1976 yılında keşfedilen bir Cupriavidus Metallidurans isimli bir bakterinin, zehirli metalik bileşikleri adeta yutuyor, belli bir süreçten sonra da altın olarak vücudundan atıyor. Detayları merak ediyorsanız sizleri şöyle alalım... 👇
1976 yılında keşfedilen bir Cupriavidus Metallidurans isimli bir bakterinin, zehirli metalik bileşikleri adeta yutuyor, belli bir süreçten sonra da altın olarak vücudundan atıyor. Detayları merak ediyorsanız sizleri şöyle alalım... 👇
Yani çözülebilir, tepkimeye uğrar ve yer çekimine maruz kalır. Tüm bu süreçte de mikroplar çok önemli bir rol oynar. Hatta bilim insanları bu süreçte altının ölümcül derecede zehirli bileşiklere maruz kaldığının da altını çiziyor.
Michigan Eyalet Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Moleküler Genetik Bölümü'nden Prof. Kazım Kashefi ile Doç. Dr. Adam Brown, 'Cupriavidus metallidurans' bakteriler ile doğada bulunan zehirli bir kimyasal sıvı olan ve hiçbir maddi değeri olmayan altın klorürü bir araya getirdi.
İşte bu sayede de ortaya 'saf altın' diyebileceğimiz element ortaya çıkıyor. Metallidurans bakterileri, siyanür ve klor gibi toksik ağır metalleri bünyesinden çıkarırken zehirli kimyasallar kullanmıyor fakat vücudundan altını 'rafine ederek' çıkartıyor.
Her ne kadar kulağa hoş gelse de bu bakterilerin ürettiği saf altını işlemek çok ama çok zehirli bir ortamı da beraberinde getirecektir.
Tarihçiler, bu tür olasılıkları daha iyi anlamak için bu bakteriden bahsedilen herhangi bir metin ya da yazıt bulabilmek için tarihi metinleri gözden geçirmeye çalışıyorlar.
Aman AKP'li vekiller ve müteahhitler duymasın
Yalan haber
Kanım ısındı bakteriye, kalacal yer bulamıyosa bu kıṣ günü, benim salonda yer bol, hem en kralından metalde toplarım yemesi için, kira falan da almam.