Kardashian ailesini tanımayanınız yoktur. Hayatlarını kamuya açık hale getirerek insanları bu şekilde eğlendiriyorlar. Ancak 19. yüzyılda, televizyonun, sosyal medyanın ve hatta internetin olmadığı zamanlarda insanlar nasıl eğleniyordu? Sutherland kardeşler olarak bilinen ve kitleleri kendine özgü şekillerde eğlendiren yedi kız kardeşten oluşan bir aile, o zamanın Kardashian ailesiydi! Detaylara buyurun.
Kızlar 1845 ile 1865 arasında doğdu ve tüm kız kardeşlerin ortak özelliği, uzun ve parlak saçlarıydı. Anneleri, kızların saçlarına daha kalın, daha uzun ve daha güçlü hale getireceğine inandığı kokulu bir karışım uygulardı. Ancak aile oldukça fakirdi.
Kızlar fakirlikten okullarına yalınayak ve eski püskü giysilerle gitmek zorunda kaldılar. Tüm sınıf arkadaşları onlardan uzak durdu ve onlarla dalga geçti. Çocukluklarında zorbalığa uğrayan kızlar düşük özgüvenle büyümüşler ve misafirler ormandaki kulübelerine yaklaştıklarında uzun otların arasına saklanmışlar.
Kızların büyükbabası Albay Andrew Sutherland, bir vaiz, mucit, yazar, politikacı ve çok yönlü bir şovmendi. Bir zamanlar Başkan James Buchanan için çalıştı ve iç savaşa karşı çıktığı için neredeyse kendini öldürtüyordu. Ancak zenginlikleri uzun sürmedi ve oğlu Fletcher, Andrew Sutherland'ın kazandığı her şeyi yedi. Sutherlands kardeşlerin yaşadığı ev bile dedelerinin zamanında inşa edilmiş.
Kızlarının geleceği için umutlu olan Fletcher Sutherland, yerel kilisede kızlara şarkı söyletmeye başladı. Ancak kızların tamamen farklı bir alanda popüler olacağını kimse bilmiyordu!
Bu yüzden en küçük kardeşe annelerinin adı verildi. Annelerinin ölümünden sonra, kızlar saçlarında kötü kokulu karışım kullanmaktan kurtuldular. Babaları ise kızlarını ve tek oğlu Charles'ı sömürerek zenginlik ve şöhret hayalini kovalamaya kararlıydı.
Çocuklar müzik aletlerini alıp kiliseler, panayırlar ve topluluk tiyatroları gibi çeşitli yerlerde 'Sutherland Yedi Kızkardeş ve Bir Kardeş Konseri' adı altında sahne almaya başladılar. Kısa süre sonra kızlar 'Dünyanın Yedi Harikası' unvanını kazandılar ve erkek kardeşleri olmadan performans göstermeye başladılar.
1881 yazında, kız kardeşler Güney'i gezdiler ve Florida, Alabama, New Orleans ve Pensacola gibi büyük şehirleri dolaştılar. Her nereye giderlerse gitsinler seyirciler kız kardeşlerin saçlarına hayran oluyorlardı. Victoria dönemi kadınlarının çoğunun böyle uzun saçlara sahip olması bir rüyaydı. O zamanlar hastalık, zararlı ilaçlar ve kalitesiz yiyecekler insanların saçlarının erken ve yüksek miktarda dökülmesine neden oluyordu.
O zamanlar Dickens, Yeats ve Browning gibi yazarların öykülerinde kadınları uzun, yere kadar uzanan saçlı olarak tanımladıkları zamanlardı. O zamanlar bu yazılar, çıplaklık hakkında yazmakla eşdeğerdi. Kültürel olarak, bir kadının vücudunu veya bedeniyle ilgili ayrıntıları tartışmak uygun olmaz, bu nedenle o zamanki yazarlar bu tür ayrıntıları gizler, ancak yüzlerinden, ellerinden ve en önemlisi saçlarından bahsederlerdi.
Yani anlayacağınız on dokuzuncu yüzyılda saç bir cinsel sembol haline geldi! Ve tam da o zamanlarda kadınlar saçlarını bağlı tutar, sadece kocalarının veya yakın partnerlerinin onları açık görmelerine izin verirdi. O zamanlar sahnede uzun saçlarını açmak, kendini dinleyicilere karşı açık bir şekilde teşhir etmek demekti. Gösteriler bugünün zamanında kesinlikle normal kabul edilirken, on dokuzuncu yüzyılda değildi!
Hatta bazı kıskanç hayranları bazen saçlarından bir parça kesmeye ve çalmaya çalışırlardı. Saçlarının yanı sıra, davranışlarındaki bir diğer mistik gerçek, İncil'e göre uğurlu bir sayı olarak kabul edilen yedi sayısıydı. Yedi kız kardeşin hepsinin farklı ilgi alanları ve kişilikleri vardı.
En büyük abla Sarah, diğerleri kadar uzun saçlara sahip değildi. Sarah oldukça dindardı ve elinde her zaman deri kaplı bir İncil taşırdı. Yüksek solo soprano ve piyanistti ve daha sonra öğrencilere müzik öğretmeye başladı.
Üçüncü kız kardeş Isabella, dini reddeden bir şair, hayalperest ve düşünürdü. Dördüncü kız kardeş Grace, bir alto şarkıcısıydı ve yedi kız kardeşin işlerinin çoğunu yönetiyordu. Beşinci kız kardeş Naomi, Romalılara özgü burnu ile tanınıyordu. Altıncı kız kardeş Dora, aralarında en çekici olanıydı. En küçük ve yedinci kız kardeş Mary, duygusal olarak istikrarlı bir insan değildi.
