İsminde Türk geçiyor diye hemen heyecanlanmamak lazım...
İsminde Türk geçiyor diye hemen heyecanlanmamak lazım...
1770'de ilk kez İmparatoriçe Maria Theresa için sergilendiğinden beri bu konu tartışılmıştır. Otomat Viyana'da İmparatoriçe Maria Theresa'nın hizmetinde çalışan mekanikçi Wolfgang von Kempelen tarafından yapılmıştır.
Akçaağaçtan ve üzerine satranç tahtası çizilmiş tekerlekli bir kabinet önünde oturan bıyıklı, sarıklı ve pelerinli bir Türk figüründen oluşuyordu. Öndeki kapak açılıp dolabın ve Türk'ün içine bakıldığında irili ufaklı pek çok kaldıraç, makara ve başka karmaşık mekanik sistemler görülebilmekteydi.
Yaptığı işler bunlarla da kalmıyordu; pek çok oyunda rakibini yenmeyi de başarıyordu. Yaptığı hamlenin bittiğini başını üç kez sallayarak belirten otomat, maç sonrasında seyredenlerden gelen soruları satranç tahtasının yanında bulunan özel bir tepside harfleri birleştirerek yanıtlayabiliyordu.
Rakiplerin onu test etmek için yaptığı kural dışı hamlelerde, taşı kaldırıp eski yerine koyuyordu. Türk’ü izleyenler onlarca yıl boyunca onun sırrını çözmeye çalışmışlardı. Bazıları çok ilginç teoriler üretmişler ve bu açıklamalara gazetelerde geniş yer verilmişti.
Son olarak Beethoven'ın yakın arkadaşı Johann Maelzel adlı bir makine mühendisi şovmenin eline geçti. Daha sonraları ilk metronomu yapacak olan Maelzel, otomatı Kempelen'in oğlundan satın almıştı.
1820'de bilgisayarın babası sayılan Charles Babbage ile bir maç yaptı. Ve tabii ki bu karşılaşmayı da kazanmıştı.
Benjamin Franklin, yenildiği Mekanik Türk'te bir hile olduğundan şüphelendiyse de bunu kendi zamanında doğrulayamamıştı. ABD'de başarılı bir turne gerçekleştiren Maelzel, Mekanik Türk'ü Küba'ya götürmeye karar verdi. Küba'da, sekreteri ve sırdaşı satranç ustası William Schlumberger öldü. Güney Amerika'da iflas eden Maelzel ABD'ye dönüşte kabininde ölü olarak bulundu ve cesedi denize atıldı.
Ünlü yazar Edgar Allan Poe ve Dr. Gamaliel Bradford en akılcı çözümleri üretenler olmuştu. Edgar Allan Poe, otomat hakkında yazdığı 'Maelzel's Chess' adlı tanıtım yazısında Mekanik Türk'ü şöyle tasvir ediyordu:
“Oyunu kazanmadan önce kafasını bir zafer edasıyla sallıyor, kendini beğenmiş bakışlarla etrafına göz gezdirdikten sonra sol kolunu her zamankinden daha geriye çekiyor ve parmaklarını bir süre dinlendiriyor.”
Bir kulüp kuran Mitchell, burada kulüp üyelerine ücret karşılığı Mekanik Türk'ün sırlarını göstermeye başladı. Önceleri ufak bir şöhrete kavuşsa da Maelzel kadar başarılı bir şov adamı olmadığı için otomatı 1854 yılında Philadelphia'daki bir müzeye bağışladı.
Mitchel'in oğlu, Mekanik Türk'ün sırlarını açıkladığı bir kitap yayınladı. Tarih boyunca 15 satranç uzmanı ve ustası Mekanik Türk'le karşılaştı, hakkından birçok kitap ve makale yazıldı. Fakat hiçbiri Mekanik Türk'ün sırrını tam olarak ortaya koyamadı.
Uzun süreler nasıl çalıştığı üzerinde fikirler yürütülen otomatın içinde satrançta oldukça tecrübeli biri vardı.
Mum ışığında iki büklüm bir şekilde hem karşısındaki oyuncunun yaptığı hamleleri takip edebiliyor hem de otomatı yönetip karşı hamleleri yaptırabiliyordu.
Mekanik Türk'ün sırrı, mekanizmanın bulunduğu kabinin içindeki bölümlerin katlanabilir olmasına ve mekanizmanın önden görüldüğü gibi kabinin tamamını kaplamamasında yatıyordu.
Otomatın oynadığı ana satranç tahtasının altında, her karenin altında zemberek şeklinde bir mekanizma ve her taşın altında da bir mıknatıs bulunuyordu. Bu sistem sayesinde kabin içindeki oyuncu hangi taşın hangi kareye oynadığını takip edebiliyor ve ikincil satranç tahtasında yaptığı hamleleri ana tahtaya bildiren özel düzeneği kullanarak Mekanik Türk'ü hareket ettirebiliyordu.
1787-1837 yılları arasındaki 50 yıllık süre içerisinde otomatın içinde satranç oynayan kişilerden biri cüce satranç ustası Jacques-François Mouret'tir. Diğeri ise Johann Maelzel'in sekreteri ve sırdaşı olan ve Küba turnesinde hayatını kaybeden William Schlumberger'di.
Bu konu hakkında çeşitli rivayetler mevcut. İlk olarak dönemin Türk kültürünün Avrupa'da ilgi çekmesi (Hacivat ve Karagöz oyunlarından etkilenmeleri) nedeniyle Türk isminin konulduğu düşünülüyor. Diğer bir rivayet ise Avrupa'nın büyük bölümünün Türk akınlarından nasibini alıp, uzun süre Türk egemenliği altında yaşaması nedeniyle Avrupa'daki ünlü isimlere satranç masasında Türkleri yenme zevki yaşatılıyordu.
Amazon.com'un 3 Kasım 2005 itibariyle kullanıcılarına sunmuş olduğu soru-cevap hizmetine Mekanik Türk ismini verdi. Hizmet, ardındaki insan zekasını gizleyerek benzer bir akıllı sistem yanılgısı yaratıyor.
Bir soruya cevap talep eden kullanıcılar Mekanik Türk'e bilgisayarlar için zor, ama insanlar için kolay olan görevler yolluyor. Kullanıcıların erişebildikleri bir alanda listelenen bu görevlere başarabileceğine inanan kişiler talip oluyor ve görevi tamamlıyor. Sonuç, görevi talep eden kullanıcıya yollanıyor ve bunun karşılığında görevi tamamlamış kullanıcının Amazon hesabına belli bir miktar para yatıyor.
Ayrıca satranç oynayan Türk hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler içeren The Turk, Chess Automaton (Gerald Levitt) adlı kitapta, otomatın oynadığı ve içinde Napolyon'un oyunun da olduğu 52 adet oyunun ayrıntısını bulmak mümkündür. Bu oyunların detayları gösteriler sırasında Maelzel'in bir arkadaşı tarafından kaydedilmiştir.
Günümüzde Mekanik Türk'ün birçok replikası müzeleri süslemektedir.
Şimdi yapmaya kalk o satranç düzeneğini adamın götüne sokarlar. (Otomat yerine içeride adam bulduklarında ki emin ol bulur günümüz insanı)