"2 Bin 800 Dolardı Nereden Nereye?" Denmişti: 1999'dan Günümüze Milli Gelir Hesaplaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem bölgesiyle ve seçimlerle ilgili önemli açıklamalarda bulunduğu Kabine Toplantısının ardından yaptığı konuşmada, 99 depremi dönemi ve bugünü karşılaştırdığı milli gelir seviyelerine baktık. Kişi başına düşen milli gelirin artışında Türkiye'nin büyümesi, olması gerektiği söylenen seviyeler ve daha nicesi...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün (6 Mart 2023) Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamalarda deprem bölgesine yapılacak yardımlar ve yeniden inşa sürecinden bahsetti. Bu süreçlerden bahsederken, 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi ile 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremleri karşılaştırarak milli gelir seviyelerindeki değişime değindi.

Erdoğan, konuşmasında, 'Türkiye 1999 depremini yaşadığında kişi başına, bakın burası çok önemli, kişi başına bizim millî gelirimiz neydi biliyor musunuz?' diyerek, açıkladı: 2 bin 800 dolar. Sözlerinin devamında ise bugünlerden bahsede Cumhurbaşkanı, 'Şimdi elhamdülillah 10 bin doları aştık; nereden nereye. Bu neyle oldu? İstikrar ve güvenle oldu. Kendimize inandık, azmettik. Peki, bu yeter mi? Hayır, bu da yetmez. Bizim bunu bir defa 15-20 buralara çıkarmamız gerekiyor ve bunu da inşallah önümüzdeki dönem de çıkaracağız, ama bunu istikrar ve güven ikliminden aldığımız güçle yapacağız' ifadelerini kullandı. Kaynak: TCCB

Erdoğan'ın açıklamalarının detayları burada👇

Erdoğan'dan Kabine Toplantısı Sonrası Açıklama: "10 Mart'ta Seçim Kararı Alacağız"

Türkiye'nin yıllar içinde milli geliri ve kişi başına düşen gelirindeki yükselişlere biz de yakından bakalım o halde.

Öncelikle tanımlarını yapalım bu kavramların; 'Milli Gelir' deyince aklımıza kısaca bir ülke sınırları içinde üretilen tüketilen değerler anlaşılıyor. Bunun nüfusa bölünmesi de kişi başına düşen milli geliri gösteriyor.

TÜİK 2022 yılı verilerini geçen günlerde açıkladı. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) yüzde 5,6 artarak, üretim yöntemine göre cari fiyatlarla da 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 107,0 oranında artarak 15 trilyon 6 milyar 574 milyon TL olurken, kişi başına GSYH cari fiyatlarla 176 bin 589 TL, ABD doları cinsinden 10 bin 655 olarak hesaplandı.

Erdoğan'ın açıkladığı 1999 yılı kişi başına düşen gelir hesaplaması ise Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerinde 2 bin 800 dolar olarak görünmüyor.

Önce sayıların görüntülerini verelim dileyenler için de dosya kaynak linki burada: SBB

Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerinde 1999'da kişi başına GSYH 4 bin 3 dolar olarak görülüyor. Grafikle gösterimi de burada👇.

SBB ve TÜİK verilerinden derlenen bu grafikte Türkiye'nin kişi başı geliri mavi çubuklarda TL, turuncu çizgide de dolar bazında hesaplanıyor. Bu veri, Türkiye'nin GSYH'si üzerinden hesaplanıyor. 2021 yılı sonlarında uygulanmaya başlayan ve 'Türkiye Ekonomi Modeli' olarak adlandırılan modelde 'büyüme odaklı' bir politika izlediğimiz ve bunu enflasyona rağmen yaptığımızı biliyoruz. O halde bu verilerin anlam kazanması adına büyüme ve paylaşım kısmına da bakmamız gerekiyor.

İlk olarak IMF'in Dünya, Gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye, GSYH verilerinde 1999'dan bu yana görülen seyre bakıyoruz. Türkiye, mavi çizgi. 👇

www.imf.org

Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal geçen günlerde GSYH verilerine dair detaylı bir tablo hazırlamıştı. Sayıları sevmeyenler için kısaca tablonun ana fikrini anlatalım.

twitter.com

Türkiye'nin büyüme odaklı ekonomisinde amacına ulaştığını yani büyüdüğünü görebiliyoruz. 'Ama' küresel ortamda zaten bir büyüme trendiyle desteklendiğini aslen de dünyadaki büyümenin gerisinde kalarak yeterli pay alamadığını anlıyoruz. Mealen: 'Ekonomik bağlamda suyun üzerinde hareketsiz kalsak dahi batmıyoruz.' Bu büyüme trendi tüm trendin içinde başarı hikayesi yazmıyor.

Gelir dağılımı ile de konuyu bağlayalım. Dünya Bankası verilerine göre, 1990'lar ve 2000'li (2019'a kadar) yıllarda Türkiye'de Gini Endeksi ölçümlerinde gelir dağılımı görülüyor.

data.worldbank.org

Gini katsayısı, Gini endeksi veya Gini oranı olarak anılan hesaplama bir ülkede ya da bölgede, gelir eşitsizliğini istatistiksel olarak ölçer. Yani en zenginlerle en fakirler arasındaki farktır. Gini katsayısı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitlik, 1'e yaklaştıkça bozulmayı ifade ederken, Gini endeksi de bunun 100 ile ifade edilen şeklidir ve düşmesi iyi bir şeydir. Türkiye'nin kişi başı gelirinin yüksek olduğu ya da büyümesinin iyi olduğu yıllarda bu katsayının yükseldiği de görülürken, gelir adaleti sağlanmadan gerçekleşen büyümenin kalkınma olmadığı da anlaşılır.

Deprem felaketlerinde yitirilen canların karşılaştırması yapılamayacağı gibi, 24 yıl arayla gerçekleşen felaketlerde yıkım boyut ya da oranlarının çok farklı olmaması ise gelir dağılımı kadar sorgulanabilir bir durum olarak görülüyor.

Siz ne dersiniz? Yorumlarda buluşalım.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

TOKİ'nin Deprem Konutlarında Ödeme Planı ve Maliyet Hesaplamaları
Küçük Kıyametin Üzerinden 24 Yıl Geçmişti: 17 Ağustos 1999'dan Hiç mi Ders Almadık?
Mahfi Eğilmez Hesapladı: Depremler Enflasyonu Nasıl Etkileyecek?
Deprem Bölgesine Yapılacak Evlerin Sayısı Belli Oldu: Hangi Şehirde Ne Kadar Ev Yıkıldı?

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!