Bu dönemde AKP Hükümetinin iki önemli stratejik ihmali olduğunu düşünüyorum. Birincisi Türk Lirası’nın 2001 krizinden sonra değerinin çok yükselmesine izin verdi. Türk Lirası 2001 krizi ardında 2008 yılına kadar reel olarak iki kat değerlenmişti.
İkincisi ise Türkiye’yi orta gelir tuzağından kurtaracak siyasaları, özellikle beşeri sermayeyi geliştirecek uzun vadeli projeleri tamamen ihmal etti. Bu ihmal, Türkiye’nin kaliteli bir büyümeyi yakalamasına engel oldu.
Türk Lirası’nın aşırı değerlenmesi, doğrudan yabancı sermayenin azalması ve özelleştirme gelirlerinin düşmesi ile 1994 ve 2001 dönemi öncesine benzer bir durum ortaya çıktı. 2008 ABD mali krizinin ardından AKP’nin bocaladığını ve ekonomik büyümenin yavaşladığını görüyoruz. 2010’dan sonra Türk Lirası sürekli reel devalüasyona girdi ve enflasyon arttı.
Başkanlık rejimine geçildikten sonra ekonomi adeta kademeli bir enflasyon- kur kısır döngüsüne saplandı. Tamamen siyasi hedeflere kitlenip, ekonominin kurallarını yok sayarak yönetme eğiliminin maliyeti çok yüksek oldu.
AKP iktidarı da 1950’den beri devam eden Türkiye’nin yapısal problemini çözemedi. Düşük tasarruf olan ülkelerde, yabancı sermaye ile yüksek büyüme hızını yakalamanın yarattığı sorunlardan geç de olsa kurtulamadı.