Ne tarz bir diplomasi istersiniz? Gazi'de hepsi var çünkü!
Kaynak: New York Times
Ne tarz bir diplomasi istersiniz? Gazi'de hepsi var çünkü!
Kaynak: New York Times
1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı'ya karşı savaşan Ermeniler'in bir kısmı, 'Büyük Ermenistan' hayaliyle Anadolu'yu işgal ederler. Ancak hiç hesap etmedikleri bir şey olur ve 1917 Ekim Devrimi ile birlikte Çarlık Rusya'sı yerini Sovyetler'e bırakır.
Ermeniler, Batılı devletlerden yardım isteyerek, Rusya'nın boşalttığı yerlerde Osmanlı'ya karşı savaşabileceklerini beyan ederler. Bunun sonucunda ise İngiltere, Ermenilerin isteklerini kabul eder ve hem para hem de silah yardımı yapar.
Ancak Ermenilerin yayılmasına son vermek adına 20 Eylül 1920'de TBMM Hükumeti Kazım Karabekir'i tam yetki ile Doğu Cephesi Komutanı olarak atar ve ondan Doğu cephesini kapatmasını ister. Ve 28 Eylül'de başlayan harekat 30 Ekim'de nihayete erer.
Bunun üzerine ateşkes görüşmeleri başlar. Ancak Ermeniler, Türk tarafının isteklerini kabul etmez ve yeniden çatışma başlar. Yalnızca 11 gün sonra ise Ermeni tarafı mağlubiyeti kabul ederek Türklerin bütün isteklerini kayıtsız şartsız kabul eder.
Ayrıca buradaki silahlar ve askerler Batı'ya sevk edilirken Ermeni cephaneleri de Türklerin eline geçer. Bu cephanelerden bir kısmı da İngilizlere aittir. Mevcut silahlar Türklere karşı direnmeleri için İngilizler tarafından Ermenilere verilen silahlardır.
'Ermeniler'e verdiğiniz 40 bin silah ve mühimmat için teşekkür ederiz, hepsini teslim aldık.'
'Milliyetçi Türk Lider Mustafa Kemal Paşa David Lloyd George'a göndermiş olduğu alaycı mesajında, milliyetçilere yardım ettiği için başbakan aracılığıyla İngiliz Hükümeti'ne teşekkür etti.'
'Ulusal Meclis ise hizmetlerinin takdiri olarak Mustafa Kemal'e 'Türk Ordusunun Mareşali' unvanı verir.' Ne diyelim dostlar; askerlikte, siyasette, diplomaside, devrimde Atatürk gibi olmak lazım, zor, ama lazım.
Şu konuda da Atatürk gibi olmayı düşünecek miyiz, yoksa iki yüzlü olmayı mı seçelim? Atatürk'ün 1930'da Türk Tarih Kurumu'nun kuruluşuna öncülük ettiği toplantıların ardından Çankaya Köşkü'nde Darülfünun profesörleri ve öğretmenlerle bir araya geldiği çay davetindeki sohbetten alıntı: Kılıç Ali'nin "Atatürk'ün Hususiyetleri" kitabında aktardığına göre, Atatürk o sohbette öğretmenlerin sorularını yanıtladı. Bir öğretmenin "Paşam! Din lüzumlu bir şey midir? Hilafetin kaldırılması iyi mi olmuştur?" sorusuna Atatürk, "Evet, din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler menfur kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlar. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir."
Atam ve Misak-ı Milli sağlam Loot yapmış
İşte zafer böyle kazanılır tarih böyle yazılır dostlar