20’li Yaşlarımı Yaşıyorum Ama Ne Depresyon Var Ne Olgun Biri Oldum!

20’li yaşlara verilen bu önemi bir türlü anlayamadım zaten. 20’li yaşlarda şu olmalısınız, böyle düşünmelisiniz, şunları başarmalısınız, şunları bitirmiş olmalısınız… E bende hiçbiri yok? Ben ne ara bu kadar düz bir insan oldum yahu, yoksa 20’li yaşları en doğru yaşayan ben miyim… Yok canım daha neler.

Okul bitti, belli bir ücret mukabili, babamın da desteğiyle askerliği aradan çıkardım, işe girdim, çok kazanmıyorum ama ailemden ayrı yaşamam yetiyor, bir sevgili yapmak üzereyim, yani hayatım fena değil gibi. Ama internette şöyle bir gezindiğimde görüyorum ki 20’li yaşların ortasında biri olarak depresyona girmem, içimdeki çocukla çekişmem, özgüvenimin acayip artması, harika bir stüdyo daire tutup her gün başka bir kadınla beraber olmam falan gerekiyor. Ama bakıyorum hiçbiri yok, ben nerede yanlış yapıyorum? Neden depresyona bile girmedim?

Mesela iyi giyinmeyi öğrenmem, spora başlamam, sağlığıma dikkat etmem, para biriktirip ev, araba almam, çevreme uyum sağlayıp, kendime iyi bir eş adayı bulmam lazım. Belki Cevriye son maddeye uyuyor ama gerisi tıss. Gerçi Cevriye isminde bir kız bulmam beni biraz sıkıntıya soktu, ama bu benim sorunum değil, milenyuma girerken çocuğuna hala Cevriye diye isim koyan birinin ciddi problemleri olsa gerek. Ama ne önemi var, Cevriye iyi bir kadın, kariyeri var, okumuş, kültürlü biri. Beni 20’li yaşlarda başarmam gereken onca şey arasında diri tutan tek madde.

Mesela bakıyorum 20’li yaşların ortasındaki kişiler en çok “olmak istediği kişi ile olduğu kişi arasındaki farktan” sıkıntı çekiyormuş. Yahu ben üniversite bitene kadar ne olacağıma dair en ufak bir fikir sahibi değildim ki? Hayır bu beni plansız, düşüncesin, vurdumduymaz biri yapmaz, aksine ülkesinin yaşam koşullarının, şartlarının farkında bir birey yapar. Siz ne zaman orta okulda ne olacağınıza karar verip de üniversite bitip iş bulduğunuzda hayallerinizi gerçekleştiremediğinizi anlayıp depresyona girdiniz? Hele o içindeki çocukla mücadele edip kederlenen tipler yok mu… Dert bulamamışlar şımarıyorlar, resmen şov, başka bir şey değil.

Merak ediyorum, acaba bu ülkede hayallerinin peşinden koşup da onu gerçekleştirebilmiş kaç kişi var? Veya bunu başaramayıp hüzünlere gark olmuş kaç kişi? Yahu kendini sevecek birini bulamadığı için hayatını zehir eden birileri olabilir mi? Siz nerede yaşıyorsunuz? Türk gencinin iki büyük sıkıntısı vardır, 20’li yaşların ortalarına doğru geldiğinde; kadınsa çevrenin “evlen” baskısına göğüs germek, erkekse “askerliği halledip iş bulmak”. Bunların dışında yaşanan her şey, öğretilmiş hüzünlerdir. Mesela başkalarını, aileni, arkadaşlarını hayal kırıklığına uğratmanın getirdiği korku ve buhran hali nedir baylar, bayanlar? Benim dertlerim bitti, bir de çevremi hayal kırıklığına uğratmamak için mi uğraşacağım, bana ne? Evimi ailem mi geçindirecek, arkadaşlarım mı kapatacak kredi borçlarımı nedir?

Ya bir anda üstüne sorumluluk binen insanların bu yükün altında ezilmesi? Bilmiyor muydun bunu? Sürpriz mi oldu büyümen? Hep ailenin yanında kalıp, babandan, annenden harçlık alacağını mı düşünüyordun? Hiç gelmedi mi aklına günün birinde işe girip, büyük bir insan olacağın? Neymiş, zaman su gibi akıyormuş. Uyan efendi uyan, ömrünün sonuna kadar olacak bu, şimdiden bunu düşünüp üzülmeye yer mi arıyorsun? Bir de verilen akıllar var; doğru arkadaşları seç, hedeflerini belirle, hayallerini seç, hobilerini ayarla, hayal ettiğin vücudu yap, sağlıklı ol, kitap oku, dünyayı gez, vs. Bunları ben bilmiyorum sanki, ancak lütfen 3 bin lira maaşla dünyayı nasıl gezeceğimi de söyleyebilir misiniz? İsteyen yapıyor değil mi? İsteyen Finlandiyalı, İsveçli, Alman, Amerikalı arkadaşım, adam zincir restoranda çalışıp yazın Türkiye’ye tatile gelebiliyor, bizimkiler ise Beylikdüzü’ne halasının yanına gidemiyor aylık akbili yoksa.

En çok neye gülüyorum biliyor musunuz, “Bankaya para koyun ve unutun” ve “borçlarınızdan kurtulun ve borçlanmayın” laflarına. Hem borçlarımızdan kurtulacağız, hem de bankaya para koyup unutacağız. Sonra bi tane de Bugatti aldık mı tamamdır, ama villamız varsa. Ya rica ediyorum gerçekçi olalım. Daha öğrenim kredisinin taksitleri bitmemişken, 3-4 kredi kartı ile hayatı zar zor idame ettirirken, aylık akbil kullanırken bu dediklerinizin ne kadar ciddiyeti olabilir?

Demem o ki, 20’li yaşlara bu kadar takılmak manasız. Kaldı ki bitmiyor, bunun 30’ları, ortaş yaş krizleri, 40,50, 60’ları var. Böyle düşünerek ilerlersen… Pardon ilerlemek demişim. Yani 20’li yaşlara geldin diye her gün düşüncelere dalmanın, belirsizlik içinde sürüklenmenin, depresyonun sınırlarında dolaşmanın, her şey için kendini suçlamanın, vs. bir manası yok. Bırak içindeki çocuk ölsün ya da sonsuza dek yaşasın, bir insan bunu düşünerek yas tutar mı yahu? Hala ailesiyle yaşayanlar derin bir üzüntüye gark olurmuş, neden? 25 yıldır yanında yaşadığın insanlarla yaşamak şimdi niye zoruna gidiyor? Bir ev tutayım desen 800 lira, elektrik, su, doğalgaz, 300 lira, yola, yemeğe vereceksin, 700-800 lira… ee maaş bitti. Niye ailenle yaşamak zoruna gidiyor arkadaşım? Ailenle kal, para biriktir, evlen git bu kadar basit. Bin türlü dert edinip üzülmeyi alışkanlık edinmişsiniz siz. Hayat çok basit, basit yaşayın.

Şimdi izninizle kendi ayaklarımın üzerinde durmaya gidiyorum, başaramazsam bir ara sokakta ağlayacağım, beklerim.

Popüler İçerikler

TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Kılıçlı Yemin Etmişlerdi: Kara Harp Okulu Dönem Birincisi Ebru Eroğlu İhraç Talebiyle Disipline Sevk Edildi