Kızlar hayal ettiklerinden çok daha fazlasını kazanıyorlardı. Amerikan halkı arasındaki popülerlikleri onları yoksulluktan kurtardı. Ancak babaları kendi adlarına saç bakım ürünlerini tanıtarak daha fazla para basmayı planladı.
Sirk patronu James A. Bailey'nin bir akrabası olan Harry Bailey ile ortak olana kadar saç toniği pek başarılı değildi. O sırada Harry Bailey, beşinci kız kardeş Naomi ile de çıkıyordu. Bailey, Sutherland Sisters Corporation'ı kurdu ve ilk ticari marka için 1883'te başvurdu. Ürünlerini kitlelere pazarlamak ve ona özgünlük katmak için saç toniğinin onaylanması için bir kimyager de aldılar.
Sutherland Sisters Corporation, 1884'ün sonunda neredeyse 90.000 dolar kazandı, ardından Bailey ve Naomi 1885'te evlendi ve üç çocuğu oldu. Babaları Fletcher Sutherland, 1888'de öldü ve şirket kız kardeşlere kaldı. Şirket, saç derisi temizleyici, tarak, yüz kremi ve renklendirici gibi birçok ürünü piyasaya sürdü.
Bailey'nin patent dilekçesine göre, kafa derisi temizleme tozunda 'boraks, tuz, kinin, defne romu, gliserin, gül suyu, alkol ve sabun' vardı. Bu ürünlerin üretimi ucuz değildi, çünkü bir şişenin yapımı yaklaşık 1 ila 1.5 dolara mal oluyordu. Bu az bir miktar değildi, 1880'lerde ortalama bir Amerikalı bir günde ya da bazen bir haftada bu kadar çok para kazanıyordu.
Bir kadının çoğunlukla ya ev hanımı olduğu ya da ev hayatıyla sınırlı olduğu zamanlarda, Sutherland kardeşler ürünlerini tanıtmak için dünyayı dolaşan iş kadınlarıydı. Eczanelerin vitrinlerinde ve seçkin otellerin lobilerinde saç modeli olarak poz verirlerdi. 1890'lara gelindiğinde, şirketin New York, Philadelphia, Chicago, Toronto, Küba, vb. şehirlerde çeşitli ofisleri vardı. 25.000'den fazla bayileri vardı ve tek başına 2,5 milyondan fazla Hair Grower şişesi sattılar ve 3 milyon dolardan fazla gelir elde ettiler.
Naomi 40 yaşında vefat etti. Her ölüm kız kardeşleri derinden sarstı. Naomi'nin yerine Pennsylvania'dan Anna Louise Roberts adında bir kadın tuttular. Kız kardeşler lüks bir hayat yaşıyorlardı. Kız kardeşler sürekli olarak en son saç modası hakkındaki ipuçlarını paylaşarak ve daha fazla ürün satarak medyada kalmaya çalıştılar. Dökülen saç tellerinin bile boşa gitmesine izin vermediler. Dökülen saçlarından kendilerine benzer bir bebek yaptılar. Her gece saçlarını taramak ve çözmek için hizmetçiler tuttular.
İnsanlar, kız kardeşlerin çok eşli olduklarına ve büyücülükle uğraştıklarına dair spekülasyonlar çıkarmaya başladı. Kardeşlerin Niagra'da verdikleri partilerin kötü ününü herkes biliyordu. Isabella kendisinden çok daha genç bir adamla evlenirken, Victoria 50 yaşındayken 19 yaşında bir adamla evlendi! Bu, diğer kız kardeşleri kızdırdı ve onu evden atmaya karar verdiler. Victoria kısa bir süre sonra 53 yaşında 1902 yılında vefat etti. Victoria'nın yerine 'Anna Haney' adında bir buçuk metre saçı olan bir kadın işe alındı.
O zamanlar seri üretim başlamıştı ve erkekler savaşa gittikleri için kadınlar çalışmak zorundalardı. Makine kullanmak zorunda kalan ve fabrikalarda saatlerce çalışan kadınlar için uzun saç bir hayaldi. 1914'te Isabella, 1919'da Sarah vefat etti. Bu iki ölüm, kız kardeşlerin popülaritesine büyük bir darbe oldu. Grupta sadece Grace, Dora ve Mary kaldığından, kızlar biraz para kazanmak için hikayelerini Hollywood'a sunmaya karar verdiler. Servetleri düşündüklerinden daha hızlı yok oluyordu.
Hollywood projeleri daha gün ışığına çıkmadan önce, Dora yolculukları sırasında bir araba kazasında öldü. Bu, Mary ve Grace'i o kadar üzdü ki, projeyi sürdürmemeye karar verdiler ve ölen kız kardeşleri için bir cenaze töreni organize edecek paraları bile yoktu.
Kendileri için yiyecek bile alamayan iki kız kardeşin 1930'larda malikanelerini terk etmekten başka seçenekleri yoktu ve 1936'da kız kardeşler tamamen işsiz kaldı. Boş konak 1938'de alev aldı ve saç ekimi ürünleri için sayısız belge, eser ve patent duman oldu!
Mary, deliler için bir Eyalet Sığınma Evine girdi ve 1939'da öldü, Grace ise 1946'da 92 yaşında bir yoksul olarak öldü.
Bu kardeşler hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
filmi çekilmeli
Saçı cinsellikle bağdaaştırmak hangi manyağın fikriydi acaba.alt tarafı saç.bu arada ne saçma sapan şeylere takılıp kalmış insanoğlu.alt tarafı saç ya.sanki doğaüstü bir özellikleri var.insanlar her çağda aptalın önde gideni.şimdi de abuk sabuk şeylere ilgi gösterip, saçma sapan insanları ünlü edip duruyoruz.