Futbol, izleyicilere çok farklı bir seyir zevki sunarken aynı zamanda hem izleyicilerin hem de kadronun hayallerine farklı dokunuşlar yaptı.
Futbolun bu denli hayatımıza etkisi olduğunu bizlere her fırsatta gösteren en önemli etkinliklerden biri de Dünya Kupası biliyorsunuz. Peki 1930 yılından bu yana düzenlenen bu etkinlikte neler yaşandı, gelin birlikte bakalım...
İngiltere Almanya'ya 4-1 yenildiği zaman direktör Mauricio Espinosa ve hakem Jorge Larrionda birçok kez haksız bulunmuştu. Frank Lampard'un uzun menzilli şutu beklendiği gibi olmayınca tüm stadyum ayaklanmış ve yer yerinde oynamıştı. Bununla birlikte, Lampard'ın golü geçersiz sayılmıştı ve 2-2 berabere bitmesi gereken bir maçta İngiltere mücadeleden çekilmişti.
FIFA ve futbolun diğer yönetim organlarından gelen baskılar, Katar'ı yabancı taraftarları daha rahat ettirmek için turnuvadan önce birçok konuda düzenleme yapmaya ve gevşemeye zorlamıştı. Güvenlik önlemleri azami düzeyde olacak ve Katar hükümeti, çoğunlukla Asya ve Afrika'nın diğer bölgelerinden gelen göçmenlerden oluşan işçiler için standartlarını iyileştirmezse, dünyanın dört bir yanındaki işçi sendikaları turnuvayı boykot etmekle tehdit etmişti.
Birçok kişi, bölgede hem siyasi hem de sosyal olarak uzun süreli bir değişimin fitilinin ateşleneceğini de umuyor; bu nedenle de, eğer aksi bir olay yaşanırsa, bu turnuvanın her açıdan büyük bir hata olabileceğini öngörüyordu.
Tüm zamanların en popüler, samimi ve hevesli oyuncusu Diego Armando Maradona'nın büyüsü olmadan futbol camiası günümüzdeki gibi olmazdı. Camiada yaptığı her şeyi durumu iyi olmayan çocuklar için yaptı. Maradona, yüzünde benzersiz bir sevinç ve ruhunda sonsuz bir ateşle, herkese futbolun nasıl oynanacağını ve futbol tutkusunu nasıl yaşayacağını anlattı.
Arjantin ile İngiltere, Falkland Savaşı'ndan sadece 4 yıl sonra 1986 Dünya Kupası çeyrek finalinde birbirlerine rakip oldu. Arjantin yarı finale 2-1'lik galibiyetle çıkarken Diego Maradona'nın rakip filelere yolladığı bir gol belki de yüzyıllar boyunca unutulmayacaktı.
Asif Kapadia'nın yönetmenliğini yaptığı belgeselde bu konuya dair açıklama yapan Maradona, golden 4 yıl önceki Falkland Savaşı'nı hatırlatmış ve bu golün sembolik bir intikam olduğunu dile getirmişti. Arjantinli efsane, o dönem İngilizlerin 'Tanrı bize yardım elini uzattı' deyimini sık sık kullandığını belirtmişti.
13 Temmuz 1930'da Fransa, Meksika'yı 4-1 yendi ve Amerika Birleşik Devletleri, ev sahibi şehir Montevideo, Uruguay'da aynı anda oynanan ilk Dünya Kupası futbol maçlarında Belçika'yı 3-0 yendi. Dünya Kupası o zamandan beri dünyanın en çok izlenen spor etkinliği haline geldi.
FIFA Başkanı Jules Rimet, 1930'da uluslararası bir turnuva düzenlenmesine yardımcı oldu. Avrupa'daki buhran nedeniyle, geri döndüklerinde kariyerlerine zarar geleceklerinden korkan birçok Avrupalı oyuncu, turnuvaya katılamadı ya da katılmak istemedi. Sonuç olarak, üç kez Olimpiyat altın madalyası kazanan İngiltere; İtalya, İspanya, Almanya ve Hollanda da dahil olmak üzere en başarılı Avrupa takımlarından bazıları ilk Dünya Kupası'nda yer almadı.
Turnuvaya girerken, Uruguay ve Arjantin güçlü takımlardandı, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri de rekabetçi taraflarda yer aldı. İlk turda, Fransız Lucien Laurent ilk Dünya Kupası golünü attı. İkinci maçında Fransa, hakemlerin oyunu altı dakika erken bitirmesiyle ilgili tartışmalar nedeniyle Arjantin'e karşı 1-0 kaybetti.
Yine de, yarı final sıralaması bugüne kadarki en iyi ABD Dünya Kupası finişiydi. 30 Temmuz 1930'da düzenlenen ilk Dünya Kupası finalinde, Uruguay'ın 1928 Olimpiyat altın madalya maçının rövanşında Arjantin'i 4-2 yendiği maçta 93.000 seyirci izledi. Uruguay, 1950'de Rio de Janeiro'da Brezilya'yı 2-1 yenerek ikinci Dünya Kupası'nı kazandı.
Bakalım bu sene Dünya Kupası tarihine geçecek ne gibi olaylar yaşanacak... Yorumlarda buluşalım!