalışmasının ilaç sektöründe çok ilgi görmediğini belirtmek gerek, o bu gözardı edilme durumuna rağmen çalışmalarını insanlar üzerinde uygulanabilecek biçimde evirmek için durmaksızın çabaladı.

2010 yılına gelindiğinde artık projesi insanlar üzerinde test edilebilecek bir hale gelmişti.

Yapılan klinik testlerin ardından cilt kanseri olan bazı deneklerde büyük oranda iyileşme yaşanırken birkaç denekte kanserin tüm belirtileri yok olmuştu. Aynı denekler üzerinde yapılan önceki kanser çalışmalarının hiçbiri böylesine başarılı sonuç vermemişti.

Buraya kadar hep Allison'dan bahsettik, Tasuku Honjo da onunla aynı yıllarda benzer bir çalışma yürütüyordu.

1992 yılında T hücrelerinin yüzeyinde yer alan PD-1 proteinini keşfeden Honjo Kyoto Üniversitesi'nde laboratuvarında yürüttüğü çalışmalar sonucunda gördü ki tıpkı Allison'ın çalışmasında CTLA-4 proteinlerinin yarattığına benzer şekilde PD-1 de aynı etkileri gösteriyordu.

Önce fareler ardından deney grupları üzerinde yaptığı testler sonucunda Honjo'nun projesi 2012'de başarısını ispatlamaya çok yakındı.

Hatta tıp literatüründe tedavi edilemez olarak görülen metastazdan muzdarip hastalarda tahminlerin üzerinde iyileşme belirtileri görülmüş, bu alanda da büyük bir umut belirmişti.

CTLA-4 ve PD-1'in bloke edilebilmesinin yarattığı etkiler bazı hastalarda şaşırtıcı iyileşmeler oluşmasını sağladı.

Yan etkilerinin azaltılmasına dair yapılan çalışmalarla etkisini iyiden iyiye artırması planlanan bu proje sonunda akciğer ve böbrek kanserinde etkin bir tedaviye ulaşılması planlanıyor. İki yöntemin birlikte uygulandığı durumlardaysa etki de aynı ölçüde artabiliyor, bu durumda farklı kanser türlerine uygulanabilir hale geliyor.

Allison ve Honjo'nun Nobel Ödülü'ne layık görülen çalışmaları insan bağışıklık sistemini tümör hücreleriyle savaşabilecek şekilde güncellemeye adım adım ilerliyor.

Neredeyse 100 yıldır üzerinde çalışılan, bağışıklık sistemini kanseri tedavi edecek biçimde güçlendirme fikri de böylece bu iki bilim insanı ve onların ekip çalışmalarıyla literatürü değiştireceğe benziyor.

Kanserin kısa sürede tedavi edilen herhangi bir hastalık haline geleceği günleri düşünürsek, bu ödülü hak ettiklerini söylemek yanlış olmaz.

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
YORUMLAR
02.10.2018

dış mihrakta olsalar adamlar bazılarının aksine kendini düşünmeyip insanlık için çalışıyorlar. Allah razı olsun

02.10.2018

SERMAYE İLAÇ SATMAK İÇİN HASTALIK ÜRETİYOR,DAHA SONRA AYNI SERMAYE İYİLEŞTİRDİN AYAĞIYLA ÖDÜL VERİYOR.

02.10.2018

''Sürekli kendi içerisinde evrim halinde olan kanser ..'' bu cümleyi okuyunca gerçekten bu ilaçlar kökten iyileştirme yaparmı ki diye aklıma takıldı.Şimdi ki bulunan ilaçlar kanser hücrelerini temizlemiş görünsede ileride evrim geçirip,bağışıklık kazanarak tekrar ortaya çıkmaz mı.28 yıllık çalışmanın sonrasında umutlandırıcı bilgiler ama yinede insanın aklına takılıyor.Yıllardır bu hastalık binlerce insanın canını aldı,umarım bu çalışmalar boşa gitmez.

TÜM YORUMLARI OKU (13)