'Burada o güne kadar görmediğimiz o kadar çok ilginç eşya ve alet gördük ki; bunların tamamını büyük bir hazineyle toplayabilmeye imkân yoktur. Gezegenleri seyretmek için de şöyle bir dürbün koymuşlardı: Aynası berber aynası kadar büyük, tenekeyi kuyu tulumbası gibi kıvırmışlar. Uzunluğu elli metreden daha fazlaydı. Sanki bir gemi serenini dikine oturtup, başına makara şeklinde bir teneke koymuşlar ve bir âlet asmışlar. O âletin ucuna dürbünle sağlamca bağlayıp, diğer ucuna da kurşunlar ve demirler asmışlar. Mekanik ilmine göre, bir adam o dürbünün ucunu alçağa, yükseğe, öne, arkaya, sağa ve sola rahatça çevirebilir.'
Sonra da Takiyuddin'in rasathanesini "meleklerin bacaklarını izliyorlar" diye yıkmaları...