Peki Türkiye’nin kamuoyundaki sığınmacı gerilimini düşürmesi için ne yapması gerekiyor? Erdoğan, bu soruyu yanıtlarken “Halkın daha çok bilgilendirilmesi, aydınlatılması gerekiyor. Sığınmacıların entegrasyonu için ciddi bir politika belirlenmeli. Ama ne oldu? Üniversitelerin, bilimadamlarının sığınmacılarla ilgili araştırma yapması bile İçişleri Bakanlığı’nın iznine bağlandı. Halkın sığınmacıları kabul düzeyi tüm endişelere karşın bu kadar yüksekken, siz onların bilgilenmesinin yolunu kesiyorsunuz. Böyle saçma durumlara da son verilmesi gerekiyor” diyor. Murat Erdoğan; hükümetin, sığınmacı konusunu halka daha iyi anlatmak için neler yapacağını merakla beklediklerini de sözlerine ekliyor.
'Türkiye ne yapmalı?'
Türkiye’nin ne yapması gerektiği yönündeki soruyu İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Metin Çorabatır yanıtlarken; “Sığınmacılarla ilgili araştırma yapmayı bakanlık iznine bağlamak çok yanlış. Devletin bu konuda sadece akademisyenlerle değil, sivil toplumla işbirliğini genişletmesi gerekir. Eğer bu işbirliği genişlemezse, Türkiye’nin Batılı ülkelerden yardım alması çok zor” diyor.
20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’ne dünyanın büyük bir ‘ayıp’la girdiğini belirten Çorabatır, “Milyonlarca insan, dünyanın gözü önünde yaşam savaşı veriyor. Ve onlar için yapılacak o kadar çok şey varken, neredeyse hiçbir şey yapılmıyor. Tüm dünyanın bu konuda kendine gelmesinin zamanı geldi de, geçiyor. Uluslararası bir hareketlenmenin başlaması şart” uyarısında bulunuyor.
Dünyanın mülteci sorununa gözünü açması için medyanın da büyük rol üstlenmesi gerektiğinin altını çizen Çorabatır, “Sığınmacılar özellikle Türk medyasında bir yandan zavallı, güçsüz, problemli ve yoksul, diğer yandan kaçak, suçlu, hırsız, katil, tecavüzcü olarak işleniyor. Medyanın bu karmaşık söylemi kamuoyu algısına da yansıyor” yakınmasında bulunuyor. Çorabatır, Türk medyasının ‘ilgisiz’ diye tanımlanan bu tutumunun mutlaka değişmesi gerektiğini söylüyor ve derin analizlere ihtiyaç olduğuna vurgu
Kaynak: Al Jazeera ve Hilal Köylü | Deutsche Welle