İki ülkenin uzun düşmancıl geçmişine rağmen bugün oldukça dostane olduklarını fark etmişsinizdir.
1941 yılında Japonya'nın Pearl Harbor'ı bombalaması üzerine bütün Amerika halkı şok olmuştu ve yaklaşık dört yıl sonra ABD, Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine iki yıkıcı atom bombası atarak savaşı sonlandırdı ve Japonya'yı 7 yıl sürecek bir reform sürecine dahil etti. Peki, bütün bunlar sonucu Japonya ve Amerika nasıl bugünkü hallerini aldı?
Amerikalılar 1. Dünya Savaşı'ndan büyük dersler almışlardı. Özellikle Almanya'nın savaş sonrası borçlar batağına düşmesi ve olayların 2. Dünya Savaşı'na olan etkileri Amerika'nın Japonyaya olan yaklaşımını oldukça etkilemişti.
Atom bombalarının ardından harap olmuş Japonya'da oluşabilecek bir kıtlık tehlikesinden korkan Amerika, olası huzursuzluğu önlemek için Japonya'ya yiyecek desteğinde bulundular. Ayrıca İmparator Hirohito'yu savaş suçlarından yargılamak yerine daha stratejik bir seçim ile tahta kalmasına izin vererek savaş sırasında militarist güçler tarafından kandırıldığına dair bir senaryo oluşturuldu.
Japonya'nın ve halkının öz saygı ve özgüven kaybı yaşamaması için yenildikleri değil barışı tercih edildikleri ülke boyunca yayınlandı. Ayrıca Amerika, Japonya'daki yeni değişimleri benimsemeleri için yerel yetkilileri ve vatandaşları öngörülen reformların uygulanmasında mümkün olduğunca inisiyatif almaya teşvik etti. Japonlar başta düşmancıl yaklaşsa da 7 yıl süren bu uzun süreçte insancıl bir şekilde yaklaşılması uzun süren bir güven ilişkisi kurulmasında etkili oldu.
Savaştan önce Amerika'ya göç etmiş Japonların evlatları olan Nisei'ler Japonya'nın bu değişiminde oldukça yardımcı oldu. Özellikle İngilizce konuşmanın yanı sıra Japonca da konuşabilen Niseilere Kibei adı verilirdi ve Kibeiler, bu süreçte en büyük yardımı sağlamıştı.
Kibeiler, ülkenin tarihi, sosyopolitik, kültürel, dini, ekonomik, eğitimsel ve pratik normlarını derinden anlayabildikleri için oldukça değerliydi. Belgelerin, haritaların oluşturulmasında ve Japonyalılar ve Amerikalılar arasında derin bir bağın kurulmasında özellikle yardımcı oldular.
Yaklaşık 103 Makale içeren yeni anayasa, 3 Mayıs 1947'de yürürlüğe girdi. Bu anayasa toprak reformu, kadınların oy hakkı, ifade özgürlüğü, din, işçi sendikaları ve ABD tarzı eğitim sistemlerinin kurulması gibi birçok maddeyi kapsıyordu.
Bu maddede 'Adalet ve düzene dayalı uluslararası bir barışı içtenlikle arzulayan Japon halkı, ulusun egemen bir hakkı olarak savaştan ve uluslararası anlaşmazlıkları çözme aracı olarak tehdit veya güç kullanımından sonsuza dek vazgeçiyor. [Bu] amacı gerçekleştirmek için kara, deniz ve hava kuvvetleri ile diğer savaş potansiyeli olan birimler asla korunmayacaktır. Devletin savaşma hakkı tanınmayacaktır.” şeklinde yazıyor.
Bütün bu süreçler ve atılan adımlar Japonya'nın Amerika ile olan bugünkü iyi ilişkisinin sebepleri arasında.
Nasıl oluyor da Almanya tüm dünya tarafından dışlanmıyor? Zamanın sonuna kadar birbirini boğazlayacak değiller ya.