1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın 49. Yılında Harekatın Perde Arkasını Derledik

Türkiye Cumhuriyeti, 100 yıllık geçmişinde Kore ve Bosna'ya asker göndermiş olup Suriye ve Irak'ta sınır ötesi operasyonlar yapsa da, yalnızca bir kere farklı bir ülkede topyekun savaşa girişti. Kıbrıs'ta Kıbrıs Türklerine yönelik cinayet, asimilasyon, katliam ve etnik temizlik girişimlerine karşı 20 Temmuz 1974'te Türkiye Ada'ya müdahale etti. 'Ayşe Tatile Çıksın' parolasıyla girişilen harekatın sonunda Türklerin yoğun olarak yaşadığı Ada'nın Kuzey'i kontrol altına alındı. 

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 49. yılında asırlık bir problem haline gelen Kıbrıs meselesini derinlemesine inceleyip harekatın perde arkasını sizler için derledik.

Doğu Akdeniz'de bir Ada Kıbrıs. Yüzlerce yıldır Akdeniz'de hakimiyetini korumak isteyen medeniyetlerin kendi kontrolünde tutmak istedikleri son derece stratejik bir bölge.

Osmanlı İmparatorluğu, 1571 yılında Ada'yı fethederek kendi topraklarına kattı. Bu tarihten itibaren de Ada'da Osmanlı Dönemi başladı. İmparatorluk, Ada'yı fethettikten sonra buraya Anadolu'dan Türk aileleri iskan ettirdi. Günümüzde Kıbrıs Türkleri olarak ifade edilen halkın kökenleri, Osmanlı'nın Kıbrıs'a yerleştirdiği Türklere dayanmaktadır. Türkler ve Rumlar'ın uzun yıllar birlikte yaşadığı Osmanlı döneminin sonunda 1878'de Ada Büyük Britanya'ya kiralandı.

1923'te imzalanan Lozan Antlaşması sonrası Türkiye, Kıbrıs Adası üstündeki tüm haklarını Büyük Britanya'ya devrettiğini kabul etti.

Bu antlaşma sonucu Ada'da yaşayan Kıbrıs Türkleri de Büyük Britanya vatandaşı olarak yaşamlarına devam etti. Ancak Ada'da yaşayan Rumların, 'Enosis' adını verdikleri bir ideoloji ile Ada'yı Yunanistan'a bağlamak istemeleri işin rengini değiştirdi. Ada'da Rum milisler silahlanarak Türk köylerine saldırmaya başladılar. Türkler de buna karşılık olarak Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kurarak Rumların saldırılarına karşı Ada'daki Türkleri korumaya çalıştılar. 1950'li yıllardan itibaren Ada'da çatışmalar hız kazandı. Yaşananlar Türkiye'de de büyük tepkilerle karşılandı.

Kıbrıs'ta Enosis'i yani Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını savunan milliyetçi Rumlar, Türkleri bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için önlerindeki engel olarak görüyorlardı. Onlara göre, Ada'daki Türk nüfusu ne kadar azalırsa Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması o kadar kolaylaşırdı.

Rumlar, Ada'nın asli unsuru ve sahibi olarak kendilerini görüyor, Ada'daki Türkleri ise dini bir azınlık olarak tanımlıyorlardı. Türkiye ise bu tezlere şiddetle karşı çıkıyor, 1959-60 Zurih Antlaşmasına göre Türklerin Ada'nın iki asli unsurundan birisi olduğunu savunuyorlardı. 1960'lı yıllar geldiğinde Ada'daki çatışma ortamı iyiden iyiye arttı. Rumlar sistematik bir şekilde Türkleri yok etme planlarına giriştiler. 1963 Noel'inde Kanlı Noel olarak adlandırılan katliamlar yaşandı. Türkiye, Ada'ya askeri müdahaleyi ilk olarak bu yıllarda gündemine aldı.

