2015-2016 Sezonunda Ankara Devlet Tiyatrolarında Gösterimde Olacak 10 Tiyatro Oyunu

Devlet Tiyatroları 1949 yılında kuruldu. O zamandan bu zamana çeşitli sahnelerde birçok oyun oynandı. 2015-2016 sezonunda gösterimde olan oyunlardan bir kısmı hakkında bilgi vermeye çalıştım. Umarım faydası olur ve ilginizi çekenleri hatta mümkünse hepsini seyretme şansınız olur. Şimdiden iyi seyirler!

1. Yeşilçam

Aşık olduğu film aktrisine ulaşabilmek için kendi filmini çekmeye karar veren Arif, bunun için gereken tecrübe ve paraya sahip değildir. Ancak şansı yaver gider ve çekimlere başlar. Ta ki “film hayallerine postallar giydirene” dek!

İsmiyle müsemma, eski filmlerdeki ruhu hissedeceğiniz bir oyun. Şarkılarla süslenmiş bu güldürüyü zevkle seyredeceğinize eminim.

2. Son Tango

Dönemin Arjantin'inde yaşanan cunta ve baskı döneminde birbirine aşık olan Pedro ve Maria'nın, hayata tutunmak üzere, kendilerinde sakladıkları aidiyet duygularının (aşk ve politik aidiyet) gösterdikleri tüm dirence karşın, ellerinin arasından kayıp gidişini anlatır oyun. Ülkelerinde yaşanan ekonomik işgalin bedelini birlikte öderler... 

Tutkunun dansı derler ya tangoya, bu oyunda hüznü de görüyoruz tangoda. Meğer o da yakışıyormuş bu dansa.

3. Hayvan Çiftliği

Dünyaca ünlü İngiliz yazar George ORWELL’ın çağdaş klasikler arasına girmiş ve bir başyapıt olarak kabul edilen Hayvan Çiftliği adlı romanından uyarlanmış bu oyunda, bir çiftlikte yaşayan hayvanların kendilerini sömüren insanların yönetimini devirmeleri ve eşitlikçi bir düzen kurmaları anlatılır. Ama zamanla hayvanların zeki ve iktidar düşkünü önderleri domuzlar, insanlardan daha baskıcı ve acımasız bir diktatörlük kuracaklardır.

Hikaye çok tanıdık ve hazin. Yer, zaman, kişiler fark etmeden bu döngü durmadan yaşanıyor mu? Birileri geliyor, güçleniyor, eziyor, gidiyor ve başka birileri geliyor... Hikaye kadar bu hikayenin sahne uygulaması da çok başarılı ve takdire şayan.

4. Vanya Dayı

1890’ların Rusya’sı. Çarlık çökmekte. Tarım, eğitim politikaları iflas etmiş. Yoksulluk,  salgınlar almış yürümüş. Doğa insafsızca, bilinçsizce tüketiliyor ve sanayi son kerte zayıf. Bu karanlık tabloda, oranı oldukça düşük olan aydınlar, yarı aydınlar tam bir aymazlık içinde küçük kişisel sorunlarıyla boğuşup, umutsuzluklarını sürdürüyorlar. __Küçük hikayede ve gerçekçi dramda bir ekol yaratan büyük usta Çehov, çiftlikte yaşayan bir ailenin güncel ve önemsiz olaylarla boğuşurken yaşadıkları bunalımları, içine düştükleri komik durumları yansıtarak özelden genele göndermeler yapıp, bu dönemin panoramasını çiziyor.

Çehov severler buraya! Sonya olarak gördüğümüz Zeynep Ekin Öner'in performansı bir harika. Kaçırılmaması gereken oyunlardan derim.

5. Nehir

1980'li yılların başında iki kadının kesişen yolları... __Yakın tarihimizde yaşananlar, bu iki kadının dostlukları çerçevesinde anlatılıyor. 12 Eylül'ün insanlarda yaptığı tahribat, yaratılan korku ortamı ve bu ortamda hissedilen derin çaresizlik...

Bazı dönemlerin ve olayların insanlar üzerinde tamiri zor etkiler bıraktığını görmek canını acıtıyor seyircinin. Yaşamdaki küçük umutlar, mutluluklar, tutunmaya çalışılanlar... Etkileyici ve şaşırtıcı bir oyun.

Grönholm Metodu

İspanyol yazar Jordi Galceran, acımasız iş dünyasının yeniden tanımladığı 'profesyonellik' ve 'fedakârlık' kavramlarını sorgularken, insanların zaaflarının bu mücadeledeki yerini kara bir komedi içinde sunuyor. __Bir akşamüstü, şık bir plaza, büyük bir şirketin satış müdürlüğü pozisyonunun son etabı...

6. Satıcının Ölümü

Willy satıcı idi. Satıcı adamın hayatında dayanacak, temel olacak bir şeyi yoktur. Bir gülümseyişe bakar, bir cilâlı ayakkabıya. Gülümsemesine karşılık gülümsemediler mi işte o vakit dünyanın sonu gelmiştir. Ondan sonra başına iki delik, oldu bitti. Bu adamı kim kabahatli çıkaramaz. Satıcı adam hayal kurmaya mecburdur. Mesleğin icabıdır bu

7. İyiyim

İyiyim, hayatına girmiş erkekler tarafından ablukaya alınmış bir kadının hikayesi. Babası, erkek kardeşi, patronu ve kocası arasında sıkışıp kalmış Ayşe, geçmişte ailece yaşadıkları acı bir olayın izini de üzerinde taşımaktadır. Tüm bu acıların etkisiyle hayatını sürdüren Ayşe büyük bir hata yaparak, gelecek umudunu da yok eder. Ve onun için ‘İyiyim’ sözcüğü gerçek anlamını yitirmiştir artık.

Kadının toplumumuzda yer eden algılar sebebiyle yaşadığı zorlukları bir kez daha hatırlatıyor.

8. Shakespeare Zorda

Oyun, 1600'lü yılların oyuncuları ile günümüz oyuncularını aynı anda gösterir. Elizabeth Dönemi İngilteresinde Globe Tiyatrosu en görkemli çağını yaşamaktadır. Ancak, William Shakespeare'in tek işi oyun yazmak değildir. Kardeşi Judith sahneye çıkan ilk kadın olmak için, Lord Essex kraliçeyi devirmek için, Kempe; Hamlet'e bir soytarı sahnesi yazdırmak için uğraşmaktadır. Shakespeare Zorda'dır çünkü ilk kez kahraman olarak değil, ''canlı'' bir insan olarak sahneye çıkmıştır. Şahane tiratlar kaleme alan yazar, şimdi tüy kalemiyle kendine bir bıyık çizmek için mürekkep aramaktadır.   

9. Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım

Haldun Taner doğmuş, 100 yıl olmuş, doğum yılını, 100 yaşın kutlu oluşunu bir oyunla; 'Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım' ile alkışlıyoruz. Bir hiciv, bir ortaoyunu, bir geleneksel öğreti, bir başyapıt. Türk tiyatrosunun en nadide örneklerinden, yakın tarihimizin en güzel tanıklıklarından bir oyun.

Popüler İçerikler

RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi