Şu konuda da Atatürk gibi olmayı düşünecek miyiz, yoksa iki yüzlü olmayı mı seçelim? Atatürk'ün 1930'da Türk Tarih Kurumu'nun kuruluşuna öncülük ettiği toplantıların ardından Çankaya Köşkü'nde Darülfünun profesörleri ve öğretmenlerle bir araya geldiği çay davetindeki sohbetten alıntı: Kılıç Ali'nin "Atatürk'ün Hususiyetleri" kitabında aktardığına göre, Atatürk o sohbette öğretmenlerin sorularını yanıtladı. Bir öğretmenin "Paşam! Din lüzumlu bir şey midir? Hilafetin kaldırılması iyi mi olmuştur?" sorusuna Atatürk, "Evet, din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler menfur kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlar. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir."
Devamı: "Hilafete gelince: İşin garibi bazı arkadaşlardan bilhassa hariçten bana hilafet teklifleri vaki olmuştur. 'Siz halife olunuz' demişlerdi. Ben bu tekliflere daima gülerek cevap verdim. Hilafet lüzumsuz ve hatta zararlı bir müessese haline gelmişti." | Atatürk diyor ki 'Hilafet lüzumsuz ve hatta zararlı bir müessese haline gelmişti', yani Atatürk'e göre hilafet, önceleri lüzumsuz ve zararlı değildi, fakat bozundurmalar sebebi ile o hale geldi. Bozulmamış bir hilafet anlayışı 'lüzumlu ve zararsızdır' Atatürk'e göre. Atatürk'ün bu düşüncelerine katılma cesaretini gösterebilecek miyiz? Yoksa Atatürk'ün fikirlerini ezip geçmeye çalışarak "Biz daha doğrusunu biliyoruz, din ve hilafet lüzumsuzdur" mu diyelim? | Okumak isteyenler için PDF dosyası şu adreste, kaynaksız konuşmak yakışmaz: rb.gy/jbth4x | Bu yorumda aktarılan konu sayfa 137'de.
Şu konuda da Atatürk gibi olmayı düşünecek miyiz, yoksa iki yüzlü olmayı mı seçelim? Atatürk'ün 1930'da Türk Tarih Kurumu'nun kuruluşuna öncülük ettiği toplantıların ardından Çankaya Köşkü'nde Darülfünun profesörleri ve öğretmenlerle bir araya geldiği çay davetindeki sohbetten alıntı: Kılıç Ali'nin "Atatürk'ün Hususiyetleri" kitabında aktardığına göre, Atatürk o sohbette öğretmenlerin sorularını yanıtladı. Bir öğretmenin "Paşam! Din lüzumlu bir şey midir? Hilafetin kaldırılması iyi mi olmuştur?" sorusuna Atatürk, "Evet, din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler menfur kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlar. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir."
Atam ve Misak-ı Milli sağlam Loot yapmış
İşte zafer böyle kazanılır tarih böyle yazılır dostlar