Hayalgücüyle çiğnendiğinde sanat eserine dönüşen sakızlar.İtalyan sanatçı Maurizo Savinni çiğnenmiş sakızları gerçekçi heykellere dönüştürüyor. Balonlu sakızları tercih eden sanatçı heykellerini formaldehitle sabitliyor. Bu çamaşır çitileyen sakız adam heykeli 60 bin dolara alıcı bulmuş.Savinni'nin takım elbiseli, kravatlı, sakız karakterlerinde nedense hep bir çiğnenmişlik hissi var. Sanatçı sistemin dişlilerinin arasında çiğnenen fakat bitip tükenmeyen bir sınıfın hikayesini anlatıyor.Jamie Maraccini en ünlü sakız sanatçılarından. Çiğnenmiş sakızla adım adım oluşturduğu geometrik formlar gözler önüne seriliyor.Maraccini'nin bir sakız heykeli. Bu heykel için arkadaşlarıyla tam 3177 parça sakız çiğnemiş. Sanatçı annesinin sık sık 'Oğlum noolur başka bir malzemeyle çalış' dediğini aktarıyor.Aynı sanatçının bir alçak kabartması... Sakızın tuvalde et yiyen bitkiye dönüşmesi, son derece özdönüşümsel bir anlatı. Adım adım izliyoruz.New Yorklu sanatçı Dan Colllen,bu sakızlı soyutlamasında, arkadaşlarının çiğnenmiş sakızlarını alıp tuvale enerjik ve rastlantısal gibi görünen formlarda yapıştırıyor. Eseri paylaşım ve dostluk kavramlarını işliyor.İngiliz Adam McEwen ise eserlerinde kullanacağı sakızları bir performans sanatı çerçevesinde çiğnemelerii için insanlara ödeme yapmış. Sakızı da tuvale daha kavramsal bir yaklaşımla yapıştıran sanatçı yaşanmışlığa ve tükenmişliğe gönderme yapıyor.Londra'lı sanatçı Ben Wilson tuval olarak çiğnenmiş, yere atılmış, basılmış ve iyice ezilmiş sakızları tercih ediyor.Wilson'un tualleri çok küçük boyutta olsa da sanatçı incecik fırçaları ve akrilik boyalarıyla harikalar yaratıyor.Wilson'un taşyapıt Stonhenge'i küçücük sakıza çizerek sakızyapıt 'gumhenge' ismini vermesi de takdire şayan.Frankfurt'lu sanatçı Simone Decker 'Venedik'te Çiğneyiş' isimli enstalasyon serisinde kullandığı sakızlar gerçek.Decker, objektifin önüne özenle yerleştirdiği sakızları fotoğraflarken bizi görsel ilüzyonlara maruz bırakıyor.Simon Decker 1999 yılındaki bu enstelasyonu ile şehirerde sakız heykellerin olabilirliğini de göstermek istemiş.Sakızı çiğnenmemiş olarak da sanata dönüştürenler var. Jérémy Laffon, özellikle naneli sakızlarla yaptığı mimari konstrüksüyonlarla tanınyor.Sanatçı eserlerini sergilerken ısıyı yavaş yavaş arttırıp, onların eriyip yıkılmalarına izin veriyor. Belki de dünyanın gelip geçiciliğinde hiç bir şeyin tamamen yitip gitmediğini, sadece form değiştirdiğini gösteriyor.Noriko Yamaguchi de sakızı çiğnemeyip sanata malzeme yapan bir sanatçı. Eserlerinde sakızın futursitik bir öğe gibi görünmesini sağlıyor.Yamaguchi'nin karakterleri sakızdan doğarak, gelenek, toplum kültür ve teknolojiyle lişkiye geçiyor.Dünyada birkaç örneği olan sakızla kaplı evler ve geçitler, sakızı ilk yapıştıranın bilinmediği ama toplu bir ayin gibi çiğneme duvarlarına dönüştürülen yerler.California'daki sakız geçidinin duvarlarına 2.Dünya Savaşı yıllarından beri sakız yapıştırlılmaktaymış. Kollektif çabayla oluşturulan eserlerDouglas Coupland'ın Vancouver sanat galerisine yerleştirdiği heykelini ete kemiğe büründürmek için sanatseverlere bir çağrı yapmış: Bana sakızınızı yapıştırın. Sanatseverler de durur mu, yapıştırıvermişler sakızı.Çiğnediğimiz sakıza dikkatli bakınca Rodin'in 'Sonsuz Bahar' heykelini görebiliriz. Kim bilir belki hayal gücümüze ket vurmazsak biz de sakızdan harikalar yaratabiliriz.