15 Temmuz 1974'te Ada'da Enosis yanlısı milliyetçi Rumlar, darbe yaparak yönetimi ele geçirdi. Bunun anlamı çok açıktı. Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması için Ada'daki tek engel olarak kalan Türkler ortadan kaldırılacaktı. Bunun için harekete geçtiler.

Türkiye ise yaşananlara daha fazla seyirci kalamazdı. Kıbrıs'ta darbe yapıldığı haberi Ankara'ya ulaştığında Milli Güvenlik Kurulu olağanüstü toplandı. Ada'da yaşayan on binlerce Türk'ün hayatı tehlikedeydi. Türkiye'nin ise Ada'da yaşayan Türk nüfustan dolayı antlaşmalara dayanan 'Garantör Devlet' sıfatı bulunuyordu. 20 Temmuz tarihi geldiğinde harekat emri verildi ve Türk paraşütçüler Kıbrıs semalarında gözüktü.

Türkiye'de o tarihte CHP ile MSP koalisyonu vardı. Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı ise Necmettin Erbakan'dı. Her iki lider de harekat konusunda uzlaştılar.

Başbakan Bülent Ecevit, 20 Temmuz 1974'te saat 06:10'da tarihe geçen şu konuşmasını yaptı: 

'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a indirme ve çıkarma harekatı başlamış bulunuyor. Allah hayırlı uğurlu etsin. Bu şekilde insanlığı büyük bir hizmette bulunacağımıza inanıyoruz. Biz savaş için değil barış için Ada'ya gidiyoruz. Yalnız Türklere değil Rumlara da barış götürmek istiyoruz. Ümit ediyoruz ki birliklerimize ateş açılmaz ve kanlı çatışmalara yol açılmaz'

Türk paraşütçüler ve çıkartma birlikleri kısa zaman içinde Girne'ye yerleşti. Ancak Kıbrıs içlerine hareket etmedikleri için güvenliği tam anlamıyla sağlayamadılar.

Yaşanan gelişmeler üzerine Türkiye, Yunanistan ve İngiltere, Cenevre'de bir araya gelerek Kıbrıs'ta anayasal bir çözüm için çalışmaya başladı. Bu dönemde Ada'da bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri, ilerleyişini durdurdu. Cenevre'de ise görüşmeler tıkandı ve anlaşma zemini oluşmadı. Ada'da mahsur kalan ve kuşatma altındaki Türklerin hayatı yine tehlikeye girince ikinci harekatın emri verildi.

Cenevre'de bulunan Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit'i arayarak "Ayşe Tatile Çıksın" dedi.

Bu ifade Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ikinci harekata başlaması anlamına geliyordu. Turan Güneş'in kızı olan Ayşe, Bülent Ecevit ile Turan Güneş arasındaki bir parolaydı.

14 Ağustos 1974 sabahı Türk birlikleri yeniden harekete geçtiler. Harekatın üçüncü günü Ada topraklarının %38'lik bölümü kurtarıldı ve Lefkoşa-Lefke hattı temizlenmiş oldu. Böylece Kıbrıs'ın günümüzdeki sınırları da ortaya çıktı.

Kıbrıs Barış Harekatı sonucu Türki Silahlı Kuvvetleri 498 şehit verdi. Kıbrıs Türkleri arasından ise 70 mücahit yaşamını yitirdi. Harekat sonrası Türkiye uzun yıllar ambargo altında yaşamak zorunda kaldı.

1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti, 1983 yılında da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ancak KKTC, Dünyada Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmadığı için Türkiye'ye bağımlı bir profile dönüştü. Günümüzde Ada'nın güneyinde bulunan Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla uluslararası otoriteler tarafından meşru devlet olarak kabul ediliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise Türkiye'nin hakimiyeti altındaki bölge olarak değerlendiriliyor.

İlgini çekebilir...

50. Yılında Unutulmayan Müdahale 'Kıbrıs Barış Harekatı'nın Önemi ve Sonuçları

